CHP lideri Kılıçdaroğlu, Amsterdam'da yaptığı konuşmada, Kürt sorununun 30 yıldır çözülemediğini hatırlatarak, "İşi askere havale ediyorlar 'çöz' diye. Bu sorun silah ile çözülmez. Toplumsal uzlaşma ve akılla, mantıkla, ortak dayanışma ile çözülecek" dedi.

Avrupa turuna çıkan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğl, Brüksel'in ardından Hollanda'nın Amsterdam kentine geçti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl ve Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer'in de eşlik ettiği Kılıçdaroğlu, Hollanda'da ilk olarak STK temsilcileriyle bir araya geldi. CHP Lideri daha sonra Avrupa Parlamentosu milletvekili Emine Bozkurt ile de bir görüşme yaptı.

Radikal'de yer alan habere göre Kemal Kılıçdaroğlu, daha sonra partisinin düzenlediği programa katıldı. Burada yaptığı konuşmada, 30 yıldır Türkiye'de Kürt sorununun çözülemediğini hatırlatarak, bunun sorumlusu olarak siyasilerin görevlerini yapmamalarını gösterdi. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"İşi askere havale ediyorlar 'çöz' diye. Bu sorun silah ile çözülmez. Bu ne ile çözülecek? Bu toplumsal uzlaşma ve akılla, mantıkla, ortak dayanışma ile çözülecek. Birlik, beraberlik ve kardeşlik ile çözülecek. Yüreğimizden hissettiğimiz acı ile ülkemizde analar ağlıyor. Yazık değil mi? Her gittiğim şehit cenazesinde anne şunu söylüyor: 'Başka acılar olamasın. Başka anneler ağlamasın' diyorlar. Biz, önce 'insan' diyoruz ve insanı seviyoruz. Emin olun çok ayrıştık, çok bölündük. Komşumuz hangi etnik kimlik ve inançta diye sorgulamaya başladık."

'SİYASET, ZENGİNLEŞME VE KÖŞEYİ DÖNME ARACI DEĞİLDİR'

Hollanda'nın, insan hakları ve düşünce özgürlüğünün olduğu bir ülke olduğunu söyleyen CHP lideri Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin neden Hollanda gibi olamayacağını sordu. Kılıçdaroğlu, "Neyimiz eksik biliyor musunuz? Namuslu siyasetçimiz yok. En büyük eksikliğimiz, halkı düşünen siyasetçimiz yok. Siyasetçi cebini düşünmez, siyasetçi halkı düşünür. Siyaset zenginleşme ve köşeyi dönme aracı ve halkı bölme aracı değildir. Siyasetin temel amacı ve felsefesi ülkede birliği ve bütünlüğü sağlamaktır. Farklılıklar var ise zenginlik kabul etmektir. Eğer farklı etnik kimliğinden dolayı vatandaşlarımız var ise onlar bizim zenginliğimizdir" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

"7 Haziran'da seçimler oldu, 13 yıllık baskıcı yönetim iktidar olamadı. Aslında 7 Haziran'da demokrasi kazandı. Koalisyon için bize geldiler, '4 yıllığına hükümet kuralım' dediler. Bize görüşmelerin sonunda '4 yıllık hükümete gerek yok, 3 aylık seçim hükümeti kuralım, arkasından seçime gidelim' dediler. Biz de kabul etmedik. Toplumun önüne bir tablo koydular. 'Tekrar seçime gideceğiz' dediler. Ne için? Acaba tek başına tekrar iktidar olabilir miyiz! diye. Ve ardından terör başladı. Gencecik insanlar öldürülüyor. Şimdi diyorlar ki 'bak gördünüz mü, biz tek başına iktidar olsa idik, bize 400 milletvekili verseydiniz bu terör olmazdı' diyorlar. Dolar bu kadar yükselmezdi. Ekonomide bu kadar istikrarsızlık olmazdı. Yani vatandaşa diyorlar ki 'ya bana oy verirsiniz, ya bu belaya katlanırsınız.' Ben de vatandaşıma diyorum ki, sana oy yok kardeşim. Bu belaya da katlanmaya benim niyetim yok. Biz onlara karşı çıktık."

'YA ÖZGÜRLÜĞÜMÜZÜ SEÇECEĞİZ, YA BASKIYA RAZI OLACAĞIZ '

AK Parti hükümetinin halka şantaj yaptığını söyleyen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, "O nedenle sandığa gideceğiz. Bu seçimler çok önemlidir. Ya özgürlüğümüzü seçeceğiz, ya baskıya razı olacağız. Birileri baskıya razı olabilir, birileri baskıyı isteyebilir. Ama tek kişi kalsak dahi mücadelemizi sürdüreceğiz. Benim ülkemin insanları neden birinci sınıf demokrasiye sahip değil? Bizler neden 3. sınıf demokrasideyiz? Neden düşünce özgürlüğü olmasın? Neden insanlar düşündüklerinden ötürü hapiste yatsın? Neden gazeteciler ve yazarlar ölümle tehdit edilsin? Neden gazetelerin büroları iktidar parti milletvekilleri eşliğinde basılıp cam ve çerçeveleri kırılsın? Biz bunları kabul etmek istemiyoruz, kabul etmiyoruz. Ama kabul etmediğimizi oylarımız ile göstermek zorundayız. Onun için sandığa koşmalıyız." çağrısında bulundu.