CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin haftalık Meclis olağan grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Kılıçdaroğlu, “Kızılay nasıl vergi kaçırmaya paravan bir şirket olur? Üstelik de bağışı yaptığınız yer de çocuk tacizinden sabıkalı olan bir yer.Gerekçeyi de Kızılay Başkanı veriyor. Bu vergi kaçakçılığı değil de 'vergi kaçakçılığı' diyor. Beyefendi vergi hukukçusu olmuş. Öğretmişler. Bu açıkça fakir fukaranın hakkının çalınmasıdır. Eğer Kızılay gibi bir kurum çürümeye başlamışsa, devlet çürümüştür. Bunun adı vergiden kaçınmak değil, açıkça peçelemektir. 152 yıllık bir kurumu kullanarak vergi kaçırmak yoluna giderseniz bunun vebali ağır olur. Eğer ahlak varsa Kızılay yönetiminin istifa etmesi lazım" dedi.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle:

ELAZIĞ DEPREMİ

"Depremin merkezi olan Sivrice Belediyesi'ne gittim, hastanelerde yaralıları ziyaret ettik. Ölümden dönmüş, enkazdan çıkmış kişinin hastaneye bana anlattığı dert ne biliyor musunuz? "Çocuğum işsiz". Enkazdan çıkmış biri bunu diyor. Siz nedir bu tablo diye sormaz mısınız?

Daha sonra taziyelere gittik, gerçek anlamda bir insanlık dramı var. Öyle sadece gidip başsağlığı dilemek değil mesele. 82 milyonun ortak beklentisi bu yaraları nasıl çözeriz?

Bölge ile muhtarlarla da konuştuk. Sonra Malatya'ya da gittik, ziyaret ettik, dertlerini dinledik. Yaşanan bir tablo ve dram var. Allah kimseyi bir felaketle karşı karşıya getirmesin.

Bölgeden ciddi eleştiriler de aldım. Deprem vergileri toplandı, vatandaş bunu soruyor, bana bunun cevabını verin dedim. Haklı soru.

Efendim diyor ki "Biz süratla ulaştık, çözüm için uğraştık" diyor. Doğrudur, özellikle AFAD'a teşekkür etmek isterim. Gittiğimiz her yerde Kızılay'ın değil AFAD'ın çadırları vardır.

Depremle mücadelenin iki önemli ayağı var. Burası deprem bölgesi, insanlar ölmesin diye tedbir alacaksın, binaların yıkılmasın insanlar ölmesin diye önlem alacaksın.

Deprem vergilerini soruyoruz, "Cevaplamaya gerek yok, Bay Kemal'e mi soracağız" diyor. Ben sormuyorum, vatandaş soruyor, cevap vereceksin.

Van'da önlemi ne zaman aldın? 604 kişi öldükten sonra. 604 kişi ölmeden önce alacaktın önlemi. Deprem için yapılan evi sattın. Van'da harcadığından fazlasını aldın. Bunu Vanlılar biliyor.

Ortak bir talep vardı; Elazığ afet bölgesi ilan edilsin diye. Muhtarı da, insanı da. Biz de bunu söyledik. Malatya da dahil edilmek üzere ilan edilsin dedik. "Efendim Kılıçdaroğlu siyaset yapıyor." Biz iktidardan cevap verirken MHP'den yanıt geldi 'Biz onların hiçbir talebine el kaldırmayız. Bu bizim derdimiz değil."

KIZILAY YÖNETİMİNE İSTİFA ÇAĞRISI: KIZILAY ÇÜRÜMÜŞSE DEVLET ÇÜRÜMÜŞTÜR

"152 yıllık kurum bu halde mi olmalı?

Türkiye genelinde yüzlerce binlerce taşınmazı var Kızılay'ın.

Kızılay gönüllü hizmet kuruluşudur. Yöneticilerinin de gönüllü olması lazım, yöneticileri astronomik maaş alıyorsa iş gönüllülükten çıkıyor artık. Gönüllü olması lazım.

Son günlerde gündeme gelen Kızılay'ın bir paravan kuruluş olarak kullanılması, Ensar Vakfı'na yapılan bağış.

Kızılay zaten bağış alan bir kurum, Kızılay neden başka bir yere bağış yapıyor? Manhattan'da yurt adı altında gökdelen yapıyorlar. Amerika'nın en pahalı yeri burası. Yurtta öğrenciler mi kalacak, yoksa iktidar yandaşları geleceklerini orada garantiye mi alacaklar? Bizim Amerika'daki temsilcimiz araştırıyor bu konuyu. Bu para Türkfen Vakfı'na gelmiş mi diye. Hala böyle bir para yok ortada.

Kızılay nasıl vergi kaçırmaya paravan bir şirket olur?

Üstelik de bağışı yaptığınız yer de çocuk tacizinden sabıkalı olan bir yer.

Gerekçeyi de Kızılay Başkanı veriyor. Bu vergi kaçakçılığı değil de 'vergi kaçakçılığı' diyor. Beyefendi vergi hukukçusu olmuş. Öğretmişler. Bu açıkça fakir fukaranın hakkının çalınmasıdır.

Eğer Kızılay gibi bir kurum çürümeye başlamışsa, devlet çürümüştür. Bunun adı vergiden kaçınmak değil, açıkça peçelemektir. 152 yıllık bir kurumu kullanarak vergi kaçırmak yoluna giderseniz bunun vebali ağır olur. Eğer ahlak varsa Kızılay yönetiminin istifa etmesi lazım."

ABD VE İSRAİL'İN FİLİSTİN PLANI

"Bu barış anlaşması değil, savaş anlaşması, bir devleti yok etme anlaşmasıdır. Filistin sadece tarih açısından değil, bizim gençlerimiz için de önemli.  1970'lerde üniversiteli gençlerimiz Filistin Kurtuluş Cephesi saflarında mücadele etmiştir."

İDLİB: TAŞERONLAŞMA TEHLİKELİDİR

"Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyoruz. Hepimizin başı sağ olsun. Suriye konusunu yıllardır dile getiriyoruz.

Suriye konusunu yıllardır dile getiriyoruz. Bir sürü şey söylüyoruz. Akılda kalanlar 'Orta Doğu bataklığı'. Biz komşularla barış içinde yaşayalım diye özlem çekerken neden kavga ediyoruz. Dış politikanın milli olması lazım. Ülkenin çıkarları esastır dış politikada. Dışişleri Bakanlığı'nı niye kurduk biz?

Asarım keserimle bu işler olmaz. Dışişleri'nin ayrı bir dili, ayrı bir hukuku vardır. Eğer siz Dışişleri Bakanlığı'nı devre dışı bırakırsanız 'dış politikayı ben yöneteceğim' derseniz liyakatı devre dışı bırakırsınız. Elazığ depreminde kim bilgi verdi, jeoloji mühendisleri. O işi o bilir. Dış politika okumamış bir insanı dış politikanın ana sorumlusu haline nasıl getirirsiniz? Yazıktır, günahtır.

Dış politikada bilmemiz gereken bir gerçek daha var. Egemen güçler ateşi kendi elleriyle tutmazlar, maşa kullanırlar. Eğer Amerika ile Rusya arasında gidip gelirseniz, sizi kullanırlar.

Suriye coğrafyası, İdlib bizim açımızdan da çok önemli. İdlib dışında bir şey kalmadı. Kimin silah fabrikatörleri para kazanıyor? Türkiye'nin mi? Suriye'nin mi? Hayır. ABD ve Rusya'nın. Alın birbirinizi öldürün diyorlar. Taşeronlaşma tehlikelidir.

Suriyelilerin milletin başına bela olacağını söyledim. Ben alın Suriyelileri ateşe atın demiyor. Trump diyor ki alın. E sen al. Benden daha zenginsin, dünyanın egemen gücüsün. Cesaret edemiyor alamıyor, bizimkilere diyor vatandaşlığa al diyor. Bunlar da alıyor. Ben üzülmeyeyim de kim üzülsün.

Burada önlem alınması lazım. Terör insanları ülkeye girerse, milletin başına bela olursa faturayı millet yönetecek.

HÜKÜMETE 5 SURİYE ÖNERİSİ

Hükümete 5 öneri, affedersiniz hükümet yok şimdi, Saray var. Saray yönetimine öneri:

1. İdlib'de konuşlanmış bulunan Mehmetçiğimizin can güvenliği her şeyden önemli. Suriye'de görev yapan tüm askerlerimiz güvenliğini sağlamak adına gereken tüm adımlar süratle atılmalı.

2. Soçi'deki mutabakatın yerine getirilmemesi nedeniyle İdlib yeniden değerlendirilmeli, sahadaki mevcut duruma göre yeni bir ateşkes şekillendirilmelidir.

3. Siyasi iktidar Suriye'de rejim değişikliğine yönelik siyaseti terk etmeli, silahlı gruplarla ilişkilerine son vermelidir.

4. İdlib'deki durum Türkiye'ye doğru yeni bir sığınmacı dalgasını hareketlenmiştir. Sığınmacıların Suriye sınırları içerisinde oluşturulacak güvenli bir bölgeye yerleştirilmesi için Avrupa'nın da sorumluluk üstleneceği bir süreç başlatılmıştır.

5.  İdlib Suriye toprağıdır. Silah bırakmaya yanaşmayan gruplara karşı her türlü kararlılık  gösterilmelidir."