BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, partisinin TBMM grup toplantısında konuştu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, KKTC konusundaki ‘besleme’ sözünü eleştiren Kışanak, " ‘Besleme’ lafı ancak ağa-maraba ilişkisinde olur. Çünkü ağa bütün mülkün sahibidir, köylülerin de sahibidir, lütfeder onlara sadece karınlarını doyuracak kadar yemek verir, bunun karşılığında da marabalarından, kendisine sonsuz itaat bekler. Pardon Başbakan; Kıbrıs halkı ağa istemiyor, kendileri de maraba değil!" diye konuştu.

Hrant Dink davasında, dönemin 28 kamu görevlisi hakkında soruşturma başlatılmış olmasını hatırlatan Kışanak, söz konusu gelişmeyi ‘geç ama olumlu’ olarak niteledi ve bir de uyarıda bulundu; Kışanak, başta Kamu Güvenliği Müsteşarı Muammer Güler olmak üzere, haklarında soruşturma açılan kamu görevlilerinin, tedbiren görevden alınmaları gerektiğini savundu.

Grup konuşmasına, kendilerini sevindiren iki gelişme olduğunu belirterek başlayan Kışanak, bunlardan birisinin, Hrant Dink davasında, dönemin 28 kamu görevlisi hakkında soruşturma başlatılmış olması olduğunu belirtti. Söz konusu gelişmeyi ‘geç ama olumlu’ olarak niteleyen Kışanak, bir noktaya dikkat çekti. BDP Eşbaşkanı, soruşturma açılan isimlerden birinin, Kamu Güvenliği Müsteşarı Muammer Güler olduğunu belirtti ve Güler’in bu makamdaki yerini koruması durumunda, soruşturmanın sağlıklı yürüyemeyeceğini kaydetti. Kışanak, haklarında soruşturma açılan kamu görevlilerinin, tedbiren görevden alınmaları gerektiğini savundu.

İkinci sevindirici gelişmenin de, doğa ile ilgili olduğunu söyleyen Kışanak, Rize İdare Mahkemesi’nin, Rize İl Özel İdaresi’nin, Borçka ilçesinde, HES yapılması kararını iptal ettiğini belirtti.

OSTİM’DEKİ PATLAMALAR

OSTİM’deki patlamalara da değinen Kışanak, Türkiye’nin adeta, ‘iş güvenliği konusunda kontrolsüz, denetimsiz, ‘Kar için her şeyi yapabilirsiniz, buna, işçileri öldürmek de dahil’ ’ diyen bir ülke durumunda olduğunu iddia etti. Kışanak, hükümetin de bu konuda hiçbir önlem almadığını kaydetti.

BDP Eşbaşkanı, geçen hafta, ‘Torba Yasa’ protestolarına da değindiği konuşmasında, "Başbakanımız, bu konuda da her konuda olduğu gibi ikili bir yaklaşım içerisinde; Mısır’a, ‘Halkın sesine kulak verin’ diye çağrı yapıyor ama burada, Torba Yasa’yı protesto etmek için sokağa çıkan emekçilere saldırı emri veriyor. Mısır’daki halk da buradaki halk değil mi?!" dedi.

KKTC VE ’BESLEME’ TARTIŞMASI

Konuşmasında KKTC’ye de yer ayıran Kışanak, hükümetin, Kıbrıs’ı da Türkiye’yi yönettiği gibi yönetmeye çalıştığını söyledi ve "Ankara’yı yönettiğinizden ne hayır gördük ki Kıbrıs’ı yönetmeye ne talip oluyorsunuz?" diye sordu.

Başbakan Erdoğan’ın ‘besleme’ sözünü eleştiren Kışanak, şunları söyledi:

" ‘Besleme’ lafı ancak ağa-maraba ilişkisinde olur. Çünkü ağa bütün mülkün sahibidir, köylülerin de sahibidir, lütfeder onlara sadece karınlarını doyuracak kadar yemek verir, bunun karşılığında da marabalarından, kendisine sonsuz itaat bekler. Pardon Başbakan; Kıbrıs halkı ağa istemiyor, kendileri de maraba değil!"

"BAŞBAKAN, 8 YILLIK İKTİDARINDA ANNELERİN SESİNE KULAK KAPATTI"

Başbakan Erdoğan’ın, ‘Cumartesi Anneleri’ni (Kayıp Anneleri’ni) kabulüne de değinen Kışanak, kimsenin, kayıp yakınlarının sesine kulak vermediğini, Başbakan’ın da, iktidarda bulunduğu 8 yıl boyunca bu sese kulak kapattığını savundu.

"BAŞBAKAN’IN BU SORUNU ÇÖZMEYE NİYETİ YOK"

Başbakan’ın, kayıp annelerinin ‘somut talepleri’ konusunda hiçbir şey söyleyemediğini kaydeden Kışanak, "Söyleyemez, çünkü bu sorunu çözmeye niyeti yok!" iddiasında bulundu.

Başbakan Erdoğan’ın, çeşitli kesimlerin sorunlarının kendi sorunları da olduğunu söylediğini ama bu sorunları çözmediği iddiasında bulunan Kışanak, "Sayın Başbakan, sorun koleksiyonu mu yapıyorsun?" diye sordu ve icraat isteyerek, sorunları çözme çağrısında bulundu.

"HAKİKATLERİ ARAŞTIRMA KOMİSYONU KURULSUN"

Kışanak, sorunun çözümü konusunda samimiyet varsa, bir ‘Hakikatleri Araştırma Komisyonu’ kurulması konusunda da hemen harekete geçilmesi gerektiğini dile getirdi.

Bitlis’in Mutki ilçesinde çıkarılan toplu mezara da değinen Kışanak, söz konusu bölgedeki ailelerden birinin, bir yakınlarının, bir jandarma karakolunun bahçesine gömüldüğü yönünde ellerinde güçlü kanıtlar olduğunu belirtmesine ve savcılığa bu yönde başvuruda bulunmuş olmasına rağmen, taleplerinin dikkate alınmadığını belirtti.

Kışanak, Jandarma Genel Komutanlığı’nın (JGK’nın), konu ile ilgili olarak bugün yaptığı açıklamadan da bahsetti ve "Bu açıklamanın tamamı, aslında bir anlamda suçun itirafı," dedi. Kışanak, geçmişte bölgede görev yapan ve iddia ettiği ‘toplu mezarların’ oluşturulması safhalarında görev almış kişilere de "Korkmayın, çıkın konuşun," çağrısı yaptı. Kışanak, söz konusu gömme işlemlerinin, yasalara aykırı bir biçimde yapılmış olduğunu savundu ve JGK’nın da, bugünkü açıklamasında, o dönemde yapılan işlemin, olağanmış gibi gösterdiğini kaydetti. BDP Eşbaşkanı, söz konusu açıklamada, gömülen kişilerin örgüt militanı olduğunun belirtilmiş olmasını da eleştirdi ve "Örgüt militanı olabilir, başka bir suç da işlemiş bir kişi de olabilir. Yasalar karşısında suçların bir tanımı vardır; bunları katledemezsiniz, katlettikten sonra da vahşice, insanlık dışı bir yöntemle hatta alçakça götürüp çöplüğe defnedemezsiniz," dedi.

BATUM’UN SÖZLERİ

CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum’un ‘asker’ açıklamasını da değerlendiren Kışanak, "En basit anlatımıyla talihsiz," diyerek nitelendirdi ve şunları ekledi:

"Doğrusu bu açıklamayı yapan kişinin, kendisini ‘sosyal demokrat’ olarak tanımlayan bir partide bulunması ve bu partinin, bu açıklamaya bugüne kadar doğru düzgün bir izah getirmemesi ve buna karşı tavır almaması düşündürücüdür. Demokraside, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin hiçbir rolü yoktur."

Hürriyet