KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, çözüm sürecinde gelinen aşamaya ilişkin tutumunu bir deklarasyonla açıkladı. Kürt sorununun çözümü için taleplerini sıralayan KCK, “Özgür ve demokratik yaşam hakkının tanınmadığı bir ortamda Kürtlerin özgür ve demokratik yaşamlarını kendi irade ve güçleriyle gerçekleştirmeleri meşru bir haktır. Bu çerçevede çok boyutlu bir yeni mücadele dönemi başlatılacaktır” dedi.

KCK açıkladığı deklarasyonda, Kürtlerin temel taleplerini üç madde halinde sıralayarak, “Bu temel talepler karşılanmadan ayrıntıda konuşulan ve yapılanlar hiçbir anlam ifade etmez” dedi.

"HÜKÜMET 'BEN BİLDİĞİMİ OKURUM' TUTUMUNU SÜRDÜRDÜ"

"Kürt halkının özgür ve demokratik yaşam geleceğini ciddiyetsiz ve hiçbir adım atmayan hükümetin insafına bırakması beklenemezdi" denilen açıklamada,  PKK lideri Abdullah Öcalan'ın “Hiçbir adım karşılıklı kararlaşmadan, hiçbir paket tartışılıp karşılıklı mutabık kalınmadan çözüm için yapılmış olmaz” sözü hatırlatılarak, hükümetin “Ben bildiğimi okurum” tutumunu sürdürdüğü söylendi.

"PAKET HAYAL KIRIKLIĞI YARATTI"

Açıklanan paketin başta Kürtler olmak üzere demokrasi güçlerinde hayal kırıklığı yarattığı belirtilerek, "Hayal kırıklığı yaratması da kaçınılmazdı. Çünkü yöntemi, yapılışı demokratik olmayan paketin içeriğinin de demokratik olması mümkün değildir. İçeriğinin Kürtlerin ve demokrasi güçlerinin taleplerini karşılamadığı açıktır. Öyle ki Akil İnsanların hazırladığı raporlar dahi ciddiye alınmamıştır. Paketin de bu sürecin gereği olarak Kürt sorununu çözmesi yönünde önemli açılımları kapsaması gerekirdi. Ama paket çözüm amacıyla değil de, oyalama için hazırlandığı için sadece Kürtlerde değil, demokratikleşme yönünde beklentisi olan tüm kesimlerde de hayal kırıklığı yaratmıştır," denildi.

'MÜZAKERE VE ÇÖZÜM İKİ TARAFLI GERÇEKLEŞİR"

"Abdullah Öcalan'ın, PKK’nin, KCK’nin ve BDP’nin Kürtleri büyük oranda temsil ettiğinin inkar edilemez bir gerçek" olduğunun söylendiği açıklamada, sürecin iki taraflı başladığı hatırlatılarak, "Dünyada bu tür sorunlarda iki taraflı olmayan bir süreç görülmemiştir. Müzakere ve çözüm her zaman iki taraf arasında gerçekleşmiştir." denildi. Ancak "AKP'nin bu görüşmeleri oyalama ve zaman kazanarak Kürt Özgürlük Hareketi’ni tasfiye etme enstrümanı ve aracı olarak değerlendirmekte" olduğu söylenerek, "Hükümet yetkililerinin zaman zaman bu görüşmeleri kullanılan bir enstrüman olarak değerlendirdikleri bilinmektedir," diye belirtildi.

"ROJAVA'DAJKİ TUTUMA BAKARAK HÜKÜMETİN POLİTİKASINI ANLAMAK MÜMKÜN"

Türkiye'nin Rojava'ya yaklaşımıyla Türkiye'deki Kürtlere yaklaşımına dikkati çeken KCK açıklamasında, "Türkiye’nin Kuzey’deki (Türkiye) sürece yaklaşımıyla Rojava’daki tutumu aynı zihniyetin farklı biçimdeki dışavurumlarıdır. Türkiye’nin Rojava’daki tutumuna bakarak Kuzey’deki tutumunu, Kuzey’deki tutumuna bakarak Rojava’daki tutumunu anlamak mümkündür. Bu açıdan biri yanlışken diğeri doğru olamaz. Kuzey Kürdistan’daki sürece neden doğru yaklaşılmadığını Rojava’daki tutuma bakarak anlamak mümkündür. Çünkü Türkiye’nin Rojava’ya yaklaşımı esas olarak Suriye politikası üzerinden değil, Kürtlerin Rojava’da hak kazanmasının Kuzey Kürdistan’daki Kürt politikasını doğrudan etkileyeceği kaygısıyla şekillenmektedir," denildi.

ÜÇ TEMEL TALEP

"Kürt sorununun içerik olarak çözülmesinin temel koşulları vardır. Bu temel talepler karşılanmadan ayrıntıda konuşulan ve yapılanlar hiçbir anlam ifade etmez. Bu temel talepler, parametreler ve koşullar bellidir. Bunlar birbirinden koparılmayacak biçimde bir bütünü ifade ederler," denilen açıklamada 'temel talepler' ise şöyle sıralandı:

"Birincisi: Kürtlerin varlığının, kimliğinin, Kürt kültürünün anayasal ve yasal güvenceye alınması, Kürt kimliğiyle düşünce ve örgütlenme özgürlüğünün tanınması.

İkincisi: Kürtlerin bir toplum olarak kabul edilmesinin gereği özyönetiminin, yani demokratik özerkliğinin kabulü.

Üçüncüsü: Kültürel soykırımla yok edilmek istenen bir halk olmasından dolayı her düzeyde anadilde eğitiminin kabul edilmesidir.

Bunlar Kürt halkının vazgeçilmez talebidir. Bu üç temel talep karşılanmadan inkar ve asimilasyonun bittiğinden ve kültürel soykırımdan vazgeçildiğinden söz edilemez. Olsa olsa inkar, asimilasyon ve kültürel soykırımın yeni koşullarda sürdürülmesinden söz edilebilir."

"ÇATIŞMASIZLIĞIN NASIL SÜRECEĞİ AKP’NİN TUTUMUNA BAĞLI"

"Bu yönlü çözümü Hareketimiz Türk devletiyle müzakere temelinde pratikleştirmeyi bugün de tercih etmektedir" diye belirtilen deklarasyonda,  çatışmasızlık ortamının nasıl sürüp sürmeyeceği ise şöyle ifade edildi: "Hareket olarak hangi yol ve yöntemi tercih edeceğimiz AKP hükümeti ve Türk devletinin önümüzdeki günlerdeki tutumuna bağlı olacaktır."

Açıklamada son olarak Kürt halkına ve demokrasi güçlerine şu çağrı yapıldı:

"Kürt sorununun çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesi tüm Ortadoğu’yu ve dünyayı da doğrudan etkileyecek karaktere sahiptir. Bu nedenle ilerici demokratik insanlığı ve sorumlu uluslararası güçleri de Kürt sorununun çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesi konusunda Kürt halkı ve demokrasi güçlerinin yanında yer almaya çağırıyoruz." (ANF'den kısaltılmıştır)