Avrupa'da ilk seçim deneyimlerini Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde veren HDP Avrupa Temsilcisi Eyyup Doru, HDP'nin seçim kampanyasını ve hedeflerini anlattı.

Haziran’da yapılacak olan genel seçimlere parti olarak girmeye karar veren Halkların Demokratik Partisi (HDP) yurt dışında da kapsamlı bir seçim kampanyası yürütme kararı aldı. Bunun için parti genel merkezince belirlenen Nazmi Gür, Fatma Kurtalan, Orhan Çelebi ve Ahmet Karataş Avrupa’da yürütülecek seçim kampanyası çalışmaları için gerçekleştirilen bazı toplantılara katıldılar.

Toplantılarda nasıl bir seçim çalışması yürütüleceği bütün yönleriyle tartışıldığı gibi; Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ortaya çıkan eksik ve zaaflar da masaya yatırıldı, haziran seçimlerinde yürütülecek kampanyaya dair sonuçlar çıkarıldı. Bu çalışmaların ardından Avrupa’da yürütülecek seçim kampanyasına dair HDP Avrupa Temsilcisi Eyyup Doru, bianet’ten Füsun Erdoğan’ın sorularını yanıtladı.

Bianet’te yayınlanan söyleşi şöyle:

İlk seçim deneyimini de, geçen yıl Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşadınız. Bu deneyimi  Haziran genel seçimleri bakımından değerlendirdiğinizde ne gibi sonuçlar çıktı?

Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılım düşük oldu. Ağustos ayında seçmen kitlesinin önemli bir bölümünün tatil nedeniyle, memlekette ya da başka ülkelerdeydi. Bu durum bizi iki bakımdan etkiledi. Birincisi, bizzat oy verecek kitlenin sayısı çok sınırlıydı. İkincisi kampanyaya katılımın düşük oldu.

Cumhurbaşkanlığı seçimleri bakımından, Avrupa’da ilk defa seçimlere katılıyor olmak ve yine ilk defa yurtdışında oy toplamaya yönelik bir seçim kampanyası yürütüyor olmak önemli dezavantajlarımızdı. Ayrıca oy kullanmanın kendisini de tam bir soruna çevirdiler. İnternetten randevu alınarak, tam randevu saatinde oy kullanmak için gidilmesinin zorunlu kılınması zaten tüm seçmen kitlesinin oy kullanma oranını aşağıya çekti.

Yine de 2000’den fazla arkadaşımız seçimde müşahit oldu. Bu konuda fazladan sorunlarla yüz yüze bırakıldık. Birçok yerde müşahitlerimizi kabul etmediler. Bazı alanlarda konsoloslukların tavırlarına göre farklı farklı yaklaşımlar ortaya çıktı. Süreç içerisinde o sorunları giderebildik.

Seçimler boyunca hemen hemen tüm bölgelerde bizim müşahitlerimiz hazır bulundu. Bazı yerlerde de sandık görevlileri olarak yer aldılar. Çünkü gelmeyen sandık görevlilerinin yerine yedek, gözlemci üyeler geçerli oldu.

Bazı yerlerde de direk sandık görevlisi olarak yer aldı arkadaşlarımız. Fakat tüm eksikliklerimize ve dezavantajlarımıza rağmen önemli bir başarı kaydederek, varolan çerçevede seçimlerde Avrupa’da üçüncü parti olarak çıktık.

Önümüzdeki genel seçimlerde nasıl bir çalışma yürüteceksiniz?

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde onu aştık diyebiliriz. Her ne kadar sonuçlar yüzde 9,8 olsa da, bizim açımızdan bu yüzde 10 barajını aştık anlamına geliyor. Genellikle Kürdistan’daki seçmen kesimimizin önemli bir kısmının bölge dışına, metropollere gitmiş olmaları nedeniyle önemli bir oy kaybına uğradık o süreçte.

Fakat buna rağmen, çok net biçimde üçüncü parti olarak siyasette yerimizi aldık. Seçimlerde 10, 11, 12 düzeyinde bir sonuç alabiliriz diye düşünmüştük. Elde ettiğimiz sonuca bakacak olursak, bunun da çok uzak bir hedef olmadığı görüldü. Çok daha yüksek bir sonuç elde edilebilirdi.

Bu gerçekliğin önümüzdeki seçimlerde de yansıyacağını düşünüyorum. Çünkü varolan politikalar şunu gösterdi. Adalet ve kalkınma Partisi'nin (AKP) gelişiminde özellikle demokrasi, katılım, farklılıkları tanıma gibi bazı sol söylemlerle İslami söylemleri birleştirdiği biliniyor. Fakat AKP’nin bu söylemlerinin tamamen yalan olduğu gelinen aşamada iyice ortaya çıktı, çıkıyor.

Biz AKP’nin saldırganlığını, iki yüzlü politikalarını yürüyüşlere, eylemlere saldırılarında görüyoruz. Hapishaneler meselesinde, sadece düşüncelerinden dolayı cezaevine konulan gazetecilerde görüyoruz. Düşünce ve taleplerini dile getiren farklı inanç kesimlerine karşı alınan tavırlarda görüyoruz. Ve genel olarak da Kürdistan’daki uygulamalarda görüyoruz. Bu özellikle Avrupa’daki geniş taban tarafından görülüyor. Ve bu ciddi bir oy potansiyeli demektir. Bize düşen de ortaya çıkan bu durumu çok daha geniş kitlelere taşıyarak onlara gerçekleri anlatmaktır.

HDP'NİN İKİ ÖNEMLİ AVANTAJI           

Partimiz sadece Kürdistan ve Kürdistan’daki farklı kesimlerin değil, Anadolu ve Mezopotamya’da yaşayan tüm halkların ortak birleşik alternatifidir. Partimizin bileşenleri de zaten biraz öyle. Yine daha önce büyük zorluklara rağmen, örneğin bu parti, bu düşünce Asuri Keldanilerden bir milletvekili çıkarabilmiş, keza bu parti Alevilerden 6-7 milletvekili özellikle Sünni bölgelerden seçtirebilmiştir. Şırnak’tan, Van’dan Alevi birer milletvekilini seçtirebilmiştir.

Böyle bir düşünceyi, karşılıklı hoşgörüyü eğer toplumumuzda, Kürdistan bölgesinde yaratabilmişsek, bunu aynı şekilde batıda da yaratabileceğimize inanıyorum. Bunun nüveleri de, pratikleri de partimizin tarihinde var. Ve bundan sonra da olacaktır. Bu gerçek hem Avrupa’da görüştüğümüz değişik kesimler bakımından, hem de Türkiye’de rahatlıkla görülüp teslim edilebilir.

Ayrıca ilk başlarda uluslararası alanda AKP’ye destek hayli fazlaydı. Başta Avrupa Parlamentosu’nda yürüttüğümüz çalışmalarda AKP’yi eleştiremiyorduk bile. Konservatif partiler olsun sosyal demokrat partiler olsun, bizim AKP’ye karşı eleştirilerimize tahammül edemeyecek düzeydeydi. Bu bariyerin özellikle son seçimlerde kırıldığını görüyoruz. Avrupa artık AKP’yi bir özgürlük partisi, ılımlı İslamın bir temsilcisi olarak görmüyor. AKP’nin IŞİD’i destekleyen, farklı İslami kesimleri Müslüman Kardeşler’den tutun da, nerede anti demokratik bir rejim varsa, onu destekleyen bir tavır içerisinde olduğunu gördü.

Bunlar şu anlama geliyor: AKP’ye verilen uluslararası destek o düzeyde kırılmış durumda. İkinci önemli bir nokta Kürt ulusal kurtuluş hareketine karşı çok büyük bir haksızlık söz konusuydu. Terörist olarak nitelenmesi söz konusuydu. Ama gelinen durumda artık bunun da aşıldığını görüyoruz.

Size şunu söyleyebilirim. Son çıkan Avrupa Parlamentosu raporu daha hala yayınlanmadı. Bu rapor yayınlandığında bütün bu belirttiğim noktalar zaten görülecektir. Yani Avrupa boyutunda da diyebiliriz ki, AKP’nin kredileri tükendi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) için de geçerlidir. Çünkü CHP’de Avrupa’da kendisini sosyal demokrasinin temsilcisi olarak gösteriyordu. Özellikle de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Milliyeçi Hareket Partisi'yle (MHP) yaptığı seçim ittifakıyla kredisini tüketti. Böyle bir seçim ittifakını Avrupa’da düşünmek mümkün değildir. Bugün böyle bir seçim ittifakını, örneğin Fransız sosyal demokrat parti ile Le Pen’in partisinin ittifak yapabileceğini düşünemiyorum. Ama CHP yönetimi bunu Türkiye’de gerçekleştirdi.

Dolayısıyla seçimlere giderken özellikle de Avrupa’daki göçmen kitlesi içerisinde eliniz daha mı güçlü olacak?

CHP’nin bu ittifak politikası özellikle Alevi kesimde çok ciddi bir tepkiye neden oldu. Bu seçimlerde çok daha net bir şekilde HDP’yi destekleyeceğini belirten yüzlerce yönetici tanıyorum Alevi konfederasyonundan ve diğer Alevi derneklerinden. Bu ise yönelimin tamamen değiştiğini gösterir.

Nasıl bir kampanya örgütleyeceksiniz?

Bu seçimlerde bazı dezavantajlar ortadan kalktı. 21 gün boyunca seçmenin rahat bir şekilde gidip oyunu kullanma şansı var. Bunu dikkate aldığımızda ve özellikle önümüzdeki seçimde tüm Avrupa organizasyonu olarak, HDP olarak, HDP’nin tüm bileşenleri olarak çok geniş, yaygın bir seçim çalışması yürüteceğiz.

Takip ettiğiniz gibi, Avrupa’da çalışmaların organizasyonunda aktif olarak yer alacak birinci dereceden temsilcilerimizle ve Türkiye’den gelen HDP temsilcileriyle bütün gün bu sorunları tartıştık. Nasıl bir seçim kampanyası örgütleyeceğimize dair önemli konuları Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ortaya çıkan pratiğimizi de masaya yatırarak tartıştık.

Ve bu tartışmalardan çıkan sonuçlardan kısaca özetleyecek olursam, öncelikle Avrupa’da seçim çalışmalarını 400 bin oy hedefiyle örgütleyeceğimizi belirtmek isterim. Bunun için Avrupa çapında merkezi bir komisyon belirledik.

Bu komisyonda HDP bileşenleri ve istedikleri taktirde Avrupa’da varolan cemiyetler ve kitle örgütlerinden temsilciler yer alacak. Ülke komisyonlarını ise, her bir yerelin kendi özgünlüğü içerisinde bizzat o ülkelerde seçim kampanyasını yürütecek olan arkadaşlarımızın inisiyatifine bırakacağız.

HDP bileşenlerininin bir kısmının her ülkenin değişik kentlerinde dernekleri var. Prensip olarak bütün bu derneklerin seçim kampanyası boyunca seçim büroları olarak kullanılması anlayışını benimsedik. Her bir dernek bir odasını seçim çalışmasına verecek ve seçim büroları birer bilgi işlem merkezi gibi çalıştırılacak.

Zira hem seçim kampanyası boyunca sosyal medyayı aktif olarak kullanmayı düşünüyoruz, hem de seçmen kütüklerinin kontrol edilmesi, seçmen listelerine yazılma işleminin yapılması için gerekli bu.

PRATİK ÖRGÜTLENME

HDP Merkezi olarak seçim propaganda malzemelerini hazırladı. Biz de bunların yanı sıra Avrupa’da yaşayan göçmen kitlesinin ihtiyaçlarını dikkate alan bazı materyaller çıkaracağız. Klasik bir seçim çalışmasını aşan bir pratik örgütlemeyi hedefliyoruz. Elbette bilinen miting, gece toplantıları ve ev ziyaretlerini alabildiğince yaygın bir biçimde gerçekleştireceğiz. Pazarlarda, kent merkezlerinde, istasyon çıkışlarında vb. masalar açmayı, müzik, skeç, pandomim vb. etkinliklerle birlikte bildiri ya da el ilanı dağıtacağız. Bire bir iletişim kurmayı hedefleyeceğiz. Özel olarak kadınlara ve gençlere yönelik hakikaten o kesimlerin ihtiyaçlarını dikkate alan, onlara hitap eden bir pratik sergilemek gerektiğine inanıyoruz.

Ev ev bir takvim uygulayacağız. Bütün bileşenlerimizle biraz önce bahsettiğimiz yurtdışında varolan alevi, Keldani örgütleriyle, Ermeni cemiyetiyle, yine aynı şekilde özellikle Alevi konfederasyonu ve farklı alevi dernekleriyle, tüm kesimlere gideceğiz. Ve herkesten daha demokratik, daha federatif, daha katılımcı bir yapı oluşturmak için mücadeleye destek ve katılım isteyeceğiz.

Örgütlü örgütsüz bütün demokratları, yurtseverleri, ilericileri, devrimcileri, sosyalistleri görev üstlenmeye, seçim çalışması örgütlenmelerinde yer ve insiyatif almaya, yüzde10 barajını yıkma ve halklarımızın alternatifini yükseltme mücadelesine etkin tarzda katılmaya çağırıyoruz. Arkadaşlarımız çalışmalara katılmak isteyen herkesin talebini yanıtlamak için büyük bir duyarlılık göstereceklerdir.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bizzat oy kullanma işini örgütleyememiştik. Bu defa bizzat oy kullanma işleminin kendisini örgütlemeyi planlıyoruz. Bildiğiniz gibi Avrupa’da her ülkede konsoloslukların olduğu kentlerde sandıklar kuruluyor. Bu nedenle seçmenlerin o merkezlere giderek oy kullanması gerekiyor. Tahmin edebileceğiniz gibi, herkes bu sorumluluğu duymadığı gibi, hakikaten zorlukları da var. Bütün bu zorlukları örgütlü faaliyetin gücüyle en aza indirme perspektifiyle hareket edip, belirlediğimiz 400 bin hedefine ulaşacağız.