CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara’da düzenlenen 'İnsan Haklarında Eşitlik ve Adalet Çalıştayı'nda konuştu.  

Sendikalara seslenen Kılıçdaroğlu “Sosyal devlet, asgari bir geçim seviyesi sağlamak zorundadır… Bütün sendikalardan istirham ediyorum, aile yardımları sigortasının çıkması için ortak mücadele edelim. Bu olmazsa, sağ elin verdiğini sol el görmüş olur. 1974’te parlamento 9 sigorta dalını hayata geçireceğim demiş, aile yardımları sigortası yok. Sendikaların bunu istemesi lazım” çağrısında bulundu.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından öne çıkan kısımlar şu şekilde;

İnsanların çalışma hakkı ellerinden alınıyor. En çok sendikaların isyan etmesi lazım. Hak aradı diye eğer bu ülkenin işçileri hapse atılıyorsa ve özellikle iki büyük sendika buna sessiz kalıyorsa, orada ciddi bir sorunumuz var demektir. Tahtakurusu var. Yatamıyorum” diyor işçi. Bunu istedi diye işçiler topluca hapse atıldı. Bütün meydanların dolması lazımdı. Biliyorum şimdi ‘Kılıçdaroğlu işçileri isyana teşvik etti’ diyecekler. Eğer hak arama talebinde bulunan bir işçi, yakalanıp niye hakkını arıyorsun diye hapse atılıyor ve işçiler meydana çıkmıyorsa kimse kusura bakmasın o işçiler işçi değil. Hak verilmez alınır. İnsanlık tarihi, hak arama tarihidir.

TÜRKİYE GELİR DAĞILIMININ EN ÇOK BOZULDUĞU ÜLKELERİN BAŞINDA GELİYOR

Şimdi asgari ücreti konuşuyorlar kaç lira olacak diye. Gelir dağılımının en çok bozulduğu ülkelerin başında Türkiye geliyor. 1 milyon 800 bin kişi asgari ücretin altında maaş alıyor. 500 lira maaş alan var. Biz şunu söyledik. CHP’li belediyelerin tamamında 1 Ocak 2019’dan itibaren 2 bin 200 lira olacak. Bir işçi alın teri döküyorsa başımızın üstünde yeri vardır.

Barış bildirisini imzaladı diye binlerce akademisyenin görevine son verildi. Gazeteciler hapiste, avukatlar, milletvekilleri hapiste. Çavuşlar hapiste, komutanları dışarıda. Öğrenciler hapiste, “dışarıya çık” talimatını veren komutanları dışarıda. Böyle bir çarpık dünyada yaşıyor şu anda Türkiye. Kamu hizmetlerine girme hakkı herkese eşit tanınmalı. Üniversiteden atıp, pasaportlarına el koyuyorsunuz. Dönüp “Bunlar ağaç kökü yesinler” diyorsunuz. Ne zaman? 21. yüzyılda. O zaman insan haklarından nasıl söz edeceğiz.