Mahmut Hamsici / BBC Türkçe

İstanbul’da yaşayan Alper Çelikel, kendini sosyal demokrat olarak tarif eden bir CHP (Cumhuriyet Halk Partisi) üyesi.

Kendisi SODEV’in de (Sosyal Demokrasi Vakfı) Yönetim Kurulu’nde yer alıyor. Ancak son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oyunu CHP’nin desteklediği Ekmeleddin İhsanoğlu’na değil, HDP (Halkların Demokratik Partisi) adayı Selahattin Demirtaş’a verdi.

Çelikel, Demirtaş tercihini şu sözlerle açıklıyor:

"CHP’de adayın belirlenmesi sürecinde tüm katılımcı mekanizmalar dışarıda bırakılarak dört kişinin bildiği ve karar aldığı bir yöntem ile İhsanoğlu'nun adaylığı dayatıldı. Gezi'nin ortaya koyduğu katılımcı siyaset tarzı yerine Erdoğan tipi siyaset tarzı tercih edilerek siyasi pozisyon alınmaya çalışıldı. Demirtaş'a oy vermemin en temel motivasyonu budur."

"CHP yönetiminin benimsediği sağa yönelerek seçim başarısı elde etme stratejisini de benimsemiyorum. Ayrıca, sadece Tayyip Erdoğan karşıtlığı ile ortaya konan siyaseti hatalı buluyorum."

Çelikel son olarak ekliyor: "Demirtaş'ın Türkiyelilik bağlamında ortaya koyduğu yeni duruşu önemli buluyorum."

Alper Çelikel, seçimlerde verilen oyların HDP'ye değil Demirtaş'a verildiğini vurguluyor ve Batı’daki oy artışını da şöyle açıklıyor:

"Kılıçdaroğlu dönemi ile başlayan sürece dair büyük umutlar vardı. CHP içerisinde bulunan bireyler, geleceğe dair umut beslemek istiyor. CHP'nin şu an bu umudu besleyecek çalışması yok."

"Diğer taraftan Demirtaş geleceğe dönük umut verdi. İnsanlara sadece Erdoğan karşıtlı üzerinden değil bir gelecek perspektifi verdi. Demirtaş açık ara seküler bir kimlik orta koydu. Çatı adayının bir gelecek perspektifi yoktu. Fakat Demirtaş tam tersine bir bakış açısı vaadetti."

'KÜRT HAREKETİ HEP TÜRKİYELİYDİ, OY ARTIŞI BUNDAN DEĞİL’

 Kürt siyasetini yakından takip eden isimler açısından da oy artışının nedenleri bunlar mı?

Gazeteci İrfan Aktan’a göre oy artışının nedeni kamuoyunda tartışıldığı üzere 'Türkiyelileşme' değil:

"Eğer HDP’nin Türkiyelileşmesi lafı üzerinden gidersek o zaman BDP’nin ve ondan önceki tüm diğer hareketlerin tırnak içinde Türkiyelileşme çabasını önemsizleştirmiş oluruz. BDP’den DEP’e kadar bu siyasi partilerin hepsi de Türkiye’de Kürtlerin eşit vatandaşlık üzerinden Kürtlerin yeniden tanımlanması talebiye yola çıkmışlardı. Bunların hiçbiri Türkiye dışı ayrı bir devlet tahayyülüyle yola çıkmadılar. Dolayısıyla Kürt hareketi başından itibaren hep Türkiyeli bir hareketti, Kürdistani bir hareket değildi."

AKTAN: MAĞDUR DİLİ KULLLANMAMANIN BAŞARISI

Aktan’a göre oy artışının iki nedeni var.

Birinci neden sosyal demokrat seçmenden oy kayması.

Aktan ikinci ve asıl nedeninse mağduriyet üzerinden kurulmayan politik söylem olduğunu söylüyor:

"Artık Kürtlerin özellikle 1990’larda yaşadıkları mağduriyeti siyasete tahvil etmesi, yani mağdur diliyle konuşması artık ne Kürtlerde ne de Türklerde herhangi bir karşılık buluyor. Geleneksel Kürt siyaseti 'biz devletin bize çektirdiği acıları anlatırsak o zaman Batıdaki anti Kürt kesim insafa gelir ve bizi anlamaya başlar' zannediyor. Oysa bence bu siyaset dili iflas etmiştir. Demirtaş mağdur dilini kullanmadan bir söylem geliştirdi. Eşitlitlikçi bir söylem geliştirdi ve onun bu eşitlikçi söylemi Türkiye’nin Batısında kısmen karşılığını buldu."

DİKEN: TÜRKİYELİLEŞME OY GETİRDİ

Diyarbakır’da yaşayan yazar Şeyhmus Diken’e göre ise HDP’ye oy artışını Kürt siyasi hareketinin 'Türkiyelileşme' siyaseti getirdi:

"Son bir yıl öncesine kadar Türkiyelileşme meselesi siyasal arenada eteğe kemiğe bürünmemiş haldeydi. HDP, ondan önce BDP, Türkiyelileşmeden söz ediyordu ama bu Türkiyelileşme bir türlü siyasette yerini bulamıyordu. İlk defa bu seçimde Türkiyelileşme ciddi anlamda ete kemiğe büründü ve oya dönüştü."

Yazar Mustafa Peköz ise HDP’nin artan oylarının Kürt Aleviler’in tepki oylarını olduğunu söylüyor:

“Demirtaş'ın yüzde 10 civarında oy alması önemli oranda tepki oylarıdır. İstanbul, Ankara, İzmir gibi illerde uzun yıllar CHP’ye oy veren Kürt Alevileri, CHP’nin adayına duydukları tepki nedeniyle HDP’ye yöneldiler.”

TÜRKİYELİLEŞME VE KÜRT SİYASİ HAREKETİNİN TALEPLERİ

Türkiyelileşme söylemi akla, Kürt siyasi hareketinin bütün taleplerinin, ‘Türkiyelileşmiş’ siyasete uyumunun söz konusu olup olmayacağı sorusunu akla getiriyor.

Örneğin Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması talebi yüksek sesle dillendirilmeye devam edildiğinde bu, HDP’nin Batı’daki siyasetini olumsuz etkiler mi?

Aktan ve Diken etkilemeyeceği görüşünde.

Aktan şunları söylüyor:

"Bana kalırsa Öcalan’ın Türkiye’ye teslime edilmesi Türkiye’de Türklerle Kürtler arasındaki kutuplaşmayı en keskin hale getiren olaydı. Öcalanın devlet tarafından şeytanlaştırılmış bir karakter olarak kalmadığı çok açık. Üsturuplu bir dille insanlara anlatıldığı zaman bunun böyle olmadığı anlaşılır. Ortadaki nefret biraz da devletin geniş propaganda araçları sayesinde oluşturulmuş bir nefretti, dolayısıyla bunun değiştirilmesi her zaman mümkün."

KÜRTLER ARASINDA TEPKİ OLUR MU?

Peki Kürt siyasi hareketinin tabanında ‘Türkiyelileşme’ olarak adlandırılan siyasete tepki gösterenler çıkar mı?

Diken 'hayır' diyor ve nedenini açıklıyor:

"BDP genel olarak kitlesine hakim bir çizgididir. Bu çizginin dillendirdiği siyasal yol haritası kendi siyasal tabanı açısından sorun yaratan bir politika değildir. Buna ümit bağlanayanlar da boşa ümit bağlarlar kanaatindeyim."

'YENİ SİYASETİN DEVAMI BAŞARI GETİRİR'

Kürt siyasetini takip edenler, nasıl tarif edilirse edilsin HDP’nin Cumhurbaşkanlığı kampanyası sırasından yürüttüğü siyaset tarzını sürdürmesi durumunda gücünü artıracağı görüşünde.

Diken, "HDP artık yeni dönemde türkiyede yeni bir demokratik muhalefetin önünü aşmıştır" yorumunu yapıyor ve ekliyor:

"Yeni dönemde artık güçlü, aktif; sokağa da yeri geldiği zaman hükmedebilecek, parlamentoda da gücünü gösterebilecek, Türkiye’de siyasete taze kan sunabilecek demokratik bir muhalefetin bence alt yapısı oluşmuştur."

Aktan 'mağduriyet dilini terkin devamından' bahsediyor: "Kürt hareketi bunun üzerinden Selahattin’in tek başına gibi görünen ama bence belli bir kuşağa ait olan bu pozisyonunu temel siyasi pozisyon olarak edinirse etkinliğini hem Batıda hem de Doğuda artıracak ve bununla da kalmayacak, Türk - Kürt kutuplaşmasını sürekli besleyen argümanları bertaraf edecek."

'HDP ELEŞTİRİLERE TAHAMMÜL GÖSTERMELİ'

CHP üyesi Alper Çelikel’e dönecek olursak…

Çelikel’e göre 'Demirtaş'ın ortaya koymuş olduğu yeni söylem kalıcı olur ve HDP tarafından benimsenir ise HDP’ye destek artar'.

Çelikel, HDP’ye yönelik eleştirileriniyse şu sözlerle aktarıyor:

"HDP'nin kendisini bir iç eleştiriye tabi tutmasını diliyorum. Hatta dış eleştirilere de açık ve tahammül göstermelerini rica ediyorum. Türkiye siyasetini kısırlaştıran, daraltan kötü alışkanlıklardan maalesef kimse muaf değil. HDP'nin önemli bir potansiyeli olduğunu düşünüyorum fakat siyaset yapma tarzını yeniden ele alması gerektiğini düşünüyorum. Demirtaş’ın söylemi bu yeni tarz ile yeni bir boyuta çıkabilir."

Görülüyor ki HDP’nin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oylarını artırması Kürt siyasi hareketi açısından yeni bir açılıma işaret ediyor.

Bu açılımın önümüzdeki süreçlerde Türkiye siyaset sahnesini de etkilemesi ihtimali bulunuyor.