"Ortadoğu'da Sınırlar, Rejimler, Kürdistan ve Gelecek Tahayyülleri" konferansının "Rojava, Sınırlar, Olanaklar ve Beklentiler" konulu son oturumunda konuşan Boğaziçi Üniversitesi Öğretim üyesi Dr. Seda Altuğ, Rojava'da PYD ile KDP arasındaki gerginliğin sebebinin KDP'nin Rojava'da askeri olarak varlığını göstermek istemesinden kaynaklandığını söyledi.

KDP'nin Rojava'yı boşaltma çabası içinde olduğunu ve bunu da ambargo üzerinden gerçekleştirmeye çalıştığını belirten Altuğ, hendeklerin kazılmasının bunun en açık örneği olduğunu kaydetti.

Mezopotamya Vakfı ile Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Merkezi'nin (SAMER) öncülüğünde Diyarbakır'da iki gündür süren "Sınırlar, Rejimler, Kürdistan ve Gelecek Tahayyülleri" konferansı, ikinci oturumda ele alınan "Kürdistan; Sınırlar, Parçalar ve Ortak Gelecek" konu başlığı altına yapılan son oturumla son buldu.

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Tiyatro Salonu'nda düzenlenen konferansa katılan çok sayıda aydın, akademisyen ve siyasetçinin katıldığı konferansta Mezopotamya Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Doç. Dr. Mehmet Dursun'un moderatörlüğünde başlayan oturumda İstanbul Şehir Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Mesut Yeğen'in sunum başlığı "Tarih kapıyı iki kez çalar, tarih Kürtlerin kapısını çalıyor: 1918 ve 2014'te Kürdistan" oldu.

Sunumunda Kürt halkının karar alma aşamasında olduğunu söyleyen Yeğen, Kürt halkının kaderinin tarih içinde hep elit bir kesim üzerinden belirlediğini, ancak 2014'te bunun değiştiği belirterek, "Aktörler ve koşullar her dönemde önemlidir. 1918 ile 2014 yıllarını birbirinden ayıran bazı şeyler vardır. İçinde bulunduğumuz dönemde, aktörlerin biraz daha serbestçe karar alma dönemi nedeni ile vakum görevini görmektedir" dedi.

Tarihin Kürtlerin kapısını çaldığında, Kürtlerin neredeyse evde yokmuşçasına davrandığını ifade eden Yeğen, Kürtlerin tarih içindeki rolünü iyi oynayamadığı eleştirisinde bulundu.

'KÜRTLER ARASINDAKİ AYRILIĞIN ORTADAN KALDIRILMASI GEREKİYOR'

Irak ve Suriye'de olup bitenlerin Kürtleri daha fazla bir araya getirdiğini vurgulayan Yeğen, olanakları buraya bağlamak gerektiğini belirterek, Kürtlerin üç mekana izole eden etkenlerin, sistemin halen devam ettiğini söyledi.

Türkiye'ye bakıldığında durumunun çok iyi olmadığını, Türkiye'nin Ortadoğu'da giriştiği politikada başarılı olamadığını kaydeden Yeğen, Türkiye'nin bu başarısızlığını Güney Kürdistan üzerinden yürütmeye çalıştığını dile getirdi.

Kürt aktörlerinin perspektiflerine bakılması gerektiğini de ifade eden Yeğen, KDP ile PKK'nin söylemlerine iyi bakılması gerektiğini belirtti.

2014'te Kürtlerin yapabileceklerine işaret eden Yeğen, "Üç parçayı birleştiren bir senaryo, doğru bir senaryo değil. Güney Kürdistan için ortaya çıkan heyecan Irak, Türkiye ve Suriye Kürdistan'ını birleştirmez. Türkiye güçlü bir alt yapıya sahip olarak Kürdistan'da hala egemen. Rojava için kanton sistemi bana göre olabilir bir şeydir. Çünkü Rojava'nın birleşik olmadığını biliyoruz. Kürtler, 2014'te kantonel, birlikçi ve bağımsızlık konusunda kararlar almaya başlamıştır. Biran önce bu ayrılığın ortadan kaldırılması gerekiyor" diye belirtti.

'KÜRTLER MELEZ BİR KİMLİĞE SAHİP OLDU'

"Ortadoğu'da yeni dönem ve Kürtlerin vakti" başlıklı sunumda Dicle Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun da Kürdistan'ın bölünmesinin üç önemli sonuca neden olduğunu belirterek, bunun farklı diller kullanmaya, göç etmeye ve sınırların çizilmesine neden olduğunu ifade etti.

Kürtlerin "melez" bir kimliğe sahip olmaya başladığını, bunun kurumsal olarak görüldüğünü ve YNK Lideri Celal Talabani'nin Irak Cumhurbaşkanı olduğunu, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın ise bugün Türkiye Cumhurbaşkanı adayı olduğuna işaret eden Coşkun, bu kimliğin Kürtlerin bir birbirinden haberdar olmasına da neden olduğunu ve Kürtlerin en büyük muhalif olmasına neden olduğunu ifade etti.

Ortadoğu'da bir değişim olduğunu ve statükonun değişmeye başladığını söyleyen Coşkun, Kürt halkının bundan etkilenmemesinin düşünülemeyeceğini dile getirdi.

'ORTADOĞU YENİ DOĞUMLARA GEBE'

Ortadoğu'da alınacak kararlarda Kürtlerin de görüşlerinin alınmaya mecbur olunduğunu belirten Coşkun, "Ortadoğu yeni doğumlara gebe. Kürtler önemli kazanımlar elde etti ve bu kazanımlardan geri adım atması düşünülemez. Ancak, bugün bağımsız bir Kürdistan için her koşul uygun değil. Irak'ta uzun sürecek bir geçiş dönemine hazır olmak gerekiyor. Kürtlerin kendi arasındaki sınırlar daha silik yapabilir. Kürt kamuoyu geçmişle kıyaslanmayacak derecede kendisini geliştirmiş ve birbirinden oldukça haberdar durumdadır" dedi.

Kürtlerin kendi aralarındaki kanlı çatışmalardan gerekli dersleri çıkardıklarını da ifade eden Coşkun, yeni bir kardeş kavgasına izin verilmediğini, ancak bunun kırılgan bir durum olduğunu, Rojava üzerindeki gelişmelerin buna neden olabileceğini kaydetti. Dört parçadaki Kürtlerin bir araya gelerek birleşmesine değinen Coşkun, bağımsız Kürdistan çıkışlarının heyecan yarattığını vurguladı.

'KÜRTLERİN SİSTEMİ DAHA OTURAKLI'

Boğaziçi Üniversitesi Öğretim üyesi Dr. Seda Altuğ ise "Rojava, sınırlar, olanaklar ve beklentiler" başlıklı sunumunda Rojava'nın kantonlarını tanıtarak konuşmasına başladı.

Altuğ, Türkiye'nin Rojava'ya bakış açısına değinen ve Türkiye'nin Suriye muhalefetini destekleyerek Kürtlere karşı bunları kullanmaya çalıştığını söyledi.

Suriye'deki siyasal yapının bölünmesinden dolayı bazı boşlukların oluştuğunu ifade eden Altuğ, Kürtler öncülüğünde geliştirilen sistemin daha oturaklı olduğunu kaydetti.

PYD ile KDP arasındaki gerginliğe de değinen Altuğ, KDP'nin Rojava'da askeri olarak varlığını göstermek istediğini ve bunun da bu gerginlikte önemli bir neden olduğunu belirtti. IŞİD saldırılarına da değinen Altuğ, "Serêkaniyê'de çok büyük çatışmalar yaşandı. Bu çatışmalar Kürtler ile Araplar arasında büyük bir ayrılığın yaşanmasına neden oldu" dedi.

'ROJAVA'DA HERKES PYD'li DEĞİL'

KDP'nin Rojava'yı boşaltma çabası içinde olduğunu ve bunu da ambargo üzerinden gerçekleştirmeye çalıştığına işaret eden Altuğ, hendeklerin kazılmasının bunun örneği olduğunu kaydetti.

IŞİD'in Musul'u işgal etmesine de değinen Altuğ, PYD ile KDP arasında bir yakınlaşmanın bu saldırlar sonrasında geliştiğini ifade etti. Rojava'da nüfus olarak değişikliğin de yaşanmaya başladığını ve Rojava'da Suriye'nin iç kesimlerinden de göçlerin olduğunu belirten Altuğ, "Rojava'daki kurumlarda çalışan herkesin PYD'li olduğunu zannetmeyin. PYD'nin Rojava'yı korumasından etkilenenlerde bu kurumlarda yer alıyor" diye konuştu.

Konferans soru-cevap kısmı ile son bulurken, basına kapalı olarak "Tebliğlerin değerlendirilmesi" adlı konunun görüşülmesi ile konferans son buldu.

(DİHA)