CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Mamak ilçesi Küçük Kayaş Mahallesi'ndeki bir gecekonduda yaşayan ve memur emeklisi olan Yücel Başkan'ın evine iftara konuk oldu.

Kılıçdaroğlu, mahalledeki bazı ailelerin de katıldığı iftarın ardından vatandaşlarla sohbet etti.

Bir mahalle sakininin son yaşanan olayları anımsatarak, ''Bu sorunu çözün'' demesi üzerine Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

- '''Ne tür bir yardım, destek istiyorsanız hepsini vermeye hazırız' dedik. Ama hükümetin bize gelip 'şöyle önleyeceğim, böyle önleyeceğim, bana destek verin' demesi lazım. Biz de diyeceğiz ki 'Tamam, destek sonuna kadar'. Ama ne düşünüyorlar biz bilmiyoruz.

- Eğer terör olayı bir milli sorunsa, ki biz öyle görüyoruz, bir siyasi partinin tek başına çözebileceği bir sorun değildir. Biz böyle görüyoruz. Böyle gördüğümüz için de bunu partiler üstü bir alanda tutmak istiyoruz. Böyle gördüğümüz için de diyoruz ki hükümete 'önlemini al, biz sana destek vereceğiz'. Ne istiyorsun? Kanun mu çıkarmak istiyorsun, getir kanunu. Başka bir şey istiyorsan onu da getir, ona da destek veririz.

- Bu sorunun bugüne kadar çözülmemesinin nedeni siyaset kurumudur. Ne oluyor? 'Efendim askere silah verdik. Gitsin önlesin'. Olmuyor, çözülmüyor. Terör olayını siyasetçinin oturup masaya yatırması, tek başına siyasetçi de değil, sosyolog, akademisyen, dışişlerinden bürokratlar gelecek, masaya yatıracaklar. Bu olay sadece silahla çözülecek olay olmaktan çıkmıştır. Siz bu olayı bütün cepheleriyle ele alıp çözmezseniz, bunu çözemezsiniz.

"SADECE BU HÜKÜMET DEĞİL"

- Terör olayı günlük siyasete malzeme verecek bir olay değil. İşin içinde insan hayatı var. Terör olayı nedeniyle biz sadece bu hükümeti de eleştirmiyoruz. Geçen 30 yıl içinde sağlıklı çözüm üretilemedi derken biz geçen dönemde görev alan bütün hükümetlere aynı suçlamayı yapıyoruz...

"TOPLUMSAL MUTABAKATLA ÇÖZERİZ"

- Burada bir kez daha söylüyorum, bu olayı bir toplumsal mutabakatla çözeriz. Bütün siyasi partilerin bir araya gelmesi ve ortak aklın egemen kılınması lazım...

- Şehit yoksa hepimiz oturduk. 'Bir sorun yok' dedik. Şehitler gelince hep birlikte ayağa kalktık, 'vay efendim sorun var.' Ondan önce de sorun vardı. Seçimlerden önce üç kez ateşkes ertelendi, niye ertelendi biz bilmiyoruz.

- Sizler biliyor musunuz? Ya o görüşmede tavizler verildi, veyahut bizim bilmediğimiz, bazı olaylar var. Eğer bir ülkede bir sorunu çözmek için siyaset kurumu ortak platform oluşturmazsa çözüm üretilemez.

"PARLAMENTODA ÇALIŞMA GRUBU"

- O nedenle bunu çözmek için yine bizim kendi çözümümüz, defalarca söyledik, bir daha burada söylüyorum; parlamentoda ortak aklı egemen kılacak bir çalışma grubunun oluşturulması lazım. Bu çalışma grubunda her partiden akil insanlar olacak ve bunlar masaya bu sorunu çözmek için oturacaklar. Herkesi dinleyebilirler.

- Bakın bana sordular, dediler ki, 'Hükümet Apo'yla görüşüyor, görüşebilir mi?' 'Eğer bu sorun çözülecekse, görüşebilir' dedim. Ben orada çok ucuz bir muhalefet yapıp, 'niye görüşüyorsunuz' demedim. Ben de biliyorum ki bu sorun, tek başına bir siyasi partinin çözebileceği bir sorun olmaktan çıkmıştır.

"PKK DAĞDA DEĞİL..."

- Biz bütün söylemlerimizi sorunun çözümü üzerine inşa ettik. Mümkün olduğu kadar da Hükümeti eleştirmemeye dikkat ettik. Ama geldiğimiz nokta meydanda, 8 yıldır alınan mesafede ortada. Şimdi biz PKK'yı dağda arıyoruz değil mi? Hayır efendim şehirde artık PKK, ne dağı. Gidin o bölgeyi görün, sorun düşündüğümüzden çok daha büyük bir sorun.''

(Dünya Bülteni)