Türkiye ile Hollanda arasında artan diplomatik gerilim İngiliz basınında da geniş yer buldu.

The Daily Telegraph gazetesinin dünya haberleri sayfasının manşetinde "Erdoğan: 'Faşist' Hollanda ziyareti engellemenin bedelini ödeyecek" başlığı yer aldı. Venetia Rainey ve Rory Mullholland imzalı haberde Hollandalı aşırı sağcı siyaetçi Geert Wilders'in Rotterdam'daki mitingin iptal edilmesi için haftalardır çağrı yaptığı hatırlatılırken, mitingin iptal edilmesinin Wilders'in hanesine yazıldığı belirtildi.

Wilders'in Twitter'daki "Hollanda'da beşinci kol faaliyeti yürütülüyor ve bu yok edilmeli. Eğer başka ülkeye ait hissediyorsanız oraya gidin" paylaşımına yer veren gazete Fransa'nın sağduyu çağrısı yaptığını yazdı. Gazeteye konuşan Clingendael düşünce kuruluşundan Kees Elenbaas, hafta sonu Hollanda'da yaşananlarda Geert Wilders'in büyük payı olduğunu söyledi.

Daily Telegraph: Kazananlar Wilders ve Erdoğan Gazetenin konuyla ilgili yazdığı editöryal makalede ise şu ifadeler yer aldı: "Hollanda'da Çarşamba günü gerçekleşecek genel seçim Avrupa'da yükseldiği düşünülen popülizmin bu yılki ilk testi olacak. Tartışmalı figür Geert Wilders'in liderliğinde göç karşıtı Özgürlük Partisi'nin seçimi birinci sırada bitirmesi bekleniyor. Fakat diğer partilerin Wilders ile koalisyon yapmayı reddetmesi nedeniyle parti büyük ihtimalle koalisyonda yer alamayacak.

Bu durum Hollanda'nın ihtiyaç duymadığı yeni bir seçim tetikleyebilir. Mevcut seçim kampanyası Avrupa liberalizminin kalesi olan ülkede göçün etkileri hakkındaki tartışmalar nedeniyle büyük kutuplaşmalara yol açtı. Böyle bir anda ülkenin en son ihtiyaç duyduğu şey ise Türk siyasetinin müdahalesi nedeniyle bu gerilimin alevlendirilmesiydi.

Erdoğan'ın Hollanda'yı Nazilere benzetmesi, kutuplaşmayı artırmayı hedefleyen hesaplanmış bir adımdı. Hollanda'nın tepkisi Erdoğan'ın işine yaradı. Erdoğan ülkesinde hükümeti eleştiren basın organlarını kapatması ve geçen yılki başarısız darbenin ardından muhalifleri tutuklaması nedeniyle eleştiriliyordu. Şimdi ülkesindeki baskıcı politikalarını savunurken Avrupa'da ifade özgürlüğüne getirilen engellerden bahsetme imkanına kavuştu.

Bir diğer kazanan ise Wilders oldu. Protestolar ve polisle Türk göstericiler arasında çıkan çatışmalar kendisinin göç karşıtı söylemine hizmet etti. Bu iki popülistin kendi çıkarları için birbirlerini alaycı bir şekilde kullanmasını izlemek hiç hoş değil."

Times'tan Hollanda Başbakanı Rutte'ye eleştiri Meseleyi başyazısında işleyen The Times gazetesi ise Türkiye ve Hollanda arasındaki gerilimin hakaretlerin edildiği bir noktaya geldiğini yazdı.

Bruno Waterfield ve Adam Sage imzalı makalede "Hollanda'daki genel seçimde aşırı sağın yükselişi ana akım partilerin manevralarıyla engellenemez" ifadeleri yer aldı:

"Muhafazakar Hollanda Başbakanı Mark Rutte, seçime birkaç gün kala aşırı sağcı Geert Wilders'e olan desteği dağıtmayı hedefliyordu. İki siyasetçinin partileri başa baş bir yarış içinde. "Üzücü bir şekilde, Türklere sert davranabileceğini göstermek isteyen Rutte, dikkatsizce hamlesi nedeniyle Wilders'in kampanyalarına itibar sağlamış oldu."

Gazetenin muhabirlerinden Hannah Lucinda Smith de "Avrupa'daki Türkler Erdoğan'ın zaferi için önemli" başlıklı yazısında referandumun "94 yıllık Türkiye tarihindeki en büyük devrimi" gerçekleştirmeyi amaçladığını söyledi:

"Avrupa'ya gelen pek çok Türk, 20. yüzyılın ikinci yarısında bugün Erdoğan'ın partisinin kalesi olan yoksul ve tutucu bölgelerden geldi. Çoğu yaşadıkları ülkeye entegre olmadı ve Türkiye modernleşirken eski geleneklerine devam ettiler.

İronik bir şekilde Türkiye yasalarına göre siyasetçilerin yurtdışında propaganda yapması yasak. Ama çoğu parti bu yasaya uymuyor.

 The Times'a konuşan Yıldız Teknik Üniversitesi'nden Uluslararası İlişkiler Profesörü Gülnur Aybet ise Türkiye'nin bu ülkelerle ilişkilerinin yakın zamanda düşüneceğini düşünmediğini söyledi: "Soğuk Savaş'ın en sert dönemlerindeki Sovyetler Birliği bile bir Batı ülkesine böyle davranmamıştı".