İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Maltepe’de gerçekleştirilen ‘İstanbul’a Yeni Bir Başlangıç Mitingi’nde açıklamalarda bulundu.

İmamoğlu, “Sevgili İstanbullular, 31 Mart İstanbul Yerel Seçimleri tarihe geçmiştir. Bu seçimden herkesin ama özellikle de siyasetçilerin alacağı dersler vardır. Ben bu seçimden çıkan 3 temel dersi hatırlatmak istiyorum. Birincisi, siyaset her koşulda sevgi, saygı, centilmenlik içerisinde yapılmalıdır. Hem vatandaşlara hem de siyasi rakiplere karşı bu centilmenlikten asla vazgeçmedik vazgeçmeyeceğiz” dedi.

Ekrem İmamoğlu'nun açıklamasının satır başları:

Sevgili İstanbullular, hanımefendiler, beyefendiler, sevgili gençler çocuklar, bebekler, dünyanın en güzel şehrinin çok değerli sakinleri, bu şehrin güzelliklerini yaşamaya, bu şehrin nimetlerinden yararlanmaya en çok hakkı olanlar, İstanbul'un gerçek sahipleri, benim güzel hemşerilerim hepiniz hoş geldiniz.

İstanbul'a yeni bir başlangıca adım atarken gelecek güzel günleri hep birlikte karşılayalım istedim. Bir bayrama gider gibi el ele kol kola olalım. Umudumuzu, mutluluğumuzu hep birlikte paylaşalım istedim. Beni kırmadınız, İstanbul'un her tarafından buraya geldiniz. Hepinize çok teşekkür ediyorum.

Bugün burada bir sevinci paylaşıyoruz ama ne yazık ki bir yanımız keder dolu. Irak sınırında devam eden operasyonlarda şehit olan askerlerimize Allah'tan rahmet diliyorum, yaralı askerlerimize acil şifalar diliyorum. Hepimizin başı sağ olsun.

 Gelin lanetleyelim. Allah'ım milletimizi terör örgütlerinden her daim korusun. Birliğimiz, bütünlüğümüz daim olsun. Bir millet sevinçte ve kederde ortak olabiliyorsa millettir. Vatandaşların bir bölümünün sevinci, başka vatandaşların gönlünü kırıyorsa orada bir sorun var demektir. Nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın.

Hiçbir seçim vatandaşlar arasındaki gönül köprülerini yıkmamalıdır. Bunu sağlama görevi de öncelikle siyasetçilerindir. Seçimlerden sonra birlik, bütünlük, kardeşlik mesajları kolaydır. Zor olan, değerli olan seçimden önce de ağır ithamlardan, çirkin sözlerden, mesnetsiz iddialardan uzak durup siyaset yapabilmektir.

Rakibinize oy veren milyonları rencide etmek, onlara hakaret etmek, birtakım siyasi matematik hesaplar belki size seçimi kazandırabilir ama kazanılmış bir seçimi yalnız siz kazanmış olursunuz. O seçimden asla millet kazançlı çıkmaz.

O seçimi vatandaş kazanmış olmaz. Bir sözle kalpleri kırarsınız ama bin sözle kazanamazsınız. Ben seçimleri değil, sizlerin kalplerini kazanmaya geldim.

Sevgili İstanbullular, 31 Mart İstanbul Yerel Seçimleri tarihe geçmiştir. Bu seçimden herkesin ama özellikle de siyasetçilerin alacağı dersler vardır. Ben bu seçimden çıkan 3 temel dersi hatırlatmak istiyorum. Birincisi, siyaset her koşulda sevgi, saygı, centilmenlik içerisinde yapılmalıdır. Hem vatandaşlara hem de siyasi rakiplere karşı bu centilmenlikten asla vazgeçmedik vazgeçmeyeceğiz.

İkincisi, siyasetin temel amacı insanların mutluluğudur. Özellikle de şu güzel çocuklarımızın mutluluğudur. Siyaseti öncelikle bu sorumlulukla düşünmeliyiz. Üçüncüsü, herkesin dünya görüşü farklı olabilir ama bunları yarıştırmanın bunları çatıştırmanın asla ama asla adı siyaset değildir.

Siyaset, kendi değerlerinden, kendi dünya görüşünden, inancından yola çıkarak neyi, nasıl yaptığınla hangi sorunlara nasıl çözümler ürettiğinle ilgili bir şeydir. Bu dersi hiç kimse unutmasın. Siyaset her şeyden çok çözüm üretme işidir.

31 Mart seçimlerinden bu dersi çıkartmayanlar bundan sonra asla seçim kazanamazlar demeyeceğim. Olabilir, elbette onlar da kazanabilirler ama 31 Mart seçimlerinde bu dersleri almamış olanlar bundan sonra seçim kazansa da sonuçta kazanan asla milletimiz olmayacak, vatandaşımız olmayacak. Bu dersleri yalnızca başkaları için yerine getirmiyorum. Benim de eksiğim, yanlışım, zaafiyetim olabilir. Mutlaka düzeltmeye, çok daha kaliteli siyaset yapmaya gayret edeceğim. Hepinizin huzurunda söz veriyorum.

İstanbul'da yeni bir başlangıca hep birlikte imza atacaksak eğer, öncelikle siyaset anlayışını hep birlikte değiştirmek zorundayız. Yeni nesil bir siyaseti, siyasetin en yenisini bu şehre, bu ülkeye hep birlikte hakim kılmalıyız. Hakim kılmak zorundayız.

31 Mart yeni nesil siyaset anlayışının halkta nasıl büyük bir karşılığı olduğunu göstermiştir. Ben, bu anlayıştan ayrılmadan iş yapmaya, çözüm üretmeye devam edeceğim. Sizi, bu 16 milyon şehrin her ferdine söz veriyorum.

Biliyorsunuz, 31 Mart İstanbul seçimlerinin oy sayma işlemi tam 17 gün sürdü. 17 günde yaşananlar hakkında çok şey yazılacak biliyorum.

Ben bugün itibariyle hepsini bir kenara bırakmış ve işime, tüm İstanbullulara hizmet sorumluluğuna odaklanmış durumdayım. Şurası şok iyi anlaşılmalıdır: 17 gün boyunca yaşanan ve kısmen bugün hala devam eden gelişmeler bizi milletçe demokrasi sınavından geçirmiştir. 

Büyük bir mutluluk ve gururla ifade ediyorum milletimiz bu demokrasi sınavını başarıyla vermiştir. Bu muhteşem millet demokratik olgunluğunu bir kez daha kanıtlamıştır.

Hiç kimse unutmasın bu ülkede millet ne derse o olur. Ülkede son sözü millet söyler. 23 Nisan 1923'ten bu güne gerçek sözü millet söyler. 23 Nisan 1923'ten bu güne  son sözü millet söylemiştir.

Ülkenin birliği, çocuklarımızın geleceği için bugün, yarın daima, son sözü millet söyleyecektir. Herkes bunu bilmeli ve milletin sözünü emir kabul edebilmeli, içine sindirebilmelidir. 23 Nisan 1920'den günümüze aldığımız terbiye budur. Bu vesileyle 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızı kutluyorum.

‘EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR’

Kampanyam boyunca söz verdiğim gibi İstanbul'da sadece dini bayramlarda değil milli bayramlarda da toplu taşıma ücretsiz olacak. Bu uygulamaya en kısa zamanda bağlayacağımızı müjdeliyorum.

Ben İstanbul'a yeni bir başlangıç vaat ederek buraya geldim.

www.gercekgundem.com'un derlediğine göre Ekrem İmamoğlu sözlerini şöyle sürdürdü; Yeni bir başlangıcı şu 5 temel alanda sağlayacağımız anlayış farklılıklarıyla mümkün olacak.

1- İstanbul'da yeni nesil siyaset anlayışı hakim olacak

2- İstanbul'da yeni nesil belediyecilik anlayışı hakim olacak.

3-İstanbul'da yeni nesil yerel demokrasi anlayışı hakim olacak.

4-İstanbul'da yeni nesil toplumsal anlayışı hakim olacak.

5-İstanbul'da yeni nesil yurttaşlık anlayışı hakim olacak.

Bu 5 temel felsefeyi biraz daha açmak istiyorum.Yeni nesil siyaset anlayışından ne anladığımı adaylığım süresince ortaya koydum. Vatandaşlar arasında engeller koyan siyasetçilerin devri kapanmıştır.

Vatandaşa kibirle yaklaşan. vatandaşa karşı sevgisiz, saygısız siyasetçilerin devri kapanmıştır. Siyasetçiler yöneticileri ülkenin hizmetkarlarınız. Yönetirken her zaman hukukun üstünlüğünü kabul edeceğim.

Kanunları, kurumları ve kuralları kendi amaçları uğruna eğip büken, kendisi için iyi olanı herkese dayatan bir yönetici olmayacağım.

Başta Anayasa ve kanunlar olmak üzere hukukun temel ve evrensel hükümlerinin kamu eliyle eğilip bükülmesine izin vermeyeceğim. Kamu otoritesi karşısında vatandaşın güçsüz korumasız kalmasından yararlanmalarına karşı çıkacağım. Yöneticilik hak ve imkanlarından yararlanarak milli ve manevi değerleri istismar etmeyeceğim.

Kimsenin kalbini kırmayacağım.

Kimsenin kalbinin ve gururunun kırılmasına müsaade etmeyeceğim. Bu ülkenin kurucu değerlerine bağlı kalacağım. Bütün bunlar yöneticilik ahlakının, vatandaşlık bilincinin doğal bir gereği olarak yapacağım.

Yeni nesil bir siyasetçi olarak korkudan değil sevgiden yana olacağım. Bölerek, ayrıştırarak değil kucaklayarak ve birleştirerek hizmet edeceğim. 2 kutuplu dünyada yetişmiş eski nesil siyasetçiler gibi korkutarak herkesten şüphe ederek değil herkesi yanyana getirerek hizmet edeceğim.

İkinci olarak İstanbul'da yeni nesil belediyecilik anlayışı hakim olacak Bu aziz şehirde kente özen gösteren insana saygı duyan bir belediyecilik hakim olacak. Yeni nesil belediyecilik anlayışı ile birlikte yerel yönetimin ne yaptığı kadar, nasıl yaptığı da önem kazanacak. Ben yaptım oldu anlayışı son bulacak. Danışarak, tartışarak, ortak sese ve ortak akla kulak vererek kararlar vereceğiz. Yapbozlara, yeşili yok eden, insan sağlığını ihmal eden tüm uygulamalara son vereceğiz. Bu şehrin nimetlerini asla ganimet sananlardan olmayacağız.

Bu şehirde yeniden akıl. mantık, bilim, sanat, kültür yükselecek. Üretim ve yaratıcılık, eğitim, istihdam, ekonomi ve teknoloji, yükselecek.

Devasa görünen bütçeli ama gayri insani projelere değil insanlarımızın mutluluğuna, refahına huzuruna odaklanacağım.

Yeni nesil belediyecilik anlayışıyla, bilişim teknolojilerinin en ileri örnekleri, insan olmanın onuru ve saygınlığını korumak, insani gelişmişliği yaşam kalitesini artırmak için kullanılacak.

Kimseyi dışlamadan demokratik yollarla hepimizin ortak çıkarları için bu kentin değişmez kurallarına karar vereceğiz. O kurallara hep birlikte karar vereceğiz. İkna olacağız ve uzun yıllar severek isteyerek hepimiz uyacağız. Yeşile, meydanlara, kent mimarisine, ketsel planlamaya dikkat edeceğiz, trafiğe odaklanacağız.

Nefes alan kentsel alanlar, yeşil kuşakları geliştireceğiz. Bu şehirde yaşayan canlıların, sokak hayvanlarının haklarına saygı göstereceğiz. Bizim belediyeciliğimiz aynı zamanda hesap veren, şeffaf bir belediyecilik olacak.

Vatandaşın tek bir kuruşunu israf etmeden, oraya buraya hesapsızca saçmadan yandaşa, yolda peşkeş çekmeden bir emin yönetici hassasiyeti ile harcayacağız.

Bu kentin mazlumları, mağdurları, unutulmuşları kalmayacak.

Bu şehrin emeklilerinin, engellilerinin hamisi olacağız. Asla veren el alan eli bilmeyecek.

Üçüncü olarak yeni nesil bir demokrasi anlayışı hakim olacak. Kentte yaşayanlar yönetenler kadar söz ve karar sahibi olacak. Mahalle meclislerinden başlayan, sektörel meclislere kadar uzanan kapsamlı bir demokratik katılım mekanizmasıyla, vatandaşlar, muhtarlar, sivil toplum kuruluşları ve üniversiteler kent yönetim sürecinin aktif ortakları haline gelecek.

İstanbul'u ilgilendiren tüm önemli kararlar herkesin gözü önünde, bilgisi dahilinde, herkesin fikri, önerisi, eleştirici altında şekillenecek.

Hiç kimse benim görüşüm alınmadı, benim sesim duyulmadı demeyecek. Hiç kimse kendini bu şehrin dışlanmışı görmeyecek.

Hiç kimse dünyanın en güzel coğrafyasında kurulmuş bu şehri terk etme duygusuna kapılmayacak.

Bu şehrin girişimcileri, kadınları, geçleri adil bir şehir olduğunu hissedecekler.

Popülist liderler dünyanın çeşitli ülkelerinde ne kadar iş başına gelirlerse gelsinler kendi ülkelerinde hak ve özgürlükleri yok etmeye çalışırlarsa çalışsınlar bu şehir ve ülkeden yeni bir demokrasi doğacak.

Bu şehir dünyada yerel demokrasinin yükseldiği şehirlerin başında gelecek. Bu şehrin yaratıcı beyinleri, bu şehir özgürleştikçe, demokratikleştikçe daha üretken olmak için enerjiye sahip olacaklar. Bu şehrin çocukları yeşil, yaşanabilir bir çevreye kavuşacak. Bu şehrin girişimcileri, üreticileri, çalışanları güç kazanacak. Kendilerini yürekli hissedecekler. Bu şehir dünyada bir çekim merkezine dönüşecek. Bu şehri hep birlikte ayağa kaldıracağız.

Dördüncü olarak, yeni nesil toplumsal birlik anlayışı hakim olacak. Kampanyamda net olarak özetledim bu şehirde 16 milyon vatansever yaşıyor. Hiç kimsenin vatanseverliği diğerinden fazla değil. Hiç kimsenin inancı diğerinden üstün değil demek istiyorum! Benim dönemimde bu şehrin her ferdi ayrı bir renk, ayrı bir zenginlik, har farklı ses her farklı inanış bu şehir için risk değil fırsat kabul edilecek.

İstanbul'da artık inançların, yaşam tarzlarını ideolojilerin siyasi aidiyetlerin doğrudan ya da dolaylı biçimde kimseye, hiçbir şekilde dayatılması söz konusu olmayacak. Herkes kendi rengini, kimliğini, benliğini, özgürce, eşit ve saygın biçimde yaşayacak.

Bu şehir rengarenk olacak. Binlerce rengin armoniyle kaynaştığı barış ve huzur içinde yaşadığı bir şehir olacak. Çok renklilikten korkmamayı, çekinmemeyi hep birlikte öğreneceğiz.

Birlikte göreceğiz. Birlikte keşfedeceğiz. Kimse tehdit altında hissetmeyecek. Ayrıştırma ötekileştirme kalmayacak.

Bu şehirde herkes İstanbullu!

Bu memleket herkesin teminatıdır.

Her inancı eşit ve makbul kabul ediyoruz.

Biz hep birlikte Türk milletiyiz. Bizim için cami cemevi bir.

Bizim için sinagog kilise havra bir. Bizim için azınlık yok.

Bizler de bizdensiniz. Bizimsiniz.

Farklı ilçelerdeki farklı gelir gruplarından yurttaşların kentin nimetlerinden mümkün olduğunca eşit faydalanmasının önünü açacağız. Yok artık kaymak tabakası! Yok artık varoş!

Çocuklarımızın eşit ve adil fırsatlarda hayata başlamalarına imkan sağlayacağız.

Kardeşlik ortamıyla İstanbul'da daha güçlü bir toplumsal birlik ve beraberlik duygusu hakim olacak. Gelir farklılıklarının yarattığı büyük uçurumlar kamusal iradeyle kapanacak.

Son olarak İstanbul'da artık yeni nesil yurttaşlık anlayışı hakim olacak. Katılım mekanizmalarının genişletilmesine paralel olarak yurttaşların enformasyon ve bilişim teknolojilerine eşit koşullarda erişimi de sağlanacak.

Bana ve ekibime süre tanıyın. Hep birlikte başaracağız.

Kılıçdaroğlu hepinize selamlarını iletiyor. Bunlar talimat almış kişilerdir. Bu sefer sevgi, saygı kazanacak. Hepimiz sırt sırta vereceğiz. Yurtta sulh, cihanda sulh.

Nasıl çalıştığımı gördükçe beni daha çok seveceksiniz.

Hiç kimse kamu gücünden korkmayacak. Bir çalışma arkadaşım kamu gücünü kendi gücü olarak görmeyecek, kullanmayacak.

Bana, kişilere, partilere, derneklere, vakıflara asla ama asla hizmet etmeyecekler. Buna izin vermeyeceğim.