HDP Dış İlişkilerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Bingöl Milletvekili Hişyar Özsoy, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Avrupa Birliği Bakanlığı Bütçesi üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye ile Avrupa ilişkilerini değerlendiren Özsoy, Avrupa’nın göçmen sorununa çözüm bulması halinde daha agresif davranacağını savundu.

Özsoy, “Türkiye ile Avrupa Birliği Avrupa kurumları arasındaki kriz yapısal bir kriz hâlini almıştır. 5 insan hakları aktivistinin bırakılmasıyla çözülebilecek bir durum değildir. Avrupa’daki kanaat şudur: “Türkiye artık bir hukuk devleti değildir.” Bu konuda kanaatleri net. Hele hele bu başkanlık referandumundan sonra. Yarın öbür gün Avrupa’nın bütün kurumlarıyla şu sıkıntıyı yaşayacaksınız “Yasama, yürütme yargı birbirinden ayrı değil ve yargı bağımsız değil.” Alın size yapısal bir kriz” dedi.

Özsoy, şöyle konuştu:

Halkların Demokratik Partisi olarak çok çok tehlikeli gördüğümüz bir eğilimi paylaşayım: Başını Almanya’nın çektiği birtakım ülkeler, Türkiye-Avrupa Birliği arasındaki ilişkileri, çerçeveyi tam üyelik çerçevesinden çıkarıp, iyi komşuluk çerçevesine almaya çalışıyorlar. HDP olarak hem yazılı hem de sözlü olarak bütün platformlarda bunu son derece net bir şekilde eleştirdik.

Evet, Türkiye'nin stratejik bir konumu var ama değerler noktasında Avrupa ile Türkiye arasındaki mesafe inanılmaz artmış. Sadece Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki formel ilişkiler yapısal anlamda kriz içinde değil. Avrupa kamuoyu ile Türkiye kamuoyu arasındaki mesafe de inanılmaz açılmış.  Kültürel mesafe açılmış, iletişim mesafesi açılmış. Dışarıdan Türkiye’ye baktığınız zaman, yabancı basını takip ettiğiniz zaman Türkiye'nin nasıl resmedildiği konusunda dehşete kapılırsınız.

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde Türkiye’yi izleme sürecine tekrar yeniden alınmasına muhalefet gösterenler, 10 yıl önce AKP iktidarını sonuna kadar destekleyen kesimler. Sosyal demokratlar mesela, Yeşiller, hatta solcular. Çok ciddi hayal kırıklığı içerisinde, solda olanlar, Yeşiller. Entegrasyonun ne kadar önemli olduğunu söylüyor, sonra da hayal kırıklıklarını diziyorlar. Batı genel anlamda Türkiye algısında çok ciddi sorun yaşıyor. Fiiliyatta durmuş bir müzakere süreci söz konusu.

GÖÇMENLER

Göçmenler konusunu artık onur, gurur meselesi yapmışlar. “Göçmen krizi niye biz e karşı tehdit olarak kullanılıyor” diyorlar. Yani “Kamyonlara, gemilere koyarız biz, mültecileri göndeririz, Avrupa görür gününü” söylemleri bu devletin en üst düzeyinden çıktı. Evet, 3 milyon insan burada bir şekilde barınıyor. Avrupa’ya karşı bir koz olabiliyor, Suriye’nin geleceğinde Türkiye'nin elinde başka bir koz olabiliyor. Yani çok kullanışlı bir kart gibi de orada duruyor maalesef.

Avrupa bir göçmeni aldığı zaman bir küçük göçmen çocuğunu götürün 40-50 bin euro masrafı vardır bir Avrupa ülkesine. Eğitimi vardır, entegrasyonu vardır. Türkiye Aksaray’da mendil satıyor, bize herhangi bir yükü yok. Devlet olarak, kaç kuruş harcamışız? İnsani koşulları verdiğimiz yok.

‘AB İLE KRİZ AKTİVİSTLERİ BIRAKARAK ÇÖZÜLECEK BOYUTU AŞTI’

Türkiye ile Avrupa Birliği Avrupa kurumları arasındaki kriz yapısal bir kriz hâlini almıştır. 5 insan hakları aktivistinin bırakılmasıyla çözülebilecek bir durum değildir. Avrupa’daki kanaat şudur: “Türkiye artık bir hukuk devleti değildir.” Bu konuda kanaatleri net. Hele hele bu başkanlık referandumundan sonra. Yarın öbür gün Avrupa’nın bütün kurumlarıyla şu sıkıntıyı yaşayacaksınız “Yasama, yürütme yargı birbirinden ayrı değil ve yargı bağımsız değil.” Alın size yapısal bir kriz.

Şimdi 2002, 2003, 2004, 2005 bir reform süreci yaşadı Türkiye. Bu reform sürecinde Türkiye’nin hukuk sistemini, idari sistemini Avrupa’yla uyumlaştırmak için onlarca reform yaptı. Geldiğimiz noktada ise ilişkiler tam bir kopma noktasına gelebilir. O zamana kadar mülteci krizine de kendilerince bir çözüm bulabilirlerse çok daha agresif olacaklardır.

GÖZALTINDAKİ DANIŞMANI: EVREN ÇELİK

Bu çarşamba günü bir heyetle Avrupa Birliğine üye ülkelerin müsteşarlarıyla bir toplantı yapacağız. Dönem dönem yapıyoruz. Orada bize diyecekler ki: “Evren Çevik nerede?” Evren Çevik bizim 10 yıldır danışmanımız. DPT’de danışmanlık yapmış, iki yıldır ben kendisiyle çalışıyorum, bir doktora öğrencisi, kamu yönetimi çalışıyor, kıymetli, 2 çocuk babası bu sene ikinci defa baba oldu, şu an gözaltında. Biz gideceğiz oraya bize soracaklar bunları. Eş başkanlarımız cezaevinde, belediye başkanlarımız cezaevinde. Altı aydır danışman alamıyorum, güvenlik gerekçesiyle.

Sayın Bakan, size 350 milyon kadar bir bütçe veriyorlar ve diyorlar ki: “Avrupa Birliğiyle ilişkilerimizi düzenleyin, toparlayın.” Biz de diyoruz ki İçişleri Bakanıyla Adalet Bakanının uygulamaları devam ettiği müddetçe size 350 milyon değil 3,5 milyar bütçe verseler de Türkiye’nin algısını değiştirmek mümkün olmaz.

Dış politika içeride başlar. Özellikle Türkiye-AB ilişkilerinde evde bu kadar kırık dökük varken, basın üzerine akademi üzerine, sivil toplum üzerine, siyaset üzerine, yerel yönetimler üzerine bütün bunlar varken meseleyi sadece “Avrupalılar bize düşman, biz her şeyi doğru yaptık”la götüremeyiz.

(Demokrat Haber/Ankara)