HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar, komisyonda kabul edilen Meclis işleyişini düzenleyen iç tüzük değişikliğine dair açıklamalarda bulundu.

Sancar, iç tüzük teklifinin normal bir iç tüzük değişikliği olarak gündeme gelmediğini, asıl amacın Anayasa değişikliği için gerekli olan uyum yasalarını rahat bir şekilde geçirmeye yönelik olduğunu söyledi.

Kürt” ve “Kürdistan” gibi söylemlerinin cezalandırılmak istenmesinin AKP’nin ideolojik olarak MHP ile aynılaşmasının bir sonucu olduğunu söyleyen Sancar, bunun Kürt varlığını hedef aldığını savundu.

Sancar, “Teklifin 15’inci maddesi doğrudan Kürt varlığını hedef alan değişiklik, aslında mevcut hukuk düzeniyle de çelişki içerisindedir. Kürdistan kelimesinin kullanılmasının suç olmadığı Yargıtay içtihatlarında mevcuttur. Yine federasyonu tartışmak da suç olarak görülmüyor. Ayrıca şu an Kürdistan kelimesi bulunan iki siyasi parti resmen faaliyettedir. Bunlar resmen tescil edilmiştir. Anayasa'nın 83'üncü maddesi de milletvekillerinin sözlü açıklamalarına dair kürsü dokunulmazlığı kapsamında mutlak bir koruma getirmiştir. Ancak buna rağmen bu düzenle getirildi” dedi.

‘MUHALEFETİ KISITLIYOR’

Sancar, düzenlemeyle birlikte muhalefetin Meclis’te gündem belirleme imkanlarının kısıtladığını ve konuşma sürelerinin azaltıldığını savunarak, milletvekillerine de bir ceza tehdidini kapsadığını ifade etti.

“İç tüzüğün çeşitli maddelerinde muhalefetin belli konuları gündeme taşımasına imkan veren hükümler törpülendi” diyen Sancar, böylelikle hükümet ya da iktidarın çok daha rahat bir şekilde Meclis’i istediği yönde çalıştırılabilmesinin önünün açıldığına işaret etti.

Sancar, “Aslında Meclis’i bir tür yasa makinesi haline getirmek gibi bir hedefleri var. Ülke gündeminin tartışıldığı muhalefetin etkili olduğu bir parlamento istemiyorlar. Ülke meselelerinin tartışılması ve iktidarın muhalefet tarafından denetlenebilmesi konusunda imkanları oldukça daraltıldı. Meclis’i iktidarın ihtiyaç duyduğu düzenlemeleri kolayca ve hızlı bir şekilde geçirebileceği bir devlet kuruma dönüştürmek hedeflendi” dedi.

‘AKP İDEOLOJİK AÇIDAN MHP İLE AYNILAŞMIŞTIR’

Teklifin bu boyutuyla birlikte ikinci önemli bir özelliğinin de parlamenterlerin düşünce ve ifade özgürlüğünü sınırlamak olduğunu savunan Sancar,  şöyle konuştu:

“Özellikle teklifin 14. 15. ve 16’ncı maddeleri bu amaca dönüktür. Aslında düşünce özgürlüğünü kısıtlamanın ötesinde bu maddelerin ideolojik bir rengi de var. Bu madde belli bir siyasal zihniyeti temsil etmektedir. Bu madde çokça yakın olan inkârcı, asimilasyoncu yeni bir resmi ideoloji yaratma heveslerinin bir ifadesidir. Resmi bir ideoloji yarattığınız anda da faşizmin sularına, sınırlarına girmiş olursunuz. Bir milletvekili ‘Kürdistan’ kelimesini kullandığında burada öngörülen cezaya çarptırılacak. Esasında Kürt coğrafyasına ait tanımlamaların kullanılmasını da para cezasına bağlıyor. Bu teklifle AKP öyle anlaşılıyor ki ideolojik açıdan MHP ile aynılaşmıştır. Çok övündükleri asimilasyonu ve inkarı bitirme iddiası da tamamen çökmüştür. İnkarı ve asimilasyonu Meclis’te güçlü bir şekilde canlandırmış oluyor.”

‘KÜRT VARLIĞINI HEDEF ALIYOR’

Teklifin 15’inci maddesi doğrudan Kürt varlığını hedef alan değişiklik, aslında mevcut hukuk düzeniyle de çelişki içerisindedir. Kürdistan kelimesinin kullanılmasının suç olmadığı Yargıtay içtihatlarında mevcuttur. Yine federasyonu tartışmak da suç olarak görülmüyor. Ayrıca şu an Kürdistan kelimesi bulunan iki siyasi parti resmen faaliyettedir. Bunlar resmen tescil edilmiştir. Anayasa'nın 83'üncü maddesi de milletvekillerinin sözlü açıklamalarına dair kürsü dokunulmazlığı kapsamında mutlak bir koruma getirmiştir. Ancak buna rağmen bu düzenle getirildi.

Bizim güçlü muhalefetimiz etkili itirazlarımız onları sıkıştırdı. İlk halini birazcık revize etme mecburiyetinde kaldılar. Galiba AKP içinde de rahatsızlıklar olmuş. Bizim açıklamalarımız komisyonlarımızdaki konuşmalarımız belli ki en azından bir kısım AKP’li vekilde bir endişe yaratmış. Bu endişe sanıyorum ki parti yönetiminin de o maddelerde biraz düzeltme yapmaya mecbur etmiş ama anlamsız bir makyajdan öte bir anlam taşımıyor. Sonuç olarak bu maddelerin hedefi Kürtlerin kendi temsiliyetlerini kendi bakış açılarıyla temsil etmelerine bir engel daha çıkarmaktır.

‘MUHALEFETSİZ PARLAMENTO PARLEMENTO DEĞİLDİR’

Düzenlemenin 15’inci maddesinin kendi içerisinde muğlak olduğunu da belirten Sancar, “Böyle muğlak ifadelerle dolu bir düzenlemenin bu hâliyle muhalefet milletvekillerine yönelik sürekli bir tehdit kaynağı olarak kullanılmasının da önü açılacak. Söz hakkı kısıtlamaları, muhalefetin etkili olma imkânlarının sınırlanması Parlamentonun itibarını da işlevini de zedeliyor ama aynı zamanda muhalefeti bu tür, hele ağır para cezası sonucu da bağladığınız disiplin hükümleriyle terbiye etmeye kalkarsanız artık muhalefetsiz bir parlamento istediğinizin ayrıca kanıtlanmasına gerek olmayacak bir durum ortaya çıkmış oluyor. Muhalefetsiz parlamento ise parlamento değildir” değerlendirmesi yaptı.

‘HUKUK DEVLETİ İLKELERİYLE BAĞDAŞMIYOR’

Milletvekillerinin döviz ve pankart gibi materyalleri kullanması yine kullanacağı ifadelere dair ceza yaptırımı ile düzenlemelerin hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmadığının altını çizen Sancar, “Hükmü uygulayacak olan makamın da birleşimi yöneten Meclis Başkanı ya da başkan vekili olduğunu düşündüğümüzde doğal olarak bu hükmü yorumlama yetkisinin de kendisinde olduğu sonucunu çıkar” dedi.

‘MHP KOALİSYON ORTAĞIDIR’

AKP’nin uzlaşı arayışlarını artık tamamen bıraktığını ifade eden Sancar, “Dokunulmazlıkların kaldırılmasını da tek başına getirdi. 16 Nisan'daki tartışmalı referandum değişikliğini de sadece MHP ile yaptı. CHP ve bizimle herhangi bir uzlaşma arayışı olmadı. AKP ülkeyi şu an bir koalisyon ile yürütüyor. Bu koalisyonun bir unsuru Ergenekon bir unsuru da MHP'dir. Böyle bir koalisyon ile hareket eden bir partinin uzlaşmak için bizleri ziyaret etmesi beklenemezdi. Aslında AKP'nin MHP'ye de ihtiyacı yoktu. Bunu gerçekleştirme için basit çoğunluk yetiyordu. MHP ile yaptıkları ittifak onların siyasi ittifaklarının başka bir yansımasıydı. MHP aslında koalisyon ortağıdır. O nedenle bu bloğun bir parçası olarak kabul edildiğinden ihtiyaç olmadığı bir konuda da onun önerileri anılıyor ve kabul ediliyor” dedi.

(Kaynak: Dihaber)