HDP Diyarbakır Milletvekili Ziya Pir, HDP’li vekillerin tutuklanmasını, doların yükselmesini ve gündemi değerlendirdi.

Ziya Pir doların yükselmesine ilişkin, “Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşuyor diye her gün borç artıyor. Erdoğan’ın konuşmaları Türkiye’yi ikiye bölünür hale getirdi. Konuşmalar Türkiye’yi çok geriyor. Türkiye istikrarsızlaştı. Böyle olunca da dolaylı veya doğrudan yatırımlar gelmiyor. Türkiye’nin Rojava politikası, Suriye, Irak, İran, Mısır, Libya gibi ülkelerle yaşadığı sorunlardan kaynaklı ihracat durdu. Tüm bu yerlerde savaş politikaları ve yanlış siyaset yürüttü Türkiye” dedi.

Ziya Pir Dihaber’den Aziz Oruç / Diren Yurtsever’in sorularını yanıtladı.
 
* Sizce Türkiye’deki ekonomik krizin temel sebepleri nelerdir?
 
Türkiye’deki ekonomik krizin iki temel sebebi vardır. Birincisi iç siyaset, ikincisi ise dış siyasettir. Dışişlerine bakarsak Rusya-Ukrayna krizi sonrasında ekonomik kriz sinyallerini verdi. Bu krizin başlamasıyla birlikte Türkiye’nin iki ülkeye ihracatı bitti. İstanbul Aksaray’da eskiden Rusya ve Ukrayna’ya baya ihracat yapılıyordu. Şimdi oradaki esnaf krizle birlikte bitme noktasına geldi.
 
Bundan sonra ise Türkiye’nin Rojava politikası, Suriye, Irak, İran, Mısır, Libya gibi ülkelerle yaşadığı sorunlardan kaynaklı ihracat durdu. Tüm bu yerlerde savaş politikaları ve yanlış siyaset yürüttü Türkiye. Mısır limanlarını kullanamıyor, Ortadoğu’ya açılmayan bir Türkiye ekonomisi var. Libya’da Türkiye iş yerleri de bir bir kapandı.
 
Türkiye’nin ihraç yapacağı pazar kalmadı. İç pazarla da olacak bir durum değildir. İçe döviz girişi olmayınca işleri yürütemiyorsunuz. İkincisi ise, içişleridir. Rusya uçağının düşürülmesi sonrasında iç pazarda üretilen sebze, tavukların vs. ihraç edilmemesi, iç piyasayı çok olumsuz etkiledi.
 
‘ŞİMDİ TAM DA KRİZİN İÇİNDEYİZ’
 
AKP göreve geldiği 2002’den bu yana bütün iş adamlarını, halkı bilerek borçlandırdı. İnsanlar o borçları ödemek için istikrar adına her seçimde AKP’ye oy vermeye zorlandı. AKP de ‘Biz iktidar olursak ekonomik istikrar olur’ dedi. İnsanlar buna inanarak daha fazla borçlandı.
 
Türkiye’de sadece özel sektörün net borcu 211 milyar dolar, brüt borcu 311 milyar borcu var. Bunları dolar bazında ödeyemez duruma geldiler ve kapanacak durumdalar. İnsanlar işten çıkarılıyor. Aslında şimdi tam da krizin içindeyiz.
 
* Türkiye’de gün geçtikçe büyüyen ekonomik krizin boyutu nedir?
 
Türkiye’deki krizin boyutunu işsizliğe bakarsak ve yaşananlara objektif ortaya konulursa çıkar. İşsizlik sayısı öyle yüzde 11 falan değildir. Türkiye işsizlik konusunda İspanya’dan daha iyi bir durumda değildir. İspanya’da yüzde 20’nin üzerinde işsizlik var. Türkiye’de de işsizlik oranı yüzde 20’nin üzerindedir. Genç işsizlik alanında ise yüzde 30’ları aşmış durumda. İstihdam yok, yeni iş yerleri açılmıyor. Borçlar gün geçtikçe artıyor.
 
Özel sektörün borcu 211 milyar dolardı. İki ay önce dolar 2.8 TL civarındaydı. Şimdi 3.50’nin üzerinde. O zamanki dolarla 600 milyar TL civarındaydı. Şimdi 750 milyar TL’ye denk geliyor. 150 milyar TL aşkın yani 30 milyar dolar daha fazla borçlanmış oldu.
 
Bu sadece döviz krizinden dolayı özel sektör borçlanmış oldu. Bunu bir yerde bulması gerekir. 30 milyarı bulmak kolay bir iş değildir. 30 milyar dolar Türkiye’de 6 adet en büyük sanayi kuruluşu olan TÜPRAŞ demektir. TÜPRAŞ da Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşudur.
 
Şimdi Türkiye’de 6 TÜPRAŞ açılabilir mi? İmkansız… Boyutu buradan da görebiliriz. Bunlara bakıldığında bile Türkiye’deki krizin boyutunu bize gösteriyor. Özel sektörün borcunun yanında bir de 250 milyar dolar kamu borcu var. 30 milyar özel sektör, 35 milyar dolar da devlet ekstra borçlanmış oldu.
 
‘ERDOĞAN’IN KONUŞUYOR, TÜRKİYE BORÇLANIYOR’
 
Tüm bunlar niye peki? Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşuyor diye her gün borç artıyor. Erdoğan’ın konuşmaları Türkiye’yi ikiye bölünür hale getirdi. Konuşmalar Türkiye’yi çok geriyor. Türkiye istikrarsızlaştı. Böyle olunca da dolaylı veya doğrudan yatırımlar gelmiyor.
 
Yatırım ve döviz gelmeyince artıyor. Doğrudan yatırım insanlar gelip doğrudan Türkiye’de yatırım yapıyor. Fabrika kuruyor. Kriz olunca bunu kaldırıp, götürmek zordur. Doğrudan yatırımlar yavaş yavaş çıkar. Dolaylı yatırımlar döviz girdisi borsa yatırımıdır.
 
Yani borsadan hisse satın alınır. İstediği zaman geri çekebilir. Türkiye’deki dolaylı yabancı yatırımların çekimleri söz konusudur. Yatırımcı Türkiye’de ‘İstikrarsızlık var. Türkiye’ye güvenmiyorum’ deyip geri çekiliyor. Dolar’ını ve Euro’sunu başka ülkeye yatırım olarak götürüyor.
 
* Türkiye’deki ekonomik krizin bu kadar derinleşmesi Ak Parti’nin bölgede yürüttüğü savaş politikalarının etkisi nelerdir?
 
AKP’nin Kürdistan’da yürüttüğü savaş politikaları ve HDP, DBP’li siyasetçilere dönük yönelim dahi ekonomiyi etkiliyor. 5 bine yakın siyasetçimiz, yöneticimiz, eş genel başkanlarımız tutuklu. Bu istikrarsızlığın bir sebebidir. Yine bunların yanında gazeteciler tutuklanıyor, gazeteler, TV’ler, dernekler kapatılıyor. Bunların hem toplumsal maliyeti vardır, hem de parasal maliyeti vardır.
 
Türkiye’de son bir buçuk yıldır Kürdistan’ın şehirlerinde savaş yürütülüyor. Bu savaşı öyle sürdürmek kolay bir iş değildir. On binlerce asker, polis, korucuların, silahların maliyeti var. Rojava, Irak, Suriye’de savaş yürütmeye çalışılıyor.
 
Tüm bunların büyük bir maliyeti var Türkiye’ye. Burada her gün savaş uçakları kalkıyor. Attığı bombalar öyle kolay bir şey değil. Türkiye’nin altından kalkabileceği durumlar değildir. Kürdistan’da yürüttüğü savaş politikasının sadece ekonomik değil, toplumsal boyutu da çok büyüktür. Türkiye bu savaşın altından kalkamayacak. Öyle her dediğim dedik, her astığım kestik diyemezsiniz.
 
* Ak Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yürüttüğü politikalar ekonomik krizi aşacak politikalar olduğuna inanıyor musunuz?
 
Türkiye’nin yürüttüğü politikalar ekonomik krizi ortadan kaldırmayı bir yana her gün daha da siyaseti geriyor, ekonomik krizi derinleştiriyor. Türkiye’de dolar neye tepki veriyor. Bir başkanlık meselesi ne zaman konuşulsa dolar artıyor.
 
AKP ve MHP anlaştı denildi, ama dolar fırladı, Türk parasının değeri düştü. Demek ki iş dünyası başkanlık sistemine karşı. İkincisi Olağanüstü Hal (OHAL) uygulamalarıdır. OHAL uzatılacak denildiği anda dolar yükseliyor. Bu iki meselenin ortadan kaldırması gerekir.
 
Bunlar var olduğu sürece kriz daha da derinleşecek. Bir de dünyayla, batıyla olan entegrasyon devam etmesi gerekir. Öyle Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Ey AB’ ya da ‘AB’ye ihtiyacımız yok’ söylemlerin karşılığı olmadığı gibi bu söylemler kullanıldıkça dolar atıyor, artamaya da devam edecek. Bu da giderek krizi derinleştirecektir.
 
* Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Yastık altındaki dolarınızı TL’ye çevirin’, ‘Türk parasını kullanın’ söylemleri ekonomik değeri var mıdır? Böylesi bir yol ekonomik krizi ortadan kaldırmaya yeterli midir?
 
Tüm bunlar halka karşı kullanılan söylemlerin dışında bir karşılığı olmadığı gibi bir değeri de yoktur. AKP’nin Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, ‘Ekonomik kriz öyle dolar bozmakla çözülmez’ dedi. Aynen öyle. Bir işe yaramaz. Şimdi bu algıyla da dolar bozdurmayanları vatan haini ilan ediyorlar.
 
Elde dolar varsa ve satılıyorsa bu dolar yine Türkiye’de kalıyor. Türkiye içinde piyasadadır. Halkın yastık altında doları, altını yoktur. 2002’den beri halkı sömürüp, borçlandırdı. Halkın doları, parası olmuş olsaydı böyle bir kriz olmazdı.
 
Dolarları ayakkabı kutularında götürenler dolarını bozdursunlar. İsveç ya da Oxford bankalarında parası olanlar paralarını getirsinler. Erdoğan’ın 200 bin doları vardı. Onları bozmuş mu diye ona sormak gerekir. Böylesi küçük düşünmek ve öneriler hiçbir şekilde çözüm olmayacak krize.
 
* Türkiye’de ekonomik krizin çözümü nedir? Neler yapılırsa kriz aşılır?
 
Ekonomik kriz aşılmak isteniyorsa acil olarak AB ile ilişkilerin derhal düzelmesi gerekir. OHAL’in bir an önce kaldırılması lazım. Tüm komşularla ilişkiler düzeltilmeli. Rojava’da Kürtlere karşı yürütülen savaşa son vermesi gerek. Irak, Suriye ve İran’daki Kürt varlığını kabul etmesi lazım. Türkiye’deki iç savaşın bitmesi lazım.
 
Başkanlık sisteminden vazgeçilmesi lazım. Ekonomiyi Erdoğan değil ekonomistlerin yürütmesi gerekir. Erdoğan ekonomiden anlamıyor. Ama asıl çözüm 14 yıl AKP için yeterli ekonomiyi, ülkeyi yönetemiyorlar, AKP’nin siyasetten çekilmesidir. AKP’yle bir sorunun çözüleceğine de inanmıyorum.
 
* Türkiye’deki ekonomik kriz sizce daha ne kadar sürer?
 
AKP hükümeti olduğu sürece ve Cumhurbaşkanı Erdoğan vesayeti altında olduğu sürece ekonomik kriz sürecek, gün geçtikçe de derinleşir. Bu sadece ekonomik krizi de derinleştirmez, Türkiye’yi aynı zamanda siyasi çıkmazlığa da sürükleyecek.