Çoğunluğu çocuk 34 kişinin savaş uçaklarıyla katledildiği Roboski'de askerlerce peş peşe katırların taranarak katledilmesine şiddet karşıtlarından ve hayvan hakları savunucularından tepki geldi. Şiddetsizlik Eğitim ve Araştırma Merkezi Başkanı Hilal Demir, katırların öldürülmesinin politik gerekçelerinin olduğunu belirterek, katliamların durdurulmasını talep etti. Hayvan Hakları İzleme Komitesi üyesi Burak Özgüner de, "Bir canımız var onu da devlet ve TSK'ye vermeyeceğiz" diyerek, vicdani ret çağrısında bulundu.

Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı Roboki köyünde, savaş uçakları tarafından 28 Aralık 2011 tarihinde yapılan bombardımanda çoğu çocuk 34 kişi katledildi. Katliamın failleri hâlâ yargılanmazken, katliamın talimatlarını verenler AKP hükümeti tarafından ödüllendirildi.

4 yıldır failleri bulunmasını talep eden Roboskili aileler üzerindeki baskılar da bitmek bilmiyor. Roboskililerin evlerini 30 Haziran sabahı uzun namlulu silahlarla tarayan askerler, köylülerin katırlarını katletti. Şiddetsizlik Eğitim ve Araştırma Merkezi ile Hayvan Hakları İzleme Komitesi temsilcileri, Roboski halkına yönelik artan saldırıları ve askerlerin her saldırıda katırları hedef alarak katletmesini DİHA'ya değerlendirdi.

'KATIRLARIN ÖLDÜRÜLMESİNİN POLİTİK GEREKÇELERİ VAR’   

Şiddetsizlik Eğitim ve Araştırma Merkezi Başkanı Hilal Demir, bölge halkının barışta ısrar etmesine rağmen devletin yapıcı adımlar atmadığını ifade ederek, katırların öldürülmesinin politik gerekçeleri olduğunu vurguladı.



Demir, devletin tüm hayvan katliamlarını durdurması gerektiğini belirterek, "Devletin uyguladığı katliamların arka planında bölge halkına provokasyon, psikolojik yaralama, güç gösterme mesajı var. Devlet 'İstediğimi yaparım, malını öldürür, gerekçesinin bulurum' diyor" dedi.

CEZASIZLIK GELENEĞİ HAKİM 

Şiddetsizlik Eğitim ve Araştırma Merkezi kurucularından Hülya Üçpınar, devletin bir şiddet aygıtı olduğunu kaydederek, yaşanan katliamlarda temel problemin devletin faillere dönük herhangi bir hukuksal işlem yürütmemesi olduğunu vurguladı. Bu tür durumlarda cezasızlık geleneğinin hâkim olduğunu belirten Üçpınar, gerçekleştirilen katliamlarda devletin suçunu artık inkâr etmediğini ifade etti.

Üçpınar, şöyle konuştu: "Devlet barış sürecini patlatan biz olmayalım bölge halkı olsun istiyor. Provokasyon yapmaya çalışıyorlar. İnsanları öldürüyorlar tepki gelmiyor, hayvanları öldürüyorlar yine bir tepki gelmiyor. Bir yandan da hayvanların otlatılacağı meralar kapatıldı. Sınırın yolları değiştiriliyor. İnsanların oralara gitmesine izin vermiyorlar. İnsanlar üzerinde yaşanan savaş, ne yazık ki hayvanlar üzerinden yaşanmaya devam ediyor."

'ROBOSKİLİ AİLELER GİBİ VİCDANİ REDDİMİZİ VERDİK’    

Hayvan Hakları İzleme Komitesi üyesi Burak Özgüner ise, canlıya karşı yapılan katliamların hiçbir renginin olmadığını söyledi. Özgüner, dur durak bilmeyen bir katır katliamı olduğuna dikkat çekerek, "Biz bütün yasal başvurularda bulunduk, resmi görüşmeler de bulunduk ancak hiçbir sonuç alamadık" dedi. En son 30 Haziran'da askerlerin güle oynaya ve rastgele katırlara ateş açtığını hatırlatan Özgüner, insanların ve canlıların hiçbir gerekçe gösterilmeden katledildiğini belirtti.

İnsan ve hayvan katliamlarının önüne geçilemediğini ve devletin istediği gibi katliamları sürdürdüğünü ifade eden Özgüner, "Tıpkı Roboskili ailelerin yaptığı gibi, biz de oradaki insanlarla, hayvanlarla dayanışmak adına vicdani reddimizi verdik" diye konuştu.

'BİR CANIMIZ VAR, ONU DEVLET VE TSK’YE VERMEYECEĞİZ’  

"Devlete söyleyecek hiçbir sözümüz kalmadı" diyen Özgüner, herkese "vicdani reddini açıklaması" çağrısında bulundu. Katledilen insanlar ve canlılar için verdikleri mücadelede lakayt bir tutumla karşı karşıya kaldıklarını ifade eden Özgüner, "Göstermelik önlemlerle ve yapılan başvuruları mesnetsiz cevaplarla geçiştirmelerini istemiyoruz. Ortada soykırım boyutlarına varan çok ciddi bir acı var. Bir canımız var ve biz bu canımızı devlete ya da TSK'ye vermeyeceğiz" diye konuştu. (DİHA)