CHP Genel Başkanı Kemal kılıçdaroğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun istifasını Haber Türk’teki Teke Tek programında Fatih Altaylı’nın sorularını yanıtlarken öğrendi.

Kılıçdaroğlu istifayı şöyle değerlendirdi:

“Kararı tek başına Süleyman Soylu Bey’in alacağına inanmıyorum. Sağlık Bakanı’nın alamadığı gibi. Sokağa çıkma yasağı ile ilgili çok öneri geldi ama o önerilerin hiçbirisi uygulanmadı. Nihai söz sahibi olan sayın Erdoğan’dır. Sayın Erdoğan’ı kurtarmak için sayın Soylu’nun istifasını anlayışla karşılıyorum. Sağlık alanında bir şey yapıyorsunuz, topyekün mücadele ediyorsunuz, hekimler, labaratuvarlar, sağlık çalışanların tamamı seferber. İşsizlik, yoksulluk konusunda sağlıklı bir adım atılmış değil. Eve kapanan, dışarı çıkamayan insanlar var. Alınan kararların tamamı yapay. Bu konuda daha radikal, köklü kararların alınması lazım. Ben CHP’nin genel başkanı olarak hiçbir zaman alınan şu kararı oturup eleştirmedim. Hepsine büyük dikkatle baktım. Eksikliklerin tamamlanmasını istedim. Gün kavga günü değil. Gün oturup tartışma günü değil. Gün hayat memat meselesi. Onlara yol yöntem göstermeye çalışıyoruz. Her seferinde yanlış yaptıklarını söyledim. Söylediklerimin gecikerek hayata geçirildi bir kısmı. Ulusal Pandemi Raporu 2019 yılında nasıl hazırlandıysa, gerekleri neden yapılmadıysa bunun sorgulanması lazım. Devlette hazırlık var ama siyasi otorite bunu hayata geçirmek zorunda.”

Kılıçdaroğlu’nun Altaylı'nın sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

Sağlık Bakanı sayın Koca’nın çalışmalarını nasıl buluyorsunuz?

Sağlık Bakanlığı’nın çalışmalarını oturup ‘çok kötü yapıyorlar’ diye bir şey söylemek istemem. Tam tersine Sağlık Bakanı ilk günden itibaren olabildiğince şeffaf dönem yürütmeye çalıştı, arada bir aksaklıklar, eksiklikler oldu. Bilim Kurulu’nun önerilerine yüzde 1000 uyulmadı, orada görüş ayrılıkları çıktı. Bilim Kurulu’nun önerileri kullanılmadı. Bakan olabildiğince olayları yumuşatarak sürdürmeye çalıştı. Ben Sağlık Bakanlığı’nın hazırladığı 2019’da bir rapor var. 229 sayfalık rapor. Buna benzer olaylar olduğu zaman nelerin yapılması gerektiği yazılmıştı. Buradaki sorun, testte çok geç kaldılar. Ankara’da bir merkezde test yaptılar. Bunun çok yaygınlaştırılması lazımdı, büyük kentlerin tamamında yapılması lazımdı. Kit bulamadılar, sonra ithal ettiler, bir kaos ortamı çıktı. Arkasından gümrük kapılarının, sınır kapılarının kapatılması gerekiyordu, bu da yeteri kadar sağlanamadı.

Umre dönüşünde vatandaşlarımız vardı. Bunlar baştan serbest bırakıldı, daha sonraki süreçte karantinaya alındı. Bir bocalama süreci yaşandı. Ancak bu tür eleştirileri yapma zamanı değil. Böyle bir olayın olabileceğini kabul etmişsiniz, etmişsiniz, rapor hazırlamışsınız, 2019 yılında. Sağlık Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı ya da diğer bakanlıkların neler yapması gerektiği orada var. Bunlar olay ortaya çıkınca gecikerek gerçekleşti. Sorun burada.

229 sayfalık raporda yazılanlar uygulansaydı daha mı doğru olacaktı. Hükümet çareyi biliyor muydu?

Raporu hazırlayanlar bu işin uzmanları. Liyakatli insanlar. Peki bu rapor nerede kaldı? Raflarda kaldı. Bununla ilgili yeteri kadar hazırlık yapılmadı. Maske olayı var. Öngörülmüş ama stok yok. Nasıl üretilecek, nasıl dağıtılacak belli değil. Sorunların arkasından giden yönetim anlayışı ortaya çıktı. Erdoğan’ın genelgesi var. O genelgeye göre bu rapor hazırlanmış. Dünya Sağlık Örgütü bunu istediği için olmuş. Sonra bir tarafa koymuşlar. Burada ‘şu hatayı, bu hatayı yaptılar’ demek istemiyorum. İnsanlar hayatlarını kaybediyorlar. Bu olay ortaya çıktığında, sağlıklı işleyen bir devlet yönetimi olması gerekirdi. Olay Çin’de yayıldığı gün Sağlık Bakanı’na denir ki ‘Böyle bir olay geliyor, gelin değerlendirin. Bu olay bize sıçrarsa ne olur. Sen gel bir sunuş yap’… Bu niye istenmedi, bilmiyorum.

Bakanlar Kurulu’na bilgi verilmiş olmalı ki önlemler alınmaya başlandı? Siz olsaydınız ne yapardınız? Diyelim ki hükümet CHP hükümetiydi. Ne önlem alırdınız? Ekonomik yönden, sağlık yönden ne yapardınız? Özellikle bu salgın bittikten sonra, bir gün bitecek, bittikten sonra neler yapılacak? Bu süreçte Batı ülkeleri, Doğu ülkeleri neler yapılıyor? CHP’nin böyle bir hazırlığı var mı? Özellikle ekonomi politikası…

Alkışlanması gereken hastanede vatandaşa hizmet veren sağlık ekibi. Doktor, hemşire, sağlık personelini kutlamak gerekirdi. Biz olsaydık, rapora uygun olarak stok bulundurulması lazımdı değil mi? Üniversite hastanelerinin borçları ne kadar bilen var mı?

Ben bilmiyorum.

Niçin bu borçlar kapatılmaz! Bu borçları niçin gizliyorsunuz diye iki yıldır soruyorum. Üniversite hastanelerini perişan ettiniz diyorum. Üniversite hastaneleri borç batağında. Borç ödenmediği için 1 TL’ye alması gereken ürünü 2 TL’ye alıyor. Neden? Satan adam ‘nasıl olsa sen bu parayı bana 3 yılda ödeyeceksin’ diyor. Bunu bana hastanelerin başhekimleri söylüyor. Devlette saydamlık yok. Eğer bunu sağlarsanız çok şeyi çözersiniz. İlk gün çıktım 13 madde açıkladım. Birisi, ekonomik ve sosyal konseyi toplayın dedim. Sağlık Bakanlığı’nda Bilim Kurulu, yani bilim konseyi var. Peki ekonomi konusunda bir kurul var mı? Yok. Devlet dediğiniz kurum, aynı zaman istişareye, yani danışmaya, tartışmaya, konuşmaya, sorunları masaya yatırmaya, artı çözüm üretmeye hazır olan kuruma denir. Şimdi Ekonomik ve Sosyal Konsey toplanmıyor. İşveren, işçi, çiftçi, emekli, esnaf sorun yaşıyor. İktidar sorunu yaşayanları çağıracak, oturup çözüm üretecekler. Siz Ekonomik ve Sosyal Konseyi toplamıyorsunuz. Karar aldılar, efendim uçak biletlerinde KDV oranını düşürdüler, sonra evden çıkmak yasak. Dünyada Covid-19 virüsünün yol açtığı salgın hastalık dolayısıyla uçak biletlerinde indirim yapan bana bir devlet gösterin Allah aşkına! Neden, ortak akıl oluşmuyor da ondan.

Ekonomik Sosyal Devleti toplayın dedim. Efendim düzenleme yapacağız sonra yapacağız dediler. Rahmetli Ecevit bu konseyi kararname ile kurdu. Bu konseyin adı var kendi yok kurum. Karar aldılar, bir sürü işyerini kapattılar. Dramatik bir olaydır bu. 144 bin 690 işyeri kapandı. Hükümet karar aldı, doğru mudur, evet doğrudur. Kahvehane, kuaför kapanmalı mıydı? Evet doğrudur. 144 bin 690 işyerinde kaç kişi çalışıyordu? Emin olun bilmiyorlar. Berber, kuaför, güzellik salonlarında 504 bin kişi. Motorlu kuryeler var, onlara da teşekkür ederim, görev yapan polislere, haberi gazetelere ulaştıran medya mensuplarına teşekkür ederim. 500 bin kişi kurye işsiz. AVM’lerde 523 bin kişi işsiz. Kahvehanelerde 213 bin işi işsiz. Sonuçta 1 milyon ev kadını var evlere temizliğe giden. 8 milyon 646 bin kişi şu anda evinde oturuyor. Bunlarla ilgili önlem alındı mı/

ABD yaklaşık 1 trilyon doları kurumlara dağıtacak ki işsizlik fazla oluşmasın diye. Şu anda 1929 yılındaki işsizlik krizlerine yaklaşmış durumda. Yüzde 34 resepsiyonla tarihinin büyük durgunluk dönemini yaşayacak. AB’den son duyduğumuz rakam 550 milyar Avroluk paketin hazırlandığı ve şirketlere bu paketle destek olunacağı söyleniyor. Türkiye böyle bir şey yapmalı mıydı, yapabilir miydi? Ya da iktisatçılar diyor ki, ‘para bas’. Bu para stoklar karşılığında basılabilir. O yüzden enflasyon yaratacak miktar çıkmaz ortaya. Siz para basabilir miydiniz mesela…

Koronavirüs salgın hastalığı vesilesiyle Amerika yüzde 11.3 ayırdı. Türkiye’nin ayırdığı miktar yüzde 2. Önce bu gerçeği kabul edelim. Biz kaynak bulabilir miyiz? Evet bulabilirdik. Havalimanlarına ayırdığınız parayı buraya ayırabilirdiniz. Bizim açımızdan ciddi bir sorun.

Para basıp dağıtır mıydınız? Bu arada Ankara’dan Çimen Çetin geçti haberi. İçişleri Bakanı galiba istifa etti. Sokağa çıkma yasağının sorumluluğu şahsıma aittir dedi.

Kararı tek başına Süleyman Soylu Bey’in alacağına inanmıyorum. Sağlık Bakanı’nın alamadığı gibi. Sokağa çıkma yasağı ile ilgili çok öneri geldi ama o önerilerin hiçbirisi uygulanmadı. Nihai söz sahibi olan sayın Erdoğan’dır. Sayın Erdoğan’ı kurtarmak için sayın Soylu’nun istifasını anlayışla karşılıyorum. Sağlık alanında bir şey yapıyorsunuz, topyekün mücadele ediyorsunuz, hekimler, labaratuvarlar, sağlık çalışanların tamamı seferber. İşsizlik, yoksulluk konusunda sağlıklı bir adım atılmış değil. Eve kapanan, dışarı çıkamayan insanlar var. Alınan kararların tamamı yapay. Bu konuda daha radikal, köklü kararların alınması lazım. Ben CHP’nin genel başkanı olarak hiçbir zaman alınan şu kararı oturup eleştirmedim. Hepsine büyük dikkatle baktım. Eksikliklerin tamamlanmasını istedim. Gün kavga günü değil. Gün oturup tartışma günü değil. Gün hayat memat meselesi. Onlara yol yöntem göstermeye çalışıyoruz. Her seferinde yanlış yaptıklarını söyledim. Söylediklerimin gecikerek hayata geçirildi bir kısmı. Ulusal Pandemi Raporu 2019 yılında nasıl hazırlandıysa, gerekleri neden yapılmadıysa bunun sorgulanması lazım. Devlette hazırlık var ama siyasi otorite bunu hayata geçirmek zorunda.

Önerilerinizi somutlaştırır mısınız rica etsen. Sözgelimi para basın şirketlere dağıtın, sokağa çıkma yasağını biz olsak 15 gün önceden ilan ederdik vs. gibi. Sonuç olarak bu karar ne zaman ilan edilirse edilsin, bir gofret almak için markete koşmanın bir anlamı yok. Elbette sağlık ihtiyaçları için gidelebilir. Siz ne zaman ilan ederdiniz sokağa çıkma yasağını. Şirketlere para mı dağıtırdınız?

Olay Çin’de ortaya çıktıktan ve başka ülkeye sirayet ettikten sonra hemen Bakanlar Kurulu’nu toplayıp, Sağlık Bakanı’nı davet edip bilgilendirmesini istemesi gerekirdi. Ekonomik olarak, sosyal olarak neler yapmalıyız bunun toplantısını yapardım. Covid-19 ortaya çıktıktan sonra tüm illerde bunun testini yaptırırdım. Biz önce Ankara’dan başladık. Kurdunuz bir komisyon, gayet güzel. Türk Tabipler Birliği orada yok, Türk Eczacılar Birliği neden yok? Bunlar Bilim Kurulu’nda yoklar. Esnaflarla ilgili ne yapacağız. 1 milyon 753 bin 213 esnafımız var. Evet kapatılması lazım, gayet güzel. Bunların geçimlerini nasıl sağlayacaksınız? Kaçına verildi güvence? 264 bin kişiye verildi. Ekonomik, Sosyal Konsey olsaydı, Türkiye Esnaf Konfederasyon Başkanı orada olsaydı yanlış mı olurdu? Askeri hastaneleri açın diye defalarca söyledim. Hangi gerekçeyle açmıyorlar. Yığılmalar olacak dedik. Elektrik, su ve doğalgaz. Borcu olanlar vardı. Bu süreç içerisinde su kesilir mi? Doğalgaz kesilir mi? Belediyeler suyu satıyorlar. Bütün belediyelerde biz suları açtık. Hakkını yemeyelim, hükümette belediyelerde suların açılmasını istedi. Elektrik ve doğalgaz belediyelerde değil şirketlerin inisiyatifinde.

Siz ne yapardınız Kemal Bey?

Süratli bir şekilde Ekonomik Sosyal Konseyi toplardık. Olay Çin’de meydana geldiğinde. Derhal Sağlık Bakanı’nı çağırır bilgi isterdim Bakanlar Kurulu’nda. Hangi önlemleri alacağını bana anlatacaktı. 2019’daki raporun gereğini süratle yapın diyecektik. Kapatılan işyerleri var. Onlara şunu söyleyecektim, kapattıktan sonra kahven kiralıksa senin kiranı ben 3 ay sonra ya da bu olay bitene kadar ben ödeyeceğim. Çalışan işçilere asgari ücret düzeyinden parasını ödeyeceğim derdim. Tıpkı diğer ülkelerin yaptığı gibi. Askeri hastaneleri süratle açacağım, süratle sahra hastaneleri oluştururdum. 45 günde hastane mi açılır? Testleri Türkiye genelinde yaygınlaştıracaktım. Koronavirüsten ölen insanlar var ama oraya yazılıyor ‘salgın nedeniyle öldü’ diye. Test yapılmamış çünkü. Kapatılan işyerindeki çalışan işçilere asgari ücretten ödeyecektik. Kredi kartı borçluları var mesela. Bankalarla konuşacaktık, ‘siz de bunların borçlarını faizsiz olarak 3 ay erteleyin’. Böylece yük toplu olarak paylaşılmış olacaktı. Hep beraber bu işi çözleye çalışacaktık. Hazine garantili ödemeler var, yol, köprü tünel vs. Çağıracaktık onları, ‘Sana dünyanın parasını ödüyorum, sana ödeyeceğim parayı kusura bakma 1 yıl süreyle bunu sineye çek’ derdim. Bu önlemleri aldığınız zaman ‘evinde otur’ dediğiniz adam asgari ücretten aylığını alarak oturmuş olacaktı. Vatandaş ‘devlet bana sahip çıktı’ diyecekti.

Merkez Bankası gerekirse para bassın diyoruz. Dünyanın faizini zaten ödüyorsunuz. Bu insanları perişan etmeyelim. Para dağıtıldı güzel. Belli miktarda paralar gayet güzel. Kısa çalışma ödeneği veriliyor. 1700 TL ile kim nasıl geçinecek? Biz kendi belediyelerimizden biliyoruz. Elbette ki kısa çalışma ödeneği ile olsun, zaten yasal olarak bunun verilmesi lazım. Bizim imkanımız çok diyorlar, dışarıya  bir sürü yardım yapılıyor. Cumhurbaşkanlığı forsunu, Türk bayrağını koyarak yardım yaptıkları söylüyorlar. Açlığın, yoksulluğun hangi boyutlara ulaştığını biliyor musunuz? Ekmek almak için bu insanların tasarrufu mu vardı?