AKP'li eski Kültür Bakanı ve Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik kişisel web sitesinde kaleme aldığı yazısında, “Bir ülkede gayrimemnunlar, ne kadar çoksa o ülkenin idare edilmesi o kadar zordur. Herkes düşman safında birleşince de, yıkılmaları mukadder oldu” ifadesini kullandı.

Ülkede yönetimin zorlaşacağını savunan Çelik  “Yeryüzünde gayrimemnunları sıfıra indirebilmiş bir rejim de, bir yönetim de yoktur. Ne var ki, gayrimemnunlar tolere edilebilir bir seviyede olursa o ülkede huzur ve barış olur. Aksi takdirde, çekişme, çatışma, kaos ve kargaşa olur. Bir partiye veya bir lidere birbirleriyle taban tabana zıt birçok birey, birçok grup ve birçok kesim, farklı gerekçe ve mülahazalarla karşı olabilir. Bu onların ayniliğini veya aynileştiğini göstermez” dedi.

AKP'nin dostlarını kendinden uzaklaştırıp düşmanlaştırdığını ve düşmanlarını ise içine aldığını ifade eden Çelik, “Uzaklaştırılan dost düşman oldu. Herkes düşman safında birleşince de, yıkılmaları mukadder oldu”diye yazdı.

İşte Çelik'in o yazısınından bir bölümü şöyle:

“Bir de mevcut, kazanılmış dostları kaybetmek var ki, o daha da vahimdir. Dost ülke, birey ve kesimleri, armudun sapı, üzümün çöpü hesaplarıyla karşımıza almamamız lazım. “Bin dost az, bir düşman fazladır.” diyen atalarımız, “dünya olsa kes deme bes” sözüyle de bu işin önemini pekiştirmiştir. Yani dünya kadar kimin, kimsen olsa da yeter deme. Tam bu noktada, Ebu Müslim-i Horasanî‘nin ünlü sözünü hatırlayalım. Bu veciz söz, hem iç hem de dış politikalarımızda kulaklarımıza küpe olmalı:

‘Onlar, zarar vermeyeceklerinden emin oldukları için dostlarını kendilerinden uzak tuttular. Kendilerine bağlamak ve kazanmak için de düşmanlarını yakınlaştırdılar. Yakınlaştırılan düşman dost olmadı. Ama uzaklaştırılan dost düşman oldu. Herkes düşman safında birleşince de, yıkılmaları mukadder oldu.’

Bu söz üzerine başka kelam etmeye bilmem gerek var mı?”