Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, haftalık basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

AKP’nin seçime hazır olmadığını savunan Karamollaoğlu, “MHP ile yapılan ittifak da bu arkadaşları kurtarmıyor. O yüzden yeni arayışlar içine girecekler, buna seçimi ertelemek için olağanüstü hal bile oluşturmak dahil” dedi.

Seçimlerde AKP-MHP ittifakının iktidar için yeterli olamayacağını ifade eden Karamollaoğlu,  “Seçime daha zaman var herkes kendi açısından bakarak bir şeyler söylüyor ama bir gerçek var ki artık Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bile popülaritesi yüzde 40’ın altına indi, AKP daha da aşağılara düştü. Şu andaki kanaat, yarın ne olur bilemeyiz, MHP ile yapılan ittifak da bu arkadaşları kurtarmıyor. O yüzden yeni arayışlar içine girecekler, seçimi ertelemek için olağanüstü hal bile oluşturmak dahil” şeklinde konuştu.

Karamollaoğlu’nun açıklamasından başlıklar şöyle:

SAĞLIK BAKANINA ÇAĞRI

Bugünkü basın toplantımıza başlarken, dün rahmeti rahmana kavuşan çok sevdiğim kıymetli arkadaşım Prof. Dr. Arif Ersoy Bey’i kaybettik. Uzun bir zamandır tedavi görüyordu hastanede takdiri ilahi son nefesini verdi kendisine. Allah rahmet etsin, makamı cennet olsun, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Biz belediye başkanlığı zamanında da beraber çalıştık, vefatı bizleri derinden üzdü. Sayın Ali Babacan’a da geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Gündemimiz ülkemizde ve dünyada etkisini hâlâ sürdüren korona virüsü salgını. Lakin son günlerde çelişkili yaklaşımlara şahit oluyoruz. Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı rakamları millette güveni iyice sarstı. Türk Tabipler Birliği’ni ziyarete gittik orada edindiğim intiba bizi endişeye sevk ediyor. Eğer ekonomik kaygılarla bu milletten gerçekler gizleniyorsa bunun ne kendilerine ne ülkeye hiçbir faydası olmaz. Biz buradan Sağlık Bakanı’na bir çağrıda bulunmak istiyoruz. Sizin gayretiniz ve samimiyetinize sürecin başından beri inandık, salgın konusunda attığınız her adımda yanınızda olduk. Olmaya da devam edeceğiz… Ama siz sürece dair güveni zedelerseniz bu millete de kendinize de çok büyük zarar verirsiniz.

SAĞLIK ÇALIŞANINA HAKARET

Tedbirlere riayetin en üst düzeyde olması gereken bugünlerde ne yapılıyor? Sayın Erdoğan Giresun’da milleti meydanlara toplayarak miting yapıyor. Neymiş, efendim Giresun’da böyle bir miting tertip edilmedi diyorlar bir miting yapılacakmış gibi hazırlıklı olarak gelip millete çay dağıtıyorsunuz sonra da diyorsunuz ki bu kendiliğinden oldu. Siz bunu bir miting meydanında yaparsanız millet gelir, vebalde sizim omuzlarınıza yüklenir. Bu bir şeyi gösteriyor millet nezdinde; 1- Rakamlar gizlendiği için. 2- Cumhurbaşkanı ve devlet yetkilileri bu meselelerde umursamaz olduğu için. Millette maske taksan ne olacak takmasan ne olacak havası millete aşılanıyor. Bu bir sorumsuzluktur muhterem arkadaşlar. Bu miting ilk başta, aylardan beri gecesini gündüzüne katan, hayatını kaybeden, hastalanan sağlık çalışanlarımıza bir hakarettir.

‘KARŞILIKSIZ KALMAZ’

Daha bu hafta sonu Saadet Partimizin Ankara İl Gençlik Kolları mensubu bir grup genç havuz medyasına bağlı gazetelerden birisinin önünde iftirayı, yalanı, yanlışı protesto etmek için önceden haber vererek, basın açıklaması yaparken gözaltına alınmış, 4 saat gözaltında tutulmuşlar. Aralarında sosyal mesafeye dikkat ettikleri halde sosyal mesafeden ceza kesilmiştir. Allah’tan korkun bunun cezasını Cenab-ı Hak size verir. Hiçbir şey karşılıksız kalmaz. Türkiye bir hukuk devletidir, Türkiye zorbalıkla yönetilen bir ülke vasfından bir an önce kurtarılmalıdır. Siz adaleti çiğnerken adaleti üstün tutacağınızı iddia edemezsiniz. Siz baskıdan zulümden bahsederken zulüm işlerseniz bu sözünüze itibar olmaz. Siz ekonomideki adaletsizlikten bahsederken insanlar açlık çekiyorsa kimseyi inandıramazsınız. Yapmayın, etmeyin… Bu devlet, bu ülke hepimizin iktidarda kalma hırsı ile millete yaptığınız ezanın karşılığını muhakkak görürsünüz. Şimdi bir şey icat ettiler; neymiş muhalefetin derdi Erdoğan gitsin de ne olursa olsunmuş. Buna öteki taraftan bakın Bugün Erdoğan iktidarda kalmak için her yola başvurmayı, her kuralı çiğnemeyi meşru görüyor kendisi için.

‘TÜRKİYE KÜÇÜLÜYOR’

Türkiye Ekonomi ikinci çeyrekte yüzde 9,9 daraldı. 2013’de 12 bin 400 dolar olan kişi başına düşen milli gelir 8 bin 900 dolara geriledi. Türkiye küçülüyor, ekonomi daralıyor, problemler artıyor… İstediğiniz kadar ithamda bulunun lafla peynir gemisini yürütemezsiniz. “Bir yalanı ne kadar çok söylerseniz o yalana o kadar çok inanan çıkar” propaganda tekniğini kullanabilirsiniz ama milletin cebinde para olmadıkça lafla kimsenin karnını doyuramazsınız. Dış ticaret açığı Ağustos’ta 6.3 milyar doları buldu… Dış ticaret açığı, hep artış eyleminde, İhracat, 1 yılda 5,74 azaldı; ithalat, aynı dönemde yüzde 24,6 arttı. Açık büyüyor; kapatılamıyor! Bugün gelinen noktada sadece AK Parti’de değil Sayın Erdoğan’ın kendisinde de metal yorgunluğu var. Yanlışları tespit edemiyor, 18 yılda siz de yoruldunuz bu millet de yoruldu. Tabi şimdi bunlar olunca bütçe açığı üstü örtülemez hale geldi. Önce millete kredi dağıttılar araba ve inşaat sektörü canlansın dendi ve piyasa canlandı. Şimdi para lazım arabalara döndüler 1 iken 3 aldılar. Bu başarıyı dünyada başka bir iktidar gerçekleştiremezdi, bu arkadaşlara nasip oldu.

‘O GAZLA EKONOMİYİ DÜZELTEMEZSİNİZ’

Bulunan gazı kimse küçümsemiyor, inşallah bu bulunan miktar daha da yükselir. Ama Türkiye ekonomisini bir gazın omuzlarına yüklemeye kalkarsanız bu olmaz. O gazla ekonomiyi düzeltemez, işsizliği önleyemezsiniz. O gaz ekonomiye bir katkı sağlar elbette ama siz bunu nasıl değerlendireceksiniz. Bugünkü yatırım politikaları ile bu gaz işletilirse israfa gider. Bakın her şeyi ithal eder hale geldik, kâğıdımızı bile bugün Türkiye’de kâğıt ithal ediliyor çünkü kâğıt fabrikaları yok edildi. Bu arkadaşların ekonomi anlayışları tamamen ranta dayalı o yüzden de Kanal İstanbul’dan bir türlü vazgeçmek istemiyorlar.

Çünkü arsa rantı var orada, başka rantlar var… Milli Eğitim Bakanı da diyor ki; “Eğitimde asıl yük öğretmenin maaşıyla ilgilidir.” Demek ki öğretmen maaşları olmasa eğitim çok güzel idare edilecek. Herkes biliyor ki öğretmenler yeteri kadar ücret almıyorlar. Biz özel eğitim kurumlarının karşısında değiliz ama esas olarak eğitim parasız olmalıdır. MEB Bütçesi 2020 yılı için 125 milyar 397 milyon TL olarak belirlendi. MEB bütçesinin merkezi yönetim bütçesine oranı 2019 yılında yüzde 11.84 iken, 2020’de bu oran yüzde 11.45’e geriledi. Tabi MEB gibi kurumlar yatırım kurumları değil burada esas olarak bütçenin öğretmenlere ayrılması tabiidir.

MEB diyor ki velilerden hiçbir şey almayın ama ben sana temizlikçi kadrosu veremem, temizlik malzemesi veremem. Ne yapıyor okul idaresi velilerden katkı payı istemek zorunda kalıyor. Bunu yapamayan okullarda temizlik yok zaten, öğrencilerimiz böyle bırakılabilir mi ya. Siz bir okulun bütün ihtiyacını devlet olarak karşılamak zorundasınız ama karşılayamıyorsunuz neden çünkü sizin ekonomideki batak politikalarınız yüzünden.

Bu arkadaşların eğitimle alakalı kafasında iki şey vardı. Bina yapacağız ve akıllı tahta yapacağız bunlar yapıldı ama ilerleme sağlanmadı neden? Bunlar araç gereç eğitim felsefesi müfredat öğretmen kadrosu kadronun niteliği vasfı esas olan bunlar siz bunlar öne vermediniz. Sadece İHL’leri arttırarak manevi eğitime de önem verdik algısı oluşturamazsınız.