HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı vesilesiyle Kürt dilinin kullanımının engellenmesi ve bu bağlamda ortaya çıkan mağduriyetin tespiti için Meclis araştırması istedi.

Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırması açılmasını talep eden Beştaş, Türkiye’de Kürtçe başta olmak üzere diğer dillerin kullanımının bir baskı mekanizması ile karşılaştığını ve Türkçe’den başka bir dilde konuşmanın çoğu kez suç olduğunu söyledi.

Beştaş: “15 Mayıs Kürt Dil Bayramı vesilesi ile Türkiye’de dil hakları üzerindeki baskı araçlarının araştırılması ve dilin gelişimi için yapılabilecek çalışmaların tespiti için Meclis Araştırması açılmasını talep etmek gerekmiştir” dedi.

 ‘KULLANILMAYAN DİLLER BÜYÜK TEHLİKE GİRMİŞTİR’

Beştaş’ın açıklaması şu şekilde:

 “Bu baskı ortamı içerisinde bireyler kendi anadillerine yabancı hale gelmiş ve ne yazık ki kullanılmayan diller büyük bir tehlike altına girmiştir. Nitekim Ubıhça’nın artık ölü diller arasına girdiği tarih çok yakın bir tarihtir ve bu nedenle başka diller de açıkça risk altındadır. Hala TBMM tutanaklarına “bilinmeyen dil” olarak yansıyan Kürtçe en iyi ihtimalle yerel dil olarak tanımlanmaktadır. Oysa Kürtçe diğer bütün diller gibi Anadolu ve Mezopotamya topraklarının zenginliğidir.

Bireysel bir insan hakkı olan anadil kullanımının yasaklanması aynı zamanda o toplumun tüm kültürel öğeleri ile birlikte yok sayılması anlamına gelmektedir. Bu ise en büyük insan hakkı ihlalidir. Hatta bireysel bir hak ihlali olmanın ötesinde insanlık tarihi için çok önemli canlı bir parçanın yok edilmesi anlamına gelmektedir.

Bilindiği üzere Celadet Alî Bedirxan'ın 1932'de çıkardığı Kürtçe Hawar dergisinin yayına başladığı gün olan 15 Mayıs, Kürt Dil Bayramı olarak kutlanmaktadır. Derginin en önemli faaliyeti oldukça doygun içeriğinin yanı sıra Kürtçe’yi Latin Alfabesine geçirmiş olmasıdır. Tam 57 sayı çıkarak Hawar; Kürtçe’nin gelişimine katkı sunarken Cegerxwîn, Qedrîcan, Osman Sebrî gibi edebiyatçıların yetişmesini de sağlamıştır.

Öte yandan bu dergi ile Kürtçe’nin gramerine ilişkin makaleler yayınlanmış olup dile sunduğu katkı tartışmasızdır. Bir dilin gelişimi için yazılı edebiyat çok önemli olup bunun geliştirilmesi elzemdir. Bu bahisle 1992 yılında İstanbul’da Kürt dilinin, kültürünün ve edebiyatının araştırılması ve geliştirilmesi gayesiyle kurulan Enstîtuya Kurdî ya Stembol'un (İstanbul Kürt Enstitüsü)’nün önemi büyüktür. Enstitü; Kürt dilinin asimilasyona karşı ayakta durmasını sağlamış, gelişimine ve kuşaklara aktarılmasına önemli bir katkı sunmuştur.

Ancak ne var ki; 15 Temmuz’u kendi dilediğini yapma özgürlüğüne açılan kapı olarak gören iktidar 31 Aralık 2016 günü Enstitü’nün kapısına mühür vurmuştur. İçişleri Bakanlığı tarafından Olağanüstü Hal'in (OHAL) 11. Maddesi kapsamında 94 derneğin faaliyetlerinin kapatılmasının duyurulması ardından İstanbul’da bulunan İstanbul Kürt Enstitüsü'ne gece saatlerinde polislerce yapılan baskının ardından Enstitü kapatılmıştır. Esasen o mühür dile vurulmak istenmiştir. Oysa dildir toplumları geliştiren ve birleştiren.

15 Mayıs Kürt Dil Bayramı vesilesi ile Türkiye’de dil hakları üzerindeki baskı araçlarının araştırılması ve dilin gelişimi için yapılabilecek çalışmaların tespiti için Meclis Araştırması açılmasını talep etmek gerekmiştir.”