PKK lideri Abdullah Öcalan'ın Kürt sorununun çözümü için gönderdiği mektubu değerlendiren KCK, mektubun yanıtını gönderdiklerini açıkladı.

KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan ANF’ye verdiği röportajda, yetkili karar organlarının tümümün toplantılar yaparak Öcalan’ın mektubunu değerlendirdiklerini ve Öcalan’ın mektubunda çerçevesini çizdiği perspektife güçlü katılma kararı aldıklarını belirtti.

ÖCALAN'IN NEWROZ'DA YAPACAĞI AÇIKLAMAYA DİKKAT ÇEKİLDİ

Karayılan, "Sürecin gerçek anlamda pratikleşebilmesi ve başarılı bir biçimde birinci, ikinci ve nihai son aşamada sonuç alıcı bir gelişmenin yaşanabilmesi için bizim de bir takım görüş ve önerilerimiz vardır. Biz mektubumuzda bunları ifade etmiş ve sunmuş bulunmaktayız. Biz dürüst yaklaşacağız ve bu konuda karşı taraftan herhangi engelleyici ve boşa çıkarıcı bir tutum olmazsa sürecin derinleşmesini esas alacağız” derken, Öcalan’ın Newroz’da yapacağı açıklamaya dikkat çekti ve Newroz’da açıklama çerçevesinin önemli olduğunu söyleyerek, "Herkes onu beklemelidir. Başkan Apo’nun yapacağı açıklama, tüm hareketimizi, tüm yurtsever halkımızı bağlayan bir çerçevede olacaktır," dedi.

En önemli endişe kaynağının devletin net bir projesinin olmaması olduğunu söyleyen Karayılan, hiç kimsenin ‘her şey oldu bitti’ gibi yaklaşmamasını istedi, en riskli döneme girildiğini belirtti.

ANF'den Deniz Kendal - Behdinan'ın "Hangi çerçevede yazıldı mektup?" sorusunu Karayılan, Öcalan'ın mektubunda ortaya konulan yeni perspektifin detaylı bir biçimde tartışıldığını söyleyerek yanıtladı.

'HAREKET OLARAK DAHA GÜÇLÜ VE ÖLÇÜLÜ BİR SAVAŞ YÜRÜTME GÜCÜNE SAHİBİZ'

Karayılan, "Şurası açık ki, bizim hareket olarak mevcut pozisyonumuz ve mücadele koşullarımız oldukça elverişli hale gelmiş ve mücadeleyi yükseltmenin, savaşı yürütmenin koşulları her zamankinden çok daha fazla gelişmiştir," diyerek, örgütün daha derinlikli, daha güçlü ve ölçülü bir savaş yürütme gücünün üst seviyeye çıktığını belirterek, "Yani bu dönemde taktik bir hamleyi başarılı kılmanın olgunlaşmış zeminleri de diyebileceğimiz imkanlar mevcuttur," dedi.

'ÖCALAN'IN PERSPEKTİFİ BUNU ÇOK AŞAN BİR DÜZEYDE'

Karayılan, açıklamasında Öcalan'ın ortaya koyduğu perspektifin, bunu çok daha aşan bir düzeyde daha kapsamlı, daha geniş ve stratejik bir düzeyi içerdiğini de söyleyerek şöyle konuştu:

"Önderlik, perspektifinde Kürt halkı açısından geleceğin yönünü tayin eden bir çerçeve koymaktadır. Kürt halkı ve bölge halklarının ilişkileri açısından yön tayini vardır. Halklar ittifakını esas alan bir eksende Kürt-Türk birlikteliğini öngören bir bakış açısını oluşturmaktadır. Dolayısıyla bizim bir takım taktik avantajları görüp bu stratejik bütünlüğü göz ardı etmemiz düşünülemez. Biz, Önderliğimizin yaşanan süreci çok boyutlu bir biçimde değerlendirdiğini ve buradan bir çıkış gerçekleştirerek demokratik barışçıl çözümü gerçekleştirmeyi öngördüğünü konulan perspektifte net bir biçimde görüyoruz. Yani bölgenin ve hareketin yakaladığı bu koşullar savaşı geliştirmek için avantaj arz etse de bu koşullar aynı zamanda farklı açıdan ele alındığında yeni bir sürecin, demokratik-barışçıl bir sürecin de gelişmesine zemin olabilecek koşullardır. Bölge adeta kaynıyor, herkes bir arayış içerisinde; savaş ve çatışma var ama aynı zamanda uzlaşı ve barışçıl yollarla çözüm bulma arayışları da vardır. Bu süreç, bunların hepsinin iç içe geliştiği bir süreçtir."

‘ÖNDERLİĞİMİZİN SUNDUĞU PERSPEKTİFE GÜÇLÜ KATILACAĞIZ’

"Bu dönem sonuç alma dönemidir. Bu dönem, Kürt sorununun çözülebileceği bir dönemdir. Ama bu mutlaka savaşla çözülebilecek anlamına gelmemektedir; sorunun barışçıl yöntemlerle de çözülebileceği koşullar mevcuttur. Dolayısıyla yönetim toplantılarımızın tartışmalarında bu eksende yoğunlaşma ve bir çerçevenin somutlaşması durumu gelişmiştir. Bu temelde, daha önceden de ifade ettiğimiz bazı kaygıları taşımakla birlikte, eğer işler ters dönerse bölgesel avantajları ve taktik performansın başarı kazanabileceğine olan inancımızı da korumakla birlikte, Önderliğimizin ortaya koymuş olduğu stratejik perspektifin daha doğru olduğunu, buna çok güçlü bir biçimde katılmanın kararlaşması ve iradeleşmesi oy birliğiyle gerçekleşmiştir. Bu temelde büyük bir birlik ruhuyla bir irade ve kararlaşma ortaya çıkmıştır."

'GİDERİLMESİ GEREKEN KAYGILAR DA VAR; BUNLARI MEKTUPTA SUNDUK'

"Fakat giderilmesi gereken bir takım kaygı ve pürüzler de vardır. Bu anlamda biz, geliştirdiğimiz tüm toplantılarda net bir biçimde Önderliğin ortaya koyduğu perspektifin doğru olduğuna ve katılacağımıza dair karar kılmış bulunuyoruz; ancak bir takım görüş ve önerilerimizi de cevabı mektubumuzda sunmuş bulunmaktayız."

'TABİİ Kİ TÜRKİYE'NİN YETKİLİLERİ DE BUNU KENDİ AÇILARINDAN DEĞERLENDİRECEKTİR'

Karayılan yaptığı açıklamada, Öcalan'ın ortaya koyduğu perspektifin Türkiye’de demokrasinin gelişmesi, barışın tesis edilmesi ve Kürt sorunun çözülmesi için önemli bir olanak sunduğunu belirterek, "Tabii ki Türkiye’nin yetkilileri bunu kendi açılarından değerlendireceklerdir ama bizim açımızdan da mutlaka değerlendirilmesi gereken çok önemli ve anlamlı bir çerçeve oluşturmaktadır. Oldukça dengeli, her iki tarafı düşünen ve sorunun çözümünü hedefleyen, bu konuda kararlı bir duruş ve vurguyu ifade eden bir çerçevedir. Fakat bunun teknik ve taktik açıdan da pürüzsüz bir biçimde hayata geçmesi için bizce yerine getirilmesi gereken bir takım önemli hususlar da vardır. Bunların yerine getirilmemesi, beraberinde sorunlu durumları yaratabilir ve tıkanmaya yol açabilir," dedi.

Açıklama şöyle devam etti:   

"Kısaca önemli gördüğümüz hususlar söz konusudur: Sürecin gerçek anlamda pratikleşebilmesi ve başarılı bir biçimde birinci, ikinci ve nihai son aşamada sonuç alıcı bir gelişmenin yaşanabilmesi için bizim de bir takım görüş ve önerilerimiz vardır. Biz mektubumuzda bunları ifade etmiş ve sunmuş bulunmaktayız."

ÖCALAN ETRAFINDA YEKVUCUT BİR DURUŞ

Karayılan, "Bizim en büyük avantajımız hareketimizin tüm bileşenlerinin ve yönetim organlarının Önder Apo etrafında yekvücut bir duruşu sergilemesidir," diyerek, "Biz, Önderliğimizin kapsamlı perspektifinin doğru yaşamsallaşması için yapılması gerekenleri de ifade eden mektubumuzun da dikkate alınması ile sürecin çok daha sağlıklı pratikleşebileceğini düşünmekteyiz," diye belirtti.

'SORUNUN ÇÖZÜLMESİ İÇİN KARŞI TARAFIN YAPMASI GEREKENLER VAR'

"Biz PKK hareketi olarak savaşa da hazırız, barışa da hazırız," diyen Karayılan, "tercihimiz bu sorunun barışçıl yöntemlerle çözülmesidir. Bu net bir biçimde böyledir. Ama sorunun çözülmesi için karşı tarafın da yapması gerekenler vardır. Yani sorun tek taraflı çabalarla çözülebilecek bir sorun değil. Bu, herkesin takdir etmesi gereken bir husus. Biz Kürt tarafı olarak samimi yaklaşmayı esas alacağız," dedi.

Başarının yolunun her iki tarafın da hile yapmadan, dolandırmadan, oyalamadan yapabileceğini yapmasından geçtiğini söyleyen Karayılan, "Bu konuda ciddiyet ve samimiyet olursa ben sorunun çözüleceğine tabii ki inanıyorum. Ama şu bir gerçek: her şey bitmiş değil. Çünkü her şey bizim karar vermemizle ya da yarın öbür gün Önderliğimizin çağrı yapmasıyla çözülmez. Karşı tarafın da kendi üstüne düşen yükümlülüklerin gereğini yerine getirmesi gerekmektedir," diye konuştu.

Dar milliyetçi bakış açısının bir tarafa bırakılmasının gerektiğini söyleyen Karayılan, artık Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin de cesaretli davranmak durumunda olmak zorunda olduğunu kaydetti.

'BİRİLERİNE GÜVENEREK ADIM ATMIYORUZ; KENDİMİZE GÜVENİYORUZ'

Türk hükümeti tarafında bir projenin oluşumu var mı, yok mu konusunda net bir şey söylemenin zor olduğunu söyleyen Karayılan, "Ortaya konulan net bir proje yoktur. Zaten en önemli endişe kaynağı da budur. Yani bu kadar derin toplumsal-tarihsel bir sorunu çözmek üzereyken, esas önemli rolü olan bir tarafın çözüme dair açık ve net bir görüş ortaya koymaması, haliyle bizlerde ve kamuoyunda çeşitli kaygılara yol açmaktadır," dedi.

"AKP’ye dönük bir güvensizlik mi söz konusu?"sorusuna, "Biz burada birilerine güvenerek adım atmıyoruz. Biz adım atıyorsak, Önderliğimizin yaklaşımı çerçevesinde ölçüp biçerek ve atılacak adımın doğruluğuna bakarak adım atıyoruz," diye cevap veren Karayılan, "'Hükümetin şu davranışı bu davranışına güvenmiyoruz' noktasına takılmıyoruz, halkımız da bu noktaya fazla takılmamalı," dedi.

Karayılan,  demokratik çözüm hamlesinin doğru olduğuna inandıklarını belirterek, iki eksene dayalı bir planlama yaptıklarını; bunlardan ilkinin 'savaşa hazırlanma, kapsamlı bir savaş hamlesi' olduğunu, ikincisinin ise 'demokratik çözüme göre gereken adımları atma' olduğunu söyledi.

Gelişen yeni süreçte hiçbir şeyin şimdiden henüz net olmadığını söyleyen Karayılan, "Biz bu adımın başarılı olması için herkesin üstüne düşeni yapması gerektiğini söylüyoruz," dedi.  Kürdistani örgütlerin de görüşlerine başvurduklarını belirten Karayılan, "bu konuda geniş bir konsensüsle bu sürece yönelmek istiyoruz," diye belirtti.

21 Mart Newroz günü ya da Newroz'dan bir iki gün önce Öcalan'ın kamuoyuna açıklama yapacağını söyleyen Karayılan, sürecin en zor dönemine girdiğini belirtti ve sürece "temkinli bir iyimserlik"le katkı yapılmasından yana olduklarını söyledi.

ÖCALAN'IN YAPACAĞI AÇIKLAMA BAĞLAYICIDIR

Öcalan'ın yapacağı açıklamanın, tüm hareketimi, tüm yurtsever halkımı bağlayan bir çerçevede olacağını söyleyen Karayılan, "Çünkü herkesin görüş ve önerilerini almış bulunuyor. Bu çerçevede bunları da sentezleyerek kendi çerçevesini netleştireceği için kapsayıcı olacağını düşünüyorum. Şimdiden neleri içereceğini söylememe, burada mahal yoktur, gereği de yoktur," dedi.

MEKTUBUN İÇERİĞİ

Mektubun içeriğine yönelik olarak Karayılan şu açıklamayı yaptı:

"Mektubun içeriğini burada benim açıklamama gerek yok. Fakat genel doğrultusunu zaten ifade ettim. Yine Önderlik zaten kendisi açıklayacak. Dolayısıyla benim buradan herhangi bir şey belirtmeme gerek yok, diye düşünüyorum. Bu açıdan herkesin Newroz’u beklemesi gerekiyor."

KAMU GÖREVLİLERİNİN TESLİM EDİLMESİ

PKK'nin elindeki kamu görevlilerini  devlete teslim etmesi konusuna da değinen Karayılan şöyle konuştu:

"Bu bir jesttir, ortamı yumuşatmadır, iyi niyet göstergesidir, çözüme dair bir kararlaşmadır, vb. Bütün bu anlamlara geliyor. Artık değerlendirmesi karşı tarafa kalmıştır. Biz kendi cephemizden bu anlamda üstümüze düşeni yaptık.

Biz bu insanları bırakırken herhangi bir pazarlık temelinde bırakmış değiliz. Önderliğimiz istedi, biz de kararlaştırdık ve bıraktık. Öyle bir pazarlık sonucu bırakılma gibi bir durum söz konusu değildir. Bunu bazı çevreler bilinçli çarpıtarak pazarlık temelinde bırakıldıklarını belirtiyor. Hayır, öyle değil. Çok önemli ve çok tarihsel bir sürecin başlangıcındayken ilk adımın bu biçimde bizden gelmesi bizim açımızdan olumlu bir çıkıştır. Yarın öbür gün yaşanacak olan gelişmelerle birlikte bu adımın da ne kadar önemli olduğu daha fazla görünmüş olacaktır."

‘KCK DAVALARININ HÜKMEN DÜŞMESİ GEREKİYOR'

"Fakat şu da var; eğer bir toplumsal uzlaşma durumu söz konusu olacaksa ve bir köktenci barış süreci varsa, o zaman bir özgürleşme süreci de yaşanacaktır. Özellikle hiçbir yasal suçu olmayan, belediye başkanlarının, milletvekillerinin ve daha birçok il başkanı, belediye meclis üyesi, il genel meclisi üyesi, vb.’nin, yani Kürt toplumunun siyasetçilerinin binlercesinin tutuklu olduğu bir ortamda toplumsal bir barış sürecinin yaşamsallaşacağından bahsetmek mümkün mü? Hayır, mümkün değil. Bir kere bu insanlar Kürt siyasetini yürüttükleri ve kimlikli Kürt duruşuna sahip çıktıkları için içerideler. Onların yanında bir bıçak bile yakalanmamıştır. Yasa dışı herhangi bir faaliyetleri yoktur. Konuşmaları dinlenilmiş, gizli bir biçimde ortam dinlemesi ve telefon dinlemesi yapılmış ve “bak sen busun, bunun için içeridesin” denilmiş. Bu, Kürt siyasetine karşı bir tutumdur. Eğer devletle Kürt siyaseti barışacaksa, o zaman bu tutumun da değişmesi gerekiyor. Yani KCK denilen bu davaların da hükmen düşmesi gerekiyor.

"Biz 'hemen şimdi olsun' ya da 'biz bıraktık, siz de böyle yapın' demiyoruz. Siz sorduğunuz için ben de ifade ediyorum; sürecin gidişatının buna doğru gitmesi gerekiyor, diye düşünüyorum. Böyle olması gerekiyor. Zaten böyle olmazsa sürecin derinleşmesi ve giderek bir barışa dönüşmesinin koşulları da gelişemez. Bu bir gerçektir. Ama biz kendi cephemizden atılması gereken adımları attığımızı ve yapılması gerekenleri yaptığımızı düşünüyoruz. Artık gerisi kamuoyunun takdiridir, karşı tarafın kendi takdiridir. Bizim yaptığımız bir iyi niyet göstergesidir."