İnsan Hakları Derneği, seçim öncesi siyasi partilere yapılan saldırılara ilişkin bir rapor yayımladı. Raporda, iktidarın ötekileştirici ve suçlayıcı dilinin saldırılarda etkili olduğuna vurgu yapıldı.

Cumhurbaşkanı’na mitinglerine son vermesi çağrısı yapan İHD, YSK’nın bu konuda uyarıcı görevini yerine getirmediğine de dikkat çekildi. İHD raporunda; “Özellikle HDP’ye yönelik hemen her gün gerçekleşen saldırıların önlenememiş olması İçişleri ve Adalet bakanları bakımından ağır hizmet kusuru oluşturmaktadır” denildi.

İHD dokümantasyon merkezinin tespit ettiği verilere göre, 23 Mart 2015 ile 19 Mayıs 2015 tarihleri arasında partilerin seçim bürolarına, araçlarına, adaylarına, mitinglere ve çalışanlarına yönelik 126 baskın, saldırı, tehdit ve polis baskını yapıldı.

114’Ü HDP’YE…

Bu saldırılardan 114’ü HDP’ye, yedisi AKP’ye, dördü CHP’ye ve biri MHP’ye oldu. Toplam 49 kişinin darp edildiği saldırılarda yaralananlardan 47’sinin HDP’li olduğu kayıtlara geçti. Saldırılarda yedi kişi gözaltına alınırken, bir kişi tutuklandı. Seçim çalışmaları sürecinde ise toplam 125 kişi gözaltına alındı, 8’i tutuklandı. Bu seçim sürecinde gözaltına alınma sırasında 32 HDP’li işkence ve kötü muameleye uğradığı iddiasında bulundu. HDP’nin iki mitingi, bir konseri yasaklandı, bir yürüyüşü engellendi ve bir miting meydanının tahsis edilmesine izin verilmedi.

İHD raporunda, “TBMM’ye girecek parti sayısının milletvekili dağılımları üzerinde oldukça önemli etkileri olacağından HDP’nin barajı geçip TBMM’de temsil edilmesi Türkiye’de yeni bir siyasi dengenin kurulmasını da beraberinde getireceği gerçeği ile siyasal partilere yönelik ihlaller en fazla HDP üzerinde gerçekleşmiştir” dendi.

Güler Yılmaz’ın Taraf’ta yayımlanan haberine göre, raporda ihlalerin giderilebilmesi için şu önerilerde bulunuldu:

“Seçim sürecinde siyasal iktidar sözcüleri tarafından kullanılan ötekileştirici ve suçlayıcı dilin terk edilerek yasalar nezdinde eşit durumda olan siyasal partiler aynı muameleye tabi tutulmalı.

ETKİN SORUŞTURMA

Erdoğan tarafsızlığını muhafaza etmeli, seçim sürecinde gerçekleştirdiği mitinglere son vermeli, muhalefet partilerine yönelik söylemini sona erdirmelidir. Seçim sürecinde kullanılan nefret söyleminin terk edilerek bu söylemi kullananlar hakkında nefret suçundan etkili soruşturmalar açılmalı ve bunlar kovuşturmaya dönüşmeli.

Seçimlerin dürüstlük ilkesi uyarınca gerçekleşmesinden sorumlu olan YSK seçime giren partilere yönelik ötekileştirici ve nefret içeren söylemlere karşı uyarıcı görevini yerine getirmeli.

Anayasa uyarınca seçim sürecinde atanan ve tarafsız olması gereken İçişleri ve Adalet bakanlarının yaşanan bu saldırılar karşısında tarafsızlıklarına uygun olarak etkili soruşturma yürütmeleri gerekmektedir. Bir partiye yönelik hemen hemen her gün gerçekleşen saldırıların önlenememiş olması İçişleri ve Adalet bakanları bakımından ağır hizmet kusuru oluşturmaktadır. Barış ve çözüm sürecinin çökmemesi bakımından bu tip provakasyonlara gelinmemesi konusunda kamuoyunun duyarlı olması sağlanmalı. Yaşanan saldırılar nedeni ile ilgili Cumhuriyet savcıları etkili soruşturma yürütmeli, saldırıya uğrayanları değil saldıranlar hakkında gözaltı ve tutuklama işlemi gerçekleştirilmeli, bu konuda siyasal iktidardan gelebilecek baskılara boyun eğmemelidir.”