Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) Diyarbakır’da dün başlattığı “Örgütlenelim, faşizmi yenelim, tecridi kıralım” başlıklı toplantı 2’inci gününde devam ediyor.

Gözaltı, tutuklamalar, baskılar ve kapatma davası ile karşı karşıya kalan HDP’nin örgütlenme faaliyetleri kapsamında başlattığı toplantıya dün HDP bileşenleri, bu gün ise kentteki sivil toplum ve meslek örgütleri temsilcileri katıldı.

Toplantıya katılım oldukça yoğun.

ÖNLÜ: İKTİDAR ÇÖKTÜRME PLANIYLA ÇÖKTÜREYİM DERKEN KENDİSİ ÇÖKER HALE GELDİ

Artı Gerçek’ten Remzi Budancır’ın haberine göre, toplantının açılış konuşmasını HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Alcan Önlü, AKP ve MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakına değinerek, “Saray iktidarı klavuzu ve ortakları ülkeyi bir çöktürme noktasına getirdi” dedi.

İktidarın uyguladığı politikaları eleştiren Önlü, “Bilindiği gibi Saray iktidarı, kılavuzu ve ortakları ülkeyi çöktürme noktasına getirdi. Siyasi, toplumsal, hukuki ve ahlaki, toplumun her alanını çöktürme noktasına getirdi. İlk başta bu plan Kürt halkına ve demokratik siyasete yönelikti. Bundan sonuç almayınca ülkenin direnen bütün dinamiklerine dönük bir çöktürme planı uyguladılar. Ülkeyi her anlamda çöktürme noktasına getirdiler” ifadelerini kullandı.

‘KÜRT HALKI NEDEN ÇÖZÜM SÜRECİNİ SONLANDIRSIN?’

Önlü’nün gündeminde AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Diyarbakır’da yaptığı konuşmada “Çözüm sürecini bitiren HDP’dir” sözleri de vardı. HDP ve Kürt halkına uyguladığı tüm baskılardan sonuç alınmayınca akıllarına çözüm süreci geldiğini belirten Önlü, “Bu devletin bütün zor aygıtlarını kullanarak Amed’e zoraki bir geliş gerçekleştirdi. Gelirken de 2005’te olduğunu söyledi. Bunu Amed halkına değil kendi kılavuzuna söylemeli. Bir de Çözüm Sürecini Kürt halkının ve HDP’nin sonlandırdığını söyledi. Sonuç alınan, kazanım sağlanan bir şeyi neden sonlandırsın ki Kürt halkı? Çözüm Sürecinde Kürt halkı güç kazanıyordu. Beraberinde demokrasi güçleri, Türkiye halkları, hukuku ve ekonomisi güç kazanıyordu. Güç kazandığı bir şeyi neden bitirsin? Kazandığı 7 Haziran’dı. 7 Haziran başta demokratik siyasetin öncü gücü olan HDP ve bileşenleri olmak üzere ittifak güçlerinin, demokrasi güçlerinin, bütün ötekileştirilen güçlerin ortak başarısıydı. Kaybeden kimdi, Saray’dı” diye konuştu.

'SİZ HANGİ GELENEKLE BURAYI BİR KÜLTÜR MERKEZİ HALİNE GETİRECEKSİNİZ?'

Erdoğan’ın 12 Eylülde işkencelerle bilinen Cezaevini Kültür Merkezine çevirme vaadinde bulunduğunu hatırlatan Önlü, “Erdoğan ayrıca Amed zindanının bir kültür merkezine çevrileceği vaadinde bulundu. 80 faşist darbesinin Amed zindanında iki gelenek vardı: Faşist askeri darbenin Kürt halkını teslim almaya, biat ettirmeye, diz çöktürmeye yönelik geleneği ile tüm bunlara karşı direnme esaslı kendini küllerinden yeniden var eden bir gelenek. Bir direniş geleneği vardı. Kendisine sormak lazım, siz hangi gelenekle burayı bir kültür merkezi haline getireceksiniz diye. Direniş geleneğiyle yapacaksanız peki 20 yıldır Kürtlere yaptığınız neydi? Kürtlerin kazanımlarına yaptığınız neydi? Cizre, Sur, Roboski neydi” sözleri ile tepkisini dile getirdi.

‘SARAY BLOKU KARŞISINDAKİ BLOK HALA İNANDIRICI DEĞİL’

Konuşmasında iktidar blokunun politikalarını eleştiren Önlü, bu iktidarın temel politikasının Kürtler başta olmak üzere Alevileri ve diğer tüm halkları ve farklı kesimleri yok saymak olduğunu söyledi. İktidar bokunun karşısında bulunan muhalefet cephesini de eleştiren Önlü, şunları söyledi: “Saray bloku karşısındaki blok hala inandırıcı değil. Bunun politikalarını deşifre edip elinden almış değildir. Son dönemde kendi çeteleri tarafından itiraf edilen sistemin çürümüşlüğü ortadadır. Bu çürümüşlükte HDP ve demokrasi güçleri dışında herkesin payı vardır. Bununla yüzleşmeden bir inandırıcılıkları olmayacaktır. Onun için her iki bloku aynılaştırmıyoruz, ancak biri artık götürülmesi gerekendir diğeri ise başta Kürt halkı olmak üzere ötekileştirilmiş bütün kesimlere yenilik inşasında bir güven vermek zorundadır.

‘HER İKİ BLOKUN AYAĞINI BAĞLAYAN BİR ZİHNİYET VAR’

Tekrar söylüyorum her iki blokun ayağını bağlayan bir zihniyet var. Birincisinde faşist bir MHP kılavuz, diğerinde ise milliyetçi bir hassasiyet var. Siz demokratik bir ülke yönetimi oluşturmayı milliyetçi hassasiyetleri önde tutarak başaramazsınız. Onun için biz üçüncü blok olarak; halkların, bütün kesimlerin alternatif umut olabileceği partimizin dönemsel yol haritasını, mücadele yöntemini ve Saray iktidarından sonra gelecek olan bir inşa sürecini sizlerle tartışmak istiyoruz. Mevcudu yenmenin yanı sıra burada esasen inşayı konuşmak istiyoruz. Demokratik bir ülke yönetiminin inşası ve ortak yaşam zemini olarak demokratik bir cumhuriyetin ve demokratik bir anayasanın oluşumunu, Türkiye’nin demokratikleşmesini ve yeniden inşasını beraber tartışmak istiyoruz.”