Organize suç örgütü liderliği suçlamasıyla hakkında yakalama kararı çıkartılan Sedat Peker'in evine yapılan baskınla ilgili olarak dile getirdiği iddiaları reddeden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya BBC Türkçe'den Fundanur Öztürk'e konuşan bir hükümet yetkilisinden yalanlama geldi: "Soylu’nun o yayında söyledikleri doğru değil. O operasyonda Peker’in çocuğuna silah doğrultmak gibi aileyi rencide edici olayların yaşandığı aslında biliniyor." 

Sedat Peker, 9 Nisan 2021’de evine yapılan baskında, küçük kızına silah doğrultulduğunu ve eşinin bir polis memuru tarafından tüfekle duvara itildiğini söylemişti. 

İçişleri Bakanı Soylu, TRT Haber'de yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullanmıştı: "Yok kızıma şöyle yaptılar, kızıma böyle yaptılar. Gösterin bakalım videoyu, kızına ne yapılmış. Türk polisi ne yapacağını falan iyi bilir. Karısının iç çamaşırına sığınan acizler, edepsiz.”

Hükümet yetkilisi Sedat Peker'in Bodrum Yalıkavak Marina'ya 'çökmekle' suçladığı Mehmet Ağar ile ilgili ise şöyle dedi: 

"Ağar’ın bu tarz işlerle malına mal kattığı sürekli kulağımıza çalınıyordu. Çok değerli olan o limanla ilgili iddialar doğru. Burada Aliyev’in başlattığı bir operasyonla limanın alındığı ve FETÖ iddiasının asılsız olduğu zaten dillendirilen, parti içerisinde konuşulan bir şeydi. Bu iddia doğru. Limana el koymak için yapmışlar.”

Hükümet yetkilisi, Sedat Peker hakkında kırmızı bülten çıkarılmasına ilişkin tüm resmi yazışmaların tamamlanarak Uluslararası Polis Teşkilatı'na (Interpol) iletildiğini ancak sürecin Interpol’de tıkandığını belirtti. Yetkili, Interpol’den resmi bir kırmızı bülten çıkarılmamasına rağmen, İçişleri Bakanlığı’nın Peker’in bulunduğu ülkelerle resmen temasa geçerek Peker’in iadesini istediğini söyledi.

Aynı yetkili iddialar nedeniyle AK Parti'de ciddi bir kriz olduğunu belirterek "Herkes Cumhurbaşkanı’nın takınacağı tutumu bekliyor. Parti içerisinde Tayyip Bey'in daha fazla suskun kalmaması isteniyor. Çünkü bu iddialar doğrudan Cumhurbaşkanını hedef almasa bile hem ona hem de AK Parti’ye zarar veriyor... Bu süreç, Soylu’yu hükümet içerisinde daha pasif bir pozisyona çekmekle ya da doğrudan istifasıyla sonuçlanabilir. Bunu bizzat ‘devletin’ kendisi yapıyor olabilir. Bu kriz, Soylu’nun gitmesi ve Cumhur İttifakı'nın zorunlu koşullarının ortadan kalkmasına neden olabilir. Soylu bir anda görevden alınarak parti dışında bırakılamaz belki ama daha önce de partide istenmeyen kişilere yapıldığı gibi parti içerisinde etkisiz hale getirilmesinin taşlarını döşeyen bir süreç olabilir. Ya bu savaş giderek çirkinleşir ve iddialarda adı geçen aktörlerin sayısı artar ya da Soylu istifaya zorlanır” ifadesini kullandı.