HDP Urfa Milletvekili Nusrettin Maçin, Meclis Plan ve Bütçe Görüşmelerinde Tarım ve Orman Bakanlığı bütçesi üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Suriye’den yaklaşık 50 bin ton kaçak zeytinyağı getirileceği iddiasına değinen Maçin, “Sınırları aşarak Afrin’deki zeytinlikleri yok etmesi sadece tarım çetelerine hizmet etmemektedir. Aynı zamanda tarihsel olarak Kürt düşmanlarının ekonomik alandaki politikasını göstermektedir. Bugün de 50 bin tonun üzerinde Afrin zeytininin 8 Kasım’da Zeytin Dalı Gümrük Kapısı’ndan çıktığı biliniyor. Bu ganimet ve talan politikalarından vazgeçilmelidir. Benim bu Meclisten dileğim, ülkenin en önemli meselelerinin başında, Kürt ve Kürdistan karşıtlığı politikalarından vazgeçerek bu meseleyi barışçıl ve demokratik zeminde gündemine almasıdır” dedi.

Maçin, şu ifadeleri kullandı:

Her alanında olduğu gibi tarımda da tarihî hafızamızı yok etmeye çalışan bir iktidarla karşı karşıyayız. AKP’nin 16 yıllık iktidarında Türkiye’de tarımsal üretim, üreticinin ihtiyacı veya toplumsal ihtiyaçtan ziyade AKP’nin kendi oluşturduğu yandaş firmalardan oluşan tekellerin kâr marjını artırması amaçlandı. Dolayısıyla AKP’nin tarım politikası dar gelirliyi, yoksulu önceleyen bir politik yaklaşımın ötesinde neoliberal politikaların uygulayıcısı olan kapital sermayeli şirketlerin kâr marjını önceleyen bir anlayış çerçevesinde şekillenmektedir.

YABANCI FİRMALARIN TÜRKİYE’DEKİ PAZAR PAYI YÜZDE 58,2

AKP’nin çıkardığı yeni tohumculuk kanunuyla köylü tek kullanımlık hibrit tohumları kullanmaya zorlanarak atasından görerek ürettiği ve takasını yaptığı tohumların ticaretini oyun dışı bırakmıştır. Küresel şirketlerin tohumluk üretimi, satışı, dağıtımı yasal koruma altına alınarak yerel tohum üretimi ve ticareti engellenmiştir. Bu yolla tarım üretimimizde son 16 yılda faaliyet yürüten 25’e yakın yabancı firmanın; sadece 4 tane uluslararası tekelin Türkiye’deki pazar payı yüzde 58,2’ye çıkmıştır.

3 BUÇUK MİLYON HEKTAR BETONA DÖNÜŞTÜ

AKP’nin iktidarı döneminde tarımsal alan 26,5 milyon hektardan 23 milyon hektara düşmüş yani 3,5 milyon hektar alanı betona dönüştürmüşüz. Türkiye’de biyolojik çeşitlilik çok zengin olmasına rağmen Türkiye’de koruma alanları yüzde 9, bu oran dünyada yüzde 17’dir. Ülke olarak 177 ülkeden 133’üncü sırada yer almaktayız.

HASTALIKLI GIDAYA MAHKUM OLACAĞIZ

Son yıllarda mazot, gübre, elektrik, su gibi tarımsal girdilerin maliyetinin çok yüksek olmasından kaynaklı üreticimiz tarımsal üretimden vazgeçmek zorunda bırakılmıştır. Aşırı gübre ve ilaç kullanarak üretimde dönemsel artış olur ancak toprağın bağışıklık sistemini çökerterek ileride hastalıklı gıdaya mahkûm olacağız.

‘KÜRT HALKININ ÜRETİM GÜCÜNÜ KIRMAYA YÖNELİK POLİTİKALAR UYGULANMIŞTIR’

AKP, kırsal alanlarda yaşayan üreticinin üretim alanlarını daraltarak onları sosyal yardımlar üzerinden yoksulluğa mahkûm etmektedir. Bir yanda da son 30 yıldır Kürdistan’da çatışmalı süreçten kaynaklı 3.500 köyün boşaltılarak meraların ve yayların kullanımını yasaklayarak Kürt halkının üretim gücünü kırmaya yönelik politikalar uygulanmıştır. Bu politikalar sonucu Kürdistan’da hayvancılık bitme noktasına getirilerek Türkiye’ye hayvan ve et ithalatı artmıştır, dışarıya bağımlı hâle gelmiştir.

‘AFRİN’DEKİ ZEYTİNLİK TALANI KÜRT DÜŞMANLARININ EKONOMİK ALANDAKİ POLİTİKASIDIR’

Sınırları aşarak Afrin’deki zeytinlikleri yok etmesi sadece tarım çetelerine hizmet etmemektedir. Aynı zamanda tarihsel olarak Kürt düşmanlarının ekonomik alandaki politikasını göstermektedir. Bugün de 50 bin tonun üzerinde Afrin zeytininin 8 Kasım’da Zeytin Dalı Gümrük Kapısı’ndan çıktığı biliniyor. Bu ganimet ve talan politikalarından vazgeçilmelidir. Benim bu Meclisten dileğim, ülkenin en önemli meselelerinin başında, Kürt ve Kürdistan karşıtlığı politikalarından vazgeçerek bu meseleyi barışçıl ve demokratik zeminde gündemine almasıdır.

Demokrat Haber/Ankara