İyi Parti Medya ve Propagandadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Afrin operasyonuna ilişkin açıklamalarda bulundu.

YPG’nin çatışmadan Afrin’den çekildiğini anımsatan Özdağ, bu durumun soru işaretleri yarattığını söyledi.

Özdağ, “PKK’nın hiçbir zaman böyle hazırlık yaptığı bir bölgeden veya şehirden çekildiğini görmedim. Afrin’e girilmeden önce Halk TV’de yapmış olduğum yayınlarda bir anlaşma durumunda çatışmasız da Afrin’e girilebileceğini, bu durumda ‘Afrin’i almak için ne verdiniz?’ sorusunun sorulması gerektiğini ifade etmiştim. Afrin’de hiçbir çatışma olmadı. Terör örgütü bir kurşun dahi sıkmadan cephanelerini de bırakıp geri çekildiyse burada görülenin ötesinde bir şey vardır. Bu kısa zamanda ortaya çıkacaktır” dedi.

Yurt Gazetesi Ankara Temsilcisi Mehmet Yurtseven’e konuşan Özdağ’ın açıklamalarından satır başları:

Kişi hak ve özgürlükleri konusunda ülkemizin bulunduğu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bir ülkede kişi hak ve özgürlüklerinin güvende ve güvence altında olabilmesi için o ülkede Anayasa’nın ve bağımsız bir Anayasa Mahkemesinin olması gerekiyor. Oysa şuan da Türkiye’de Anayasa ve Anayasa Mahkemesi yok. Bu da Türkiye’de kişi hak ve özgürlüklerinin olmadığı anlamına geliyor. Anayasa Türkiye’de 17-25 Aralık sürecinde askıya alındı. Daha sonra 15 Temmuz FETÖ’cü darbe sürecinde de tamamen tasfiye edilerek OHAL rejimine geçildi. Bu OHAL rejimi devletin bütün yetkilerini otoritesini bir kişiye teslim etti. Şimdi de Anayasasız bir ülkede Anayasa Mahkemesi’nin olmadığı bir ortamda bir kişinin düşüncelerinin emir kabul edilerek yasalaştırıldığı bir “siyasal sistem” mevcut.

2019 seçimleri öncesi AKP ve MHP ittifak kurdu. İttifaklarını yerli ve mili olarak tanımlayarak, ‘Cumhur ittifakı’ adında birleştiler. Diğer siyasi Partileri ise yerli ve milli olmamakla suçladılar. Sizin bu konuda değerlendirmeniz nasıl olur?

Saray ittifakının amacı Erdoğan’ın %51’e ulaşması, MHP’nin de ittifak sayesinde %10 barajına takılmadan parlamentoya girmedir. Mesele devletin bekası sorunu değil, her iki siyasi liderin de siyasi varlıklarını ayakta tutma hedefidir. Bahçeli Saray ittifakıyla bu sorunu çözmüş gözüküyor ama Erdoğan aynı sorunu ittifak ile çözemiyor. Çünkü saray ittifakı Erdoğan’a istediği %50+1’i vermiyor.

‘ERDOĞAN TÜRK ASKERİNİN KANI ÜZERİNDEN SİYASET YAPIYOR’

Bu Erdoğan’ın ayrıştırma politikalarının bir sonucudur. Bu politika anlayışında şimdi yeni bir aşamaya gelindi. Çok kısa bir süre önce referandumda parlamenter demokrasiyi destekledikleri için insanlara terörist dendi. Demokrasiyi ve mevcut Anayasa’yı savunmak bile Erdoğan tarafından rahatça terörist ve darbeci olarak nitelendirilebildi. Şimdi Afrin’e baktığımızda Erdoğan ne yazık ki Türk askerinin kanı üzerinden siyaset yapıyor. Oysa Türk ordusu milli güvenliğimiz için siyaset dışında tutulmalı, parti kongrelerinin parçası yapılmamalıdır. Erdoğan için millet sadece kendisine oy verenlerden ibaret. Diğerleri ise düşmanlaştırılabilecek konumdalar. Aslında Erdoğan kendisinin meşruluk zemininin ne kadar zayıflattığının farkında değil. Farkında olsa dehşete düşer. Erdoğan’ın aşağıladığı kitleler 15 Temmuz’da hükümetin arkasında durmasaydı Tayyip Erdoğan bugün sarayda oturuyor olamazdı.

İyi Parti Kürt kökenli bir Cumhurbaşkanı Yardımcısı atar mı? Parti yapısı buna müsait mi?

Biz insanları etnik kökenlerine göre ayırmıyoruz. Bizim siyaseten temel ilkemiz Cumhuriyetin kuruluş felsefesidir.’Ne mutlu Türküm diyene’ ilkesidir. Bir insan herhangi bir etnik gruba sahip olabilir. Bizim siyasi partimizde de var. Fakat biz bunu siyasi bir araç olarak görmeyiz. Kullanmayız.

Yeniden MHP Genel Başkanlığı’na aday olmayı düşünür müsünüz? Yoksa o defter artık sizin için kapandı mı?

Hayır, ben artık İyi Partiliyim, ama ben Türk milliyetçisiyim. Zaten bu Partiye hiç kimse gömleğini çıkartıp gelmedi. Herkes kendi gömleği ile geldi. Sosyalistler, liberaller, muhafazakârlar kendi gömlekleriyle geldiler. Dedik ki burada 1. Meclisteki ruhu canlandırmalıyız. ‘Hepimiz üzerimize vatanseverlik ceketini giymeliyiz’ dedik. Ülkemizin içerisinde bulunduğu ağır şartları ancak bu ruh ile aşabiliriz.

‘DOĞAN MEDYA’NIN SATILACAĞINI BİLİYORDUK’

Doğan Medyanın satılması hakkında ne düşünüyorsunuz?

Olacağını biliyorduk. Nasıl ağır bir baskı altında olduğunu biliyorduk. Bu satışla birlikte artık Erdoğan’ın merkez medya diye nitelendirilen medyaya dahi tahammül edemediği bir kez daha ortaya çıkmış oldu. Doğan medyanın iktidarı rahatsız eden bir yayını var mıydı? Mesela bizimle ilgili hiçbir yayını yoktu. Biz hiçbir şekilde davet edilmiyorduk. Sanki bizim başka bir ülkede siyaset yaptığımız doğan medya tarafından var sayılıyordu. Fakat buna bile tahammül edemediler. Emir komuta zincirleri içerisine tam olarak almak istediler. Şimdi RTÜK’ün internet denetimi de devreye sokuldu. Anayasası olmayan, hukuk devletinin olmadığı bir ülkede bunların olması doğal. Biz bunlarla mücadele edeceğiz.

‘AFRİN’İ ALMAK İÇİN NE VERDİNİZ?’

Gelelim Afrin operasyonuna… İyi Parti olarak bu operasyonu nasıl yorumluyorsunuz?

PKK’nın hiçbir zaman böyle hazırlık yaptığı bir bölgeden veya şehirden çekildiğini görmedim. Afrin’e girilmeden önce Halk TV’de yapmış olduğum yayınlarda bir anlaşma durumunda çatışmasız da Afrin’e girilebileceğini, bu durumda ‘Afrin’i almak için ne verdiniz?’ sorusunun sorulması gerektiğini ifade etmiştim. Afrin’de hiçbir çatışma olmadı. Terör örgütü yıllardır Afrin’de bu kadar kapsamlı çalışma yapmışken bütün istihbarat teşkilatları kentte çok şiddetli çatışmalar beklerken, eğer terör örgütü bir kurşun dahi sıkmadan cephanelerini de bırakıp geri çekildiyse burada görülenin ötesinde bir şey vardır. Bu kısa zamanda ortaya çıkacaktır. Dün yabancı bir gazetede çıkan bir haber ilk ipuçlarını veriyor çekilme ile ilgili. Menbiç’te Amerikalı asker ile PKK’lılar arasında yapılan bir toplantı da alınan kararlardan bahsediyor. Bu önümüzde ki günlerde daha da netleşecektir. Ama bizim açımızdan önemli olan şu Türk askerinin kanı dökülmeden Afrin’in ele geçirilmesi önemli bir şeydir.

Ancak eğer bunun karşılığında, ‘Fırat’ın doğusundaki PKK varlığına dokunulmayacağı ve bunun meşruluğunun kabul edileceği’ şeklinde bir taviz verilmişse bu kabul edilebilir bir şey değildir. Biz İyi Parti olarak ilk günden itibaren oradaki rejimle anlaşılması gerektiğini ve harekatın Menbiç ve Fırat’ın doğusuna doğru ilerlemesi gerektiğini savunuyoruz.

Fırat’ın doğusunda ki harekatın da daha çok Suriye’deki Rejimle yapılması için politik şartların oluştuğu bir zeminde gerçekleşmesini savunuyoruz. Kuzey Irak’a gelince, Sincar’a yönelik bir operasyondan bahsediliyor. Sincar’a yönelik operasyon daha önce yapılmalıydı. Bugüne kadar beklenmesi hatadır. Operasyonun Irak Merkezi Hükümeti ile birlikte yapılması için Türkiye azami güç sarf etmelidir. Irak Merkezi Yönetimini ortak bir operasyona ikna etmelidir.

Söyleşinin tamamı burada.