Kadın Adayları Destekleme Derneği'nin (KA.DER) 7 Haziran'daki genel seçimlerde 97 kadın milletvekilinin Meclis'e girmesi için "Başarılı olarak tanımlamak mümkün değil" dedi.

BBC Türkçe’den Rengin Arslan’ın haberine göre, Türkiye AKP’nin 13 yıllık iktidarının ardından ilk kez birden fazla seçeneğin önünde olduğu bir meclis dağılımı ile karşı karşıya. Ancak bu seçim sonuçlarına rakamlar düzeyinde bakıldığında görülen bir sayı daha var: 97. Bu, 7 Haziran seçimlerinde meclise giderek yeni yasama döneminde çalışacak kadın milletvekillerinin sayısı ve aynı zamanda Türkiye tarihinde bir rekor. Peki yeterli mi? Bu rakam Meclis’te kadınların eşit olarak temsil edilmesi anlamına geliyor mu?

Yaklaşık 20 yıldır faaliyet gösteren Kadın Adayları Destekleme Derneği’nin (KA.DER) Ankara Şube Başkanı Hatice Kapusuz ise bu rekor düzeydeki temsili “başarılı olarak tanımlamak mümkün değil” diyor.

Bunun nedenini ise şöyle açıklıyor:


“Bir grubun bir ortamda temsil edilmesi için yüzde 33 kritik eşiğinin aşılması lazım. O ortamı dönüştürmesi için en az üçte bir oranında temsil edilmesi gerekiyor.”

HDP’nin eş başkanlık sistemi ve milletvekili adaylık sürecinde yüzde 50 kadın ilkesinin iyi bir örnek olduğunu belirten Kapusuz, “Bunlar iyi adımlar olmakla birlikte dönüştürücü bir etki için hala gitmemiz gereken yol var” diyor.

Geçmişe baktığımızda kadınların yerel yönetimlerde seçilme hakkı 1930’da, milletvekili seçilme hakkı 1934’te teslim edildi. Ancak Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, TBMM’de kadın milletvekili oranı 2007 yılına kadar yüzde 5’in üzerine bile çıkamadı.

Bundan sonra yapılan 2011 seçimlerindeki oran ise 79 kadın milletvekili ile yüzde 14 oldu.

2015’te ise meclise 97 kadın milletvekili gidiyor. Bu vekillerin üçte biri, HDP’den. Parti eş başkanlık ve kadınların eşit olarak, seçilebilir yerlerden aday gösterilmesi politikaları sayesinde meclise 32 kadın milletvekili gönderiyor.

HDP milletvekillerinin yaklaşık yüzde 40’ı, AKP vekillerinin yüzde 16’sı, CHP vekillerinin yüzde 14’ü kadınlardan oluşuyor.

Kadın milletvekilleri açısından bu seçimde karnesi en kötü parti, dört kadın milletvekili ile MHP oldu.

Peki kadın milletvekillerinin olması, siyasete kadın bilinciyle katılmaları anlamına mı geliyor?

KA.DER’den Kapusuz, “Hepimiz belli normlar içinde büyüyoruz. Kadınların da erkek egemen sistemin değerlerini benimsedikleri durumda, niceliksel artış Meclis’e bir kadın perspektifinin yansıması anlamına gelmiyor” diyor. Ancak, bundan önceki dönemde mecliste olan kadınlar arasında, özellikle kadın hareketiyle ilişkisi olan milletvekillerinin verdikleri soru önergelerinin ve kanun tekliflerinin önemli olduğunu belirtiyor.

Kapusuz ayrıca “Nicel artışlar diğer partilerin davranışlarını da dönüştürüyor. Normu eşitlik üzerinden kurduğunuzda diğer muhataplarınız da davranışlarını değiştiriyor” yorumunda bulunuyor.

Birleşmiş Milletler ile paralel olarak çalışan ve 1889 yılında kurulan Parlamentolar Arası Birlik’e göre Türkiye kadının parlamentoda temsiliyeti sıralamasında Mayıs itibarıyla 90. sırada yer alıyor.

Birlik’te bulunan 140 ülkenin ilk üçünde ise Ruanda, Bolivya ve Küba bulunuyor. Bu ülkelerde kadının parlamentoda temsiliyeti yüzde 50 veya daha fazla.

Türkiye bu dönem meclise giden 97 milletvekili ile daha üst sıralara tırmanabilir ancak nüfusun yüzde 50’sini oluşturan kadınların, aynı oranda temsil edilmesi için henüz gideceği uzun bir yol var. (BBC Türkçe)