Irak Kürdistan Bölgesi’ndeki referandumun resmi sonuçlarının açıklanmasının ardından HDP tarafından bir açıklama yapıldı.

Yapılan açıklamada, “Referandumun açıklanan resmi sonuçlarını meşru ve halk iradesinin tecellisi olarak görüyor ve selamlıyoruz” denildi.

Irak Kürdistan Bölgesi’nde 25 Eylül günü düzenlenen ve özellikle Türkiye, İran ve Irak’ın karşı çıkışları nedeniyle uzun süredir tartışılan bağımsızlık referandumunun resmi sonuçları açıklandı.

Yüksek Seçim ve Referandum Komisyonu tarafından yapılan açıklamaya göre katılımın yüzde 72,16 olduğu referandumun resmi sonucu 92.73 oy oranıyla ‘Evet’ oldu.

Resmi sonuçların açıklanmasının ardından Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulu’ndan yazılı açıklama geldi.

Referandum sonuçlarının “meşru ve halk iradesinin tecellisi” olduğu belirtilen açıklamada, Ulusal Kongre’nin gerçekleştirilmesi çağrısı yapıldı.

HDP’nin açıklaması şöyle:

Yapılacağının ilan edildiği ilk günden itibaren hem Ortadoğu’da hem de dünyada büyük yankı uyandıran Kürdistan Bağımsızlık Referandumu gerçekleşti. Karar alma, oluşum ve gelişim yöntemi açısından çeşitli tartışmalara ve eleştirilere sebep olsa da, referandum şeffaf ve katılımcı esaslara uygun bir şekilde sonuçlandı.

Referandumun açıklanan resmi sonuçlarını meşru ve halk iradesinin tecellisi olarak görüyor ve selamlıyoruz. Bu vesileyle referandumun neticelenmesinde emeği geçen Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) halklarını, siyasi partileri ve idari yapıları kutluyoruz.

Gerek referandum sürecinin son günlerinde gerekse sonrasında yerel, bölgesel ve küresel güçlerin, kuruluşların ve devletlerin yaptıkları açıklamalar ve aldıkları tutumlar, bu konunun önümüzdeki dönemde bölge ve dünya politikaları açısından belirleyici bir öneme sahip olacağını gösteriyor. Bu vesileyle birkaç noktaya dikkat çekmek istiyoruz:

Ortaya çıkan iradenin toplumsal ve bölgesel refaha, demokrasi kültürünün gelişimine ve kalıcı barışın inşasına katkı sunması için KBY ile Irak Merkezi Hükümeti arasındaki diyalogun barışçı bir ortamda devam ettirilmesinin zarureti açıktır.

Referandum sonrasındaki gelişmeler ve çeşitli tepkiler göstermiştir ki, bölgesel barışa katkı sunulması, Kürt halkının siyasal, kültürel, ekonomik ve toplumsal birliğinin inşası doğrultusunda adımlar atılması için Ulusal Kongre’nin gerçekleştirilmesi önemli bir gerekliliktir. Bu fırsat zaman geçirilmeden değerlendirilmelidir.

Bölge ülkelerinin her birindeki toplumsal yapı farklı kültürleri, inançları, halkları ve dilleri barındırmaktadır. Kurulacak her demokratik düzen de bu duruma uygun yapıların inşa edilmesini zorunlu kılmaktadır. Kürt halkının yaşadığı ülkelerde statü sahibi olma mücadelesi meşrudur ve tarihsel haklılığa sahiptir. Bu statünün hangi biçimler ve adlar altında, hangi demokratik birlikler ve ittifaklar çerçevesinde gelişeceği her bölge ülkesinin kendi toplumsal ve siyasal yapılanması ile bağlantılıdır.

Bölge ülkelerinin referandumun sonuçları ile ilgili girişecekleri “olası” müşterek askeri ve ekonomik yaptırımlar, ambargo uygulamaları, ablukalar bölgesel ve toplumsal barışa katkı sunmayacağı gibi, var olan sorunların daha da karmaşık ve içinden çıkılmaz bir hal almasına sebep olacaktır. Bu ülkeler, KBY ve bölge halkları ile uluslararası hukuk kurallarına uygun bir şekilde komşuluk ilişkilerini esas almalıdır. Bu tutum aynı zamanda kendi toplumsal barışlarının ve demokrasi kültürlerinin gelişimine de katkı sunacaktır.

Siyasal ve diplomatik alanda atılması gereken barışçı ve demokratik adımlar yerine askeri yöntemlerin benimsenmesi bölge ülkelerinde yeni etnik ve inanç kökenli çatışmaların, gerginliklerin oluşmasına yol açacaktır. Bizler, bölgede ve her bir bölge ülkesinde demokratik, özgürlükçü ve eşitlikçi toplumsal ve siyasal ilişkilerin gelişmesi mücadelemizi kararlı bir şekilde sürdürürken, barışçı ve demokratik yöntemlerin, karşılıklı konuşma ve müzakerenin belirleyici olması gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz.