Başbakan Erdoğan’ın İsveç ziyareti dolayısıyla Erdoğan ve AKP İktidarının anti-demokratik uygulamalarına İsveç medyasında tepki yağıyor. İsveç’in en büyük gazete ve sitelerinde Erdoğan ve AKP Hükümetinin insan haklarını, basın ve ifade özgürlüğü ihlallerini eleştiren makaleler yer alıyor.

800 bini aşkın baskı yapan İsveç’in en yüksek tirajlı gazetesi Aftonbladet’in siyasi yorumcusu Wolfgang Hansson, köşesinde “Erdoğan-İki yüzlü bir adam” başlıklı yazısında Türkiye Başbakanının politikanın Dr Jekyll ve Mr Hyde’si olduğunu söylüyor ve Stockholm’de banlardan hangisi olacağı sorusunu soruyor.

“Türkiye’yi modernleştirmek isteyen bir demokrat. Muhaliflarini bastıran ve gazetecileri hapsetmekte terreddüt etmeyen bir despot. Stockholm’de bugün bu iki yüzünden hangisini gösterecek?” diyen Hansson, İsveç Kralı ve Başbakanı ile görüşmeler yapacak Erdoğan’ı protesto etmek için gösteriler planlandığını söylüyor.

2002 yılında yapılan seçimlerde AKP’nin büyük bir zafer kazanarak iktidara geldiğini hatırlatan Hansson, Erdoğan’ın cunta döneminin artıklarıyla hesaplaştığını, ölüm cezası ve Devlet Güvenlik Mahkemelerini kaldırdığı ve özenle demokratikleşeme sürecini başlattığını belirtiyor.

Avrupa’nın başkentlerinde Türkiye’nin güçlü adamı hakkında takdir ve hayranlık sözleri duyulduğunu ancak son dönemde Erdoğan’ın bir kişilik dönüşümü geçirdiğini söylüyor.

Yaz aylarında Gezi Parkında başlayan gösterilere karşı tahamülsüzce saldırdığını, gösterilerin tamamıyla bastırılması için polise talimat verdiğini belirten Hansson “Kürtler, muhalifler ve medyayı baskı altına almak için mahkemeleri kullanıyor. Türkiye cezaevlerinde işkence olduğuna dair raporlar geliyor. Türkiye dünyada en fazla gazetecinin cezaevlerinde bulunduğu ülkedir. Basın özgürlüğü sıralamasında Rusya’dan daha kötü bir durumda” diyor.

'NEDEN UTANÇ DUVARLARI ÖRÜYORSUN ERDOĞAN?'

Aynı gazetede yayımlanan bir başka makalede de Erdoğan ve AKP iktidarının Kürt sorunu, basın ve ifade özgürlüğüne karşı olumsuz yaklaşımı ele alınarak eleştiriliyor.

Erdoğan’ın 30 Eylül günü açıkladığı “Demokrasi Paketi’nin adı demokrasi olmasına rağmen pakette demokrasi olmadığı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasının üzerinden 90 yıl geçmesine rağmen Kürtlere hala ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapıldığı, kimlik, kültür ve ana dilde eğitim haklarının garanti altına alınmadığı belirtiliyor.

Eleştirel seslerin terörle mücadele yasası kullanılarak boğulmaya çalışıldığı, sadece son üç yıl içinde 10 bini aşkın Kürdün tutuklandığı belirtilen makalede, Erdoğan ve AKP İktidarının Suriye konusunda insanlık dışı bir politika uygulandığına da dikkat çekiliyor.

Ekim ayında AKP iktidarının 900 kilometrekarelik Türkiye-Suriye sınırına duvar örmeğe başladığı belirten makalede “Duvar Nusaybin’de örülmeye başlanmasına rağmen Belediye Başkanı Ayşe Gökkan’a bilgi verilmedi. Gökhan duvarı protesto etmek için günlerdir ölüm orucunda. 2 metre yüksekliğinde, üzerinde tel örgüler bulunan apartheid duvarı halkın yoğun tepkisini çekiyor. Suriye ve Türkiye’de yaşayan Kürtler arasındaki ilişkileri ortadan kaldırmak amacıyla duvar inşa edilmesini protesto etmek amacıyla protesto gösterileri yapılıyor. 20 milyon Kürdün en temel haklarını inkar eden Türkiye, Suriye’de Kürtlerin elde edecekleri demokratik özerkliğin Türkiye’de yaşayan Kürtlere ilham vermesinden korkuyor” ifadelerine yer veriliyor.

Makalede imzası bulunan Gazeteci-Yazar Kurdo Baksi, Sol Parti Milletvekili Amineh Kakabaveh ve Murat Kuseyri, İsveç Başbakanı Fredrik Reinfeldt’e Erdoğan’la yapacağı görüşmede aydınlar, muhalif politikacılar ve azınlık haklarının temsilcilere yapılan baskıların son bulması, cezaevinde tutulan 10 bin politik tutsağın serbest bırakılması ve utanç duvarı inşasının durdurulmasını taleplerini gündeme getirmesini istiyorlar.

YIPRANMIŞ ERDOĞAN CUMHURBAŞKANLIĞI TAHTINA DOĞRU İPTE YÜRÜYOR

İsveç’in büyük gazeteleri arasında yer alan Dagens Nyheter Gazetesinin Dış Politika Yorumcusu Michael Winiarski “Yıpranmış Erdoğan Cumhurbaşkanlığı tahtına doğru ipte yürüyor” başlıklı makalesinde, 12 yılı aşkın süredir Türkiye’yi yöneten Erdoğan’ın bugün yıpranmış bir bir lider olduğunu, Türkiye’nin AB üyeliğine en olumlu yaklaşan İsveç’i ziyaret etmesinin rastlantı olmadığını belirtiyor.

Uzun yıllar boyunca Erdoğan’ın yönetim tarzının çok başarılı, partisi AKP’nin de İslam dünyasında modernleşmenin motor gücü olarak görüldüğünü, Türkiye’nin özellikle ekonomik büyüme söz konusu olduğunda ileriye yönelik adımlar attığını belirten Winiarski, son dönemlerde, özellikle de Gezi eylemleri sırasında Erdoğan’ın otoriter eğilimler göstermeye başladığını belirtiyor.

Türkiye’nin uzun yıllar dış politikada komşularla sıfır politikası ve Asya ve Avrupa arasında köprü olma rolünü üstlenmeye çalıştığını ancak Mavi Marmara olayından sonra, önce İsrail, daha sonra Suriye ve diğer ülkelerle sorunları olan bir ülke haline geldiği tespitlerinde bulunuyor.

Erdoğan’ın ABD ve AB’nin sert eleştirilerine maruz kaldığını hatırlatan Winiarski bu eleştirilerin başında basın özgürlüğü ihlalleri ile gazetecilerin işten atılması ve hapsedilmelerinin geldiğini söylüyor. (ANF)