KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanlığı dokunulmazlıklara ilişkin,” 7 Haziran sonrası izlenen politika ve yürütülen topyekün savaş gereği HDP Meclis Grubu zorla tasfiye edilip susturulmak isteniyor. Türkiye'de şu anda faşist bir iktidar vardır.

“Kendisi gibi düşünmeyen aydınları, yazarları, akademisyenleri, gazetecileri hain ilan edip susturmak isteyen AKP, bunun daha ağırını HDP'ye uygulamaktadır. Öyle ki dokunulmazlıkların kaldırılmasında kendisine koltuk değneği olan CHP’lileri bile her gün hainlikle suçlayıp susturmaktadır” ifadeleri kullanıldı.

ANF’de yer alan habere göre KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanlığı’nın, dokunulmazlıkların kaldırılmasına yönelik açıklaması şöyle:

“Bu saldırı tamamen Kürt halkının iradesini kırmaya yöneliktir. AKP faşist iktidarı ve müttefikleri tek bir Kürt’ün soykırımcı faşist politikalarına itiraz etmesini istemiyor. Karşısında boyun eğmiş, diz çökmüş bir Kürt halkı olmasını istiyor.

2014 yazında hazırlanan diz çöktürme simülasyonunun amacı neyse, 2015 24 Temmuz’unda başlatılan topyekun imha saldırılarının amacı neyse, HDP Meclis Grubuna yapılan saldırının amacı da odur. Boyun eğdirmek, ezmek ve bu temelde Kürt soykırımını tamamlamak! Tüm Kürt halkı ve demokrasi güçleri bu gerçeği görmeli, buna göre tutum takınmalıdır.

HDP'ye dönük saldırıların hiçbir ahlaki, vicdani ve evrensel hukuk kurallarına uygun hiç bir yanı yoktur. 2009 14 Nisan siyasi soykırım operasyonlarından bu yana binlerce demokratik siyasetçi neden tutuklandıysa şimdi de o nedenle tutuklanmaktadır.

Normal koşullarda Türkiye'nin mevcut anayasa ve yasalarına dayanarak bile soruşturma açılmayacak konuşmalar ve tutumlar için şimdi güdümlü mahkemeler yoluyla milletvekilleri cezalandırılmak isteniyor. Tutuklamalar tamamen siyasi amaçlıdır.

7 Haziran sonrası izlenen politika ve yürütülen topyekun savaş gereği HDP Meclis Grubu zorla tasfiye edilip susturulmak isteniyor.

Zaten şimdiye kadar milletvekillerinin dokunulmazlığı yoktu. Bir polis, asker ya da sıradan memur bile milletvekilini tehdit edip saldırabiliyordu. Saray gladyosu ve hükümet tarafından, milletvekili olsa da dinlemeyin, konuşmalarına, yürümelerine izin vermeyin talimatı verilmiş; milletvekilleri dövülmüştür.

HDP milletvekillerine diğer milletvekillerine gösterilen tutum gösterilmemiştir. Özcesi Kürt halkına ve demokrasi güçlerine sokaklarda, meydanlarda nasıl yaklaşılmışsa HDP milletvekillerine de aynı yaklaşım gösterilmiştir.

Avrupa ve dünyayı aldatmak için Kürt halkına karşı yürütülen kirli savaşta kullanmak için bazı milletvekillerin seçilmesine izin vermiş olsa da Kürt halkının seçtiği milletvekillerine hiçbir zaman saygı duyulmamış, halkın temsilcileri olarak bakılmamıştır.

1991 yılından beri seçilen milletvekillerinin üzerinde bir özel savaş uygulanmaktadır. Kürt Özgürlük Hareketi'yle karşı karşıya getirilmek istenmiş; bu yönlü her türlü baskı yapılmış, ama sonuç alamayınca bu defa üzerlerine devlet zoruyla gidilmektedir.

Nasıl ki dış dünyada herkesin Kürt Özgürlük Hareketi'ne kendileri gibi yaklaşmasını istiyorlarsa, içeride de aynısını istiyorlar. Ellerinde imkan olsa Kürt Özgürlük Hareketi'ne kendileri gibi bakmayan tüm Avrupa parlamentolarını feshedip milletvekillerini de zindanlara atarlar.

Türkiye'de şu anda faşist bir iktidar vardır. Kendisi gibi düşünmeyen aydınları, yazarları, akademisyenleri, gazetecileri hain ilan edip susturmak isteyen AKP, bunun daha ağırını HDP'ye uygulamaktadır. Öyle ki dokunulmazlıkların kaldırılmasında kendisine koltuk değneği olan CHP’lileri bile her gün hainlikle suçlayıp susturmaktadır. Nitekim CHP Tayyip Erdoğan ve saray gladyosu karşısında hain ve PKK'yi destekleyen duruma düşmemek için AKP faşizmine boyun eğmekte, bu politikaların kuyrukçusu haline gelmektedir.

AKP’nin faşist saldırılarını milletvekillerine kadar uzattığı bir dönemde tüm Kürt halkına ve demokrasi güçlerine düşen görev, derhal ayağa kalkmak ve AKP'ye karşı demokrasi mücadelesini yükseltmektir.

Şu anda faşist güçler tüm demokrasi güçlerine karşı saldırılarını arttırmış bulunmaktadır. AKP'nin saldırısı 7 Haziran ruhuna saldırıdır. Demokrasi güçlerinin bu faşist saldırılara karşı direnmekten başka bir yolu kalmamıştır.

Kürt halkı bu saldırının doğrudan kendisinin varlığına yönelik saldırı olduğunu görmelidir. AKP faşizmi ne belediye eşbaşkanı, ne demokratik siyasetçi, ne de milletvekili tanımayarak Kürt’e teslim ol dayatması yapmaktadır.

Milletvekillerine, seçilmişlerine sahip çıkmayan halk kendisine de sahip çıkamaz. Bu durum karşısında Kürt halkı her yerde irademe dokunma diyerek ayağa kalkmalıdır. AKP faşizmine karşı direnişin var olma, yok olma direnişi olduğunu görmeli, tüm baskılara ve zulme rağmen Hakkari’den İstanbul’a, Iğdır’dan Çukurova’ya kadar Türkiye'nin her yerinde irade serhıldanlarını gerçekleştirmelidir.

Kürt halkı on yıllardır yürüttüğü mücadele ve verdiği ağır bedellerle varlığına ve iradesine sahip çıkacak bir halk haline geldiğini dost düşman herkese göstermelidir.”