Dersim katliamı tartışmaları bazı kesimleri rahatsız etse de, yeni ifşaatlarla gittikçe yeni boyutlar kazanıyor.

 

Deniz Baykal tartışmalardan rahatsızlığını şöyle dile getirmişti: "Birileri bunun tadını çıkarmak istiyor olabilir. Öyle anlaşılıyor. Yani bu işi ne kadar didiklersek o kadar iyi olur anlayışı içinde birileri sürekli olarak böyle tartışmaları tahrik etme niyetinde olabilirler. Türkiye'nin ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin önüne bir kurt yumağı atıp, Türkiye'nin enerjisini kendi iç çekişmelerine çekmek isteyebilirler. Ama bizim böyle bir anlayışımız yok.''

 

CHP’deki “Dersim” tartışması sürerken Tunceli Milletvekili Kamer Genç de sorulardan kaçmayı başaramadı. Şovlarıyla ve skandallarıyla hatırlanan Kamer Genç, Genelkurmay’ın arşivleri açıklamasını isteyerek, “Tayyip Erdoğan yiğitse açıklasın. Açıklansın, açıkladıktan sonra o zamanki harekete katılan askerler kimlerdi, kimler değildi, yani bunları konuşuruz. Bunları açıklayalım o zaman herkes saçının rengini görsün” dedi.

“ONLAR PARTİ YÖNETİMİNİN HALLEDECEĞİ KONULAR”

CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç, TBMM’de, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Basın mensuplarının CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, Dersim ile ilgili sözleriyle parti içinde başlayan tartışmayı hatırlatması üzerine Genç, “Onlar parti yönetiminin halledeceği konular, ben parti yöneticisi değilim. Erdoğan’ın oyununa gelerek bu meseleleri bu kadar ayyuka çıkarmanın anlamı yok” dedi.

“ERDOĞAN YİĞİTSE AÇIKLASIN”

Genelkurmay’ın arşivleri açıklaması konusunda çağrıda bulunan Genç, şöyle dedi:

“Genelkurmay arşivleri açıklar. Tayyip Erdoğan yiğitse açıklasın bakalım, aslında Dersim olaylarına katılan kişiler arasında geçen ben soru önergesi verdim, Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gül’ün akrabaları var mı, yok mu? Ben bir öğreneyim. Çünkü bu harekete katılanların bir kısmı şöyle bir düşünce vardı, ‘hacca gideceğinize iki tane Kızılbaş öldürün hacca gidersiniz’, o düşüncede insanlar o harekete katıldığı için o kadar insanlık dışı öldürmelere karıştılar. Açıklansın, açıkladıktan sonra o zamanki harekete katılan askerler kimlerdi, kimler değildi, yani bunları hepsini konuşuruz.”

GENEL MERKEZİ İŞARET ETTİ

Parti içindeki tartışmalara yönelik olarak da Genç, “Parti içinde birtakım arkadaşlarımızın karşılıklı birtakım düşünceleri oldu. Bunları halledecek olan Genel Merkez’dir. Bu basın da hep Tayyip’in paralelinde hareket etmesin” dedi.

AYGÜN İLE GÖRÜŞMEDİM

“Aygün ile görüştünüz mü, bu açıklamalardan sonra” şeklindeki soruya Genç, “Hayır görüşmedim. Görüşecek bir şey yok. Arkadaşın düşünceleri. Seçimden önce söylemişti sonra konuştuk bu işi bıraktı ama nasıl olduysa işte öyle bir şey etmiş” diyerek şöyle devam etti:

“Ülke o kadar faşizan bir yönetim altında ki hak, hukuk yok. Devlet talan edilmiş, ekonomik kaynaklar yok edilmiş, her an için ülkenin bir ekonomik krizle baş başa kalması, devletin memur maaşlarını ödenmemesi durumuyla karşı karşıya olduğu bir durumda ondan sonra iktidar devleti israf anlayışı ile devletin bütün kaynaklarını kendilerine kanalize ediyorlar.”

KAYITLAR SENİN ELİNDE

Başbakan’ı da eleştiren Genç, “Erdoğan geçen dönem seçimden önce dedi ki Dersim’de 20 bin kişi, 30 bin kişi, 40 bin kişi, 50 bin kişi katledildi, dedi. Bunu söyleyen Erdoğan, kim bu Başbakan. Sen bu ülkenin başbakanıysan benim devletim geçmişte katliam yaptı diyorsan evvela bunun hesabını ver kardeşim. 7 bin kişi mi öldürüldü, 30 bin kişi midir, 50 bin kişi mi, böyle bir sorumsuzluk olur mu, 20 bin, 30 bin, 40 bin gibi bir rakam hesabını ver arkadaş, kayıtlar senin elinde açıkla" dedi.

GENELKURMAY KAYITLARINI AÇIKLAYALIM, HERKES SAÇININ RENGİNİ GÖRSÜN

“Genelkurmay kayıtlarını açıklayalım” diyen Genç, “Ortada ne var ne yok hep ezbere konuşuyoruz. Hep kirli bilgi üzerinde konuşuyoruz. Bunları açıklayalım o zaman herkes saçının rengini görsün kardeşim” şeklinde konuştu.

Bir basın mensubunun, “Metiner’in bir açıklaması var Sabiha Gökçen adını havalimanından alalım şeklinde” sözüne de Genç, “İktidar onlar, istediklerini de alsınlar. Ben bir şey demiyorum ki. Sabiha Gökçen’in Alevi olduğu da bir gazetede yazdı. Mesele Ahmet, Mehmet meselesi değil de” demekle yetindi.