HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, Meclis’te devam eden bütçe görüşmelerinde, sokağa çıkma yasağının ardından Şırnak ve Hakkari’de yaşananlar ile Suriye ordusu tarafından kurtarılan Halep’e dair açıklamalarda bulundu.

Türkiye’de 80 il olduğunu ifade eden Yıldırım, Şırnak’ta sadece resmi kurumlar olduğunu savundu.

 “Türkiye ve Ortadoğu’da akan kanın sıradan duygularla karşılandığı günlerden geçiyoruz” ifadelerini kullanan Yıldırım, Halep’te Suriye savaşı başladığından bu yana insanlık dramını yaşandığını kaydederek, “100 bini aşkın insanın Halep’te yaşam mücadelesi verdiği, temel ihtiyaçlarını karşılayamadığı bir trajedi var. Ne yapabiliyorsak el birliğiyle yapmalıyız Halep için. Halep sadece üç beş gündür bir trajedi yaşamıyor. Halep ve Suriye topraklarının büyük bir bölümü beş yılı aşkın bir süredir bu trajediyi kesintisiz yaşıyor” dedi.

Meclis’te devam eden bütçe görüşmelerinde konuşan Yıldırım’ın açıklamaları şöyle:
 
‘TÜRKİYE 81 İL MERKEZİNE SAHİP DEĞİLDİR’

 
Bundan dört ay önce neden Şırnak ve Hakkâri’nin il olmaktan çıkarılmaya çalışıldığını Şırnak’ın kapıları açıldıktan, sokağa çıkma yasağı kaldırıldıktan sonra Şırnak’a intikal ettiğimizde gördük. Bugün Türkiye 81 tane il merkezine sahip değildir, 80 tane il merkezi vardır. Bugün, Şırnak’ın kent merkezi yoktur. Orada sadece emniyet, askeriye, adliye, valilik ve resmi kurumlar vardır.
 
Ancak, bugün Şırnak’ta on binlerce insan çadır dahi bulamıyor. Ciddi ciddi barınma ihtiyacı yaşıyor, ciddi ciddi açlık problemi yaşıyor. İnsanların temel ihtiyaçlarını karşılayamadığı ve bunun birçok yerleşim biriminde süregittiği bir ülke gerçekliğiyle karşı karşıyayız.
 
‘HALEP’TEKİ İNSANLIK DIŞI UYGULAMALAR BUGÜNÜN SORUNU DEĞİLDİR’

 
Gerek Türkiye’de gerekse Ortadoğu ve dünyanın farklı yerlerinde kötülüklerin sıradanlaştığı, akan kanın sıradan duygularla karşılandığı günlerden geçiyoruz. 100 bini aşkın insanın Halep’te yaşam mücadelesi verdiği, temel ihtiyaçlarını karşılayamadığı bir trajedi var. Ne yapabiliyorsak el birliğiyle yapmalıyız Halep için.
 
Unutulmamalıdır ki son birkaç günde Halep’te artmış olan insanlık suçuna dair uygulamalar bugünün sorunu değildir. Halep sadece üç beş gündür bir trajedi yaşamıyor. Halep ve Suriye topraklarının büyük bir bölümü beş yılı aşkın bir süredir bu trajediyi kesintisiz yaşıyor. Belli dönemlerde sağlanan kısmi anlaşmalarla tansiyon düşmüş, insanlığa dair suçlar azalmış olsa bile hiçbir zaman kalıcı bir istikrar sağlanamamıştır.
 
Türkiye’de farklı siyasi çevrelerin ve Hükümetin son günlerde Halep’te insanlığa karşı işlenen suçlara göstermiş olduğu hassasiyeti anlamlı bulmakla birlikte bunun sadece Halep’e ve sadece Halep’teki birkaç günlük uygulamaya indirgenmesi geçici bir çözüm dışında hiçbir şeye hizmet etmeyecektir.
 
‘TÜRKİYE SURİYE’DE BARIŞÇIL ÜLKE OLMANIN KOŞULLARINA KATKI SUNMALIDIR’
 
Türkiye ne yapabiliyorsa ülke olarak varını yoğunu ortaya koymalı, başta Halep olmak üzere Suriye’de barışçıl bir ülke olmanın koşullarına katkı koyabilmelidir. Bu anlamda Halep’te yaşanan trajediyi giderebilme konusundaki çabalar El Bab’a yapılan operasyonlardan daha evladır bizim için.
 
Türkiye eğer içte ve dışta ilkeli ve istikrarlı bir tutum belirleyemezse asla ama asla uluslararası düzlemde söylemlerinin ve politikalarının inandırıcılığının olması beklenemez. Türkiye’nin, Suriye’de insancıl bir politika izlediğine, Suriye’de istikrarı sağlanmaya çalıştığına, kalıcı bir barışın tesis edilmesine dönük bir pozisyonunun olduğuna dünyayı ne kadar inandırabiliyoruz?
 
Türkiye gerçekten, Suriye’yi oluşturan bütün halkların, bütün dinlerin, bütün mezheplerin kendisini mutlu hissedebileceği ve yarınlara güvenle bakabileceği bir dış politikanın sahibi midir?

(Haber Merkezi)