CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Öğretmenevi'nde düzenlenen toplantıda, üniversite öğrencilerinin çeşitli sorularını yanıtladı.

Türban ve Kürt sorunu konusundaki soruya Kılıçdaroğlu, her türlü sorunun tartışıldığı yerin üniversite olması gerektiğini belirtti. Üniversitelerin kuralları olduğunu ve bu kurallara herkesin uyması gerektiğini, ancak yasakçı bir anlayışı kabul etmediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, özgürlüğün ve özgürce tartışmanın her şeyin ilacı olduğunu bildirdi.

Kürt sorunu diye ifade edilen soruna kendisinin “Doğu ve Güneydoğu sorunu” dediğini, buna bazı medya mensuplarının “Vay efendim sen niye Kürt sözcüğünü kullanmak istemiyorsun” diye kızdığını söyleyen Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Kullanılabilir. Arkadaşlar yani biz imparatorluktan Cumhuriyeti kurduk. O imparatorlukta her etnik kimlikten insanlar var. Hepsi bizim insanımız. İçinde Kürt, Türk, Laz, Çerkez, Süryani, değişik inançlardan Ermeni, çok sayıda vatandaşımız var. Biz insana insan olarak bakacağız. İnsan bizim gözümüzde, bizim inancımızda en değerli varlıktır. Bunu inançlarıyla düşünceleriyle kimlikleriyle seveceğiz.”

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, insanları düşüncelerinden dolayı suçlamayacaklarını, hayatın sorgulama üzerine kurulu olduğunu ve hayatın sorgulanmasıyla bilimin gelişeceğini belirterek, “Onun için soruyu soracağız. Soru sormaktan korkmayacağız. Sorular gelecek ve yanıtlamaktan da korkmayacağız. İnsanları niye benim istediğim yanıtı vermedin diye suçlamayacağız. O açıdan söylüyorum. Etnik kimliklere saygılıyız. O zaman biz 18. yüzyıl politikalarını 21. yüzyılda ne tartışıyoruz. Etnik kimlik, hangi etnik kimlikte olursa olsun beni ne ilgilendirir. Beni ilgilendiren o insanın işsizlik sorunu var mı, yoksulluk sorunu var mı eğitim sorunu var mı?” dedi.

Daha sonra Habertürk televizyonunda katıldığı bir programda soruları yanıtlayan Kılıçdaroğlu, “CHP açısından seçimde kadınların durumu ne olacak?” sorusu üzerine, kadın kontenjanlarının olduğunu, milletvekili listelerinde eskiye oranla daha fazla kadın olacağını ve parlamentoda kadın milletvekili sayısının fazlalığının parlamentondaki kavgaların önüne geçmesini umduğunu söyledi.

İlseven'in istifası

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlı, “CHP İl Başkanı Nebil İlseven neden istifa etti?” sorusunu yanıtlarken, şunları kaydetti:
“İstifa eden arkadaşımızın da değerli hizmetleri oldu. Onu suçlamak ya da iyi bir yönetici olmadığını söylemek doğru değil. Zaman zaman siyasette farklı anlaşmazlıklar olabilir. O kendisi, öyle anlaşılıyor ki daha demokratik bir yol seçerek görevi bırakmıştır. Ona da saygı duyacağız. İstanbul büyük bir kent. O kentte iyi hizmet verecek, bizi anlatacak partiyi anlatacak, başkan adaylarımız var. Birisi gider, birisi gelir. Hiç kimse belli bir sürede belli bir görevde kalacak diye bir kuralımız yok. Arkadaşımız kaldığı sürede iyi çalıştı. Öyle anlaşılıyor ki belli anlaşmazlıklar var. Biz de saygıyla karşılıyoruz.”

Kılıçdaroğlu, Taksim'de gazetecilerin yürüyüşü ile ilgili bir soru üzerine de CHP'nin öteden beri özgürlüğü savunduğunu, yaşanan tablonun Türkiye için hoş olmadığını, yaşanan tabloya yurt dışındaki gazeteci kuruluşlarından da geldiğini belirtti.

"Bana anlattığı bir bölüm daha var. Onu da anlatsın"

“İklim Bayraktar'ın sizinle görüştüğüne dair iddialar var? Siz ne düşünüyorsunuz?” sorusuna da Kılıçdaroğlu, “Sayın Bayraktar, Odatv muhabiri olarak geldi ve kendisi uzun süre beklemiş görüşmek için. Odatv muhabiri olarak geldi görüştüm. Ben İklim hanımdan bir şey istiyorum. Bana anlattığı bir bölüm daha var. Onu da anlatmasını istiyorum. Bir AKP yöneticisi, tepe yöneticisiyle ilgili olarak anlattığı bazı olaylar vardı” yanıtını verdi.

Kılıçdaroğlu, “Bir bakan mı?” sorusu üzerine de “Eğer İklim Hanım bunu açıklarsa o zaman ben merak ediyorum AKP medyası ne yazacak. Aramızdaki bir görüşme olduğu için ben bu görüşmeyi anlatmak istemiyorum. Ama Sayın Bayraktar teybe aldığını söylüyor. Ben o teybin açıklanmasını isterim. Orada kimin hakkında neleri anlattığını Sayın Bayraktar'ın anlatmasını isterim. Sanırım asıl şok o tarafta yaşanacaktır” dedi.

“Gazetelerde yer almayan bölümü siz açıklayacak mısınız?” sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, “Hayır. Çünkü benim elimde teyp bandı yok. Onun açıklamasını isterim. Teyp kaydını bana verirse ben açıklarım. İddia sahibi ben değil” diye konuştu.

“Teybe aldığını size söyledi mi?” sorusuna da Kılıçdaroğlu, “Teybe aldığını bana söylemedi. Ben gazetelerden öğrendim” yanıtını verdi.

Kılıçdaroğlu, “Son durumları nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusunu yanıtlarken de şunları söyledi:
“Türkiye'de hukuk yok. Sayın Bayraktar ile Soner Yalçın arasındaki Sayın Baykal'a yönelik suçlamayı içeren konuşma öyle anlaşılıyor ki dinlenen bir konuşma. Özel yaşamı ilgilendiren bu konuşma hangi sebeple medyaya servis ediliyor. Bunları servis eden kim. Eğer hukuk ve demokrasiyi savunuyorlarsa bunun arkasına düşerler. Sayın Baykal ile ilgili daha önce de komplo yapıldı. Elimizde istihbarat yok. Bu olayı aydınlatacak olan hükümet ve iktidar değil mi? Sayın Başbakanın bunu çıkıp açıklaması lazım. Türkiye'de hukuk tek yönlü çalışıyor. Korkular artacak. AKP baskıcı yönünü artıracaktır. Özellikle Anayasa değişliğinden sonra. Bütün bunlar artarak devam edecek. Bu ülkenin gazetecileri, medyası, üniversiteler, hukukun üstünlüğüne olan inançlarını yükseltirlerse biz bu düzeni yıkarız. Türkiye bunları hak etmiyor. 21. yüzyılın Türkiye'sinde öyle telefon dinlemeler herkesin telefonlarının dinlendiği bir ortam acaba benimle ilgili yarın sabah ne olacak? Öyle bir anlayış olabilir mi? Hangi çağda yaşıyoruz? Hangi AB ülkesinde öyle bir uygulama var? Bir gazetecinin hangi gerekçeyle tutuklandığını kamuoyuna açıklarsın. Anayasal düzeni hangi gazeteci elinde kalemi, fotoğraf makinesiyle kamerasıyla değiştirecek? Öyle bir anlayış olabilir mi? Hangi çağda yaşıyoruz?”

Cuhuriyet