HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, partisinin ‘Vicdan ve Adalet Nöbeti’nde gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Türkiye’deki bütün halklara çağrıda bulunan Kemalbay, herkesi ‘Vicdan Nöbeti’ni sahiplenmeye çağırdı.

Kemalbay, “Tıpkı Kürdistan’da evlerin abluka altında olduğu gibi Vicdan ve Adalet Nöbetimiz de abluka altında. Halkın iradesiyle seçilen milletvekillerimizle seçmenlerin önünde polisler, tanklar, panzerler bulunuyor. Bu durum bile bizlerin neler yapması gerektiğini ortaya koyuyor. Bizler mücadelemizi büyüteceğiz, barışı özgürlüğü adaleti savunacağız. Burada yoğun emeği veren milletvekillerimize de teşekkür ediyorum. Herkesi vicdan ve adalet nöbetine duyarlı olmaya hiçbir şey yapamıyorsa evlerinden ses vermeye, duyarlı olmaya; sonunda bu parkla buluşarak Vicdan ve Adalet Nöbetini Türkiye’nin her yerine yaymaya çağırıyorum” dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, partisinin Diyarbakır’da başlattığı Vicdan ve Adalet Nöbeti’ne katıldı.

Parti Sözcüsü Osman Baydemir ve milletvekilleriyle birlikte kameraların karşısına geçen Kemalbay, gündemdeki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Serpil Kemalbay’ın açıklamaları şu şekilde:

Bir kişi başkasının sömürülmesine ses çıkartmazsa kendisi de özgürleşemez. Eğer bir halk başka bir halkın sömürülmesine, ezilmesine, şiddet yummasına göz yumarsa kendisi de özgürleşemez. Aslında dün burada başlattığımız vicdan ve adalet nöbeti Türkiye halklarına bir sesleniştir. İçinden geçtiğimiz karanlık tünelde çıkış yolunu halklar el ele vererek bulacaktır. Halkların kendilerini birbirlerinin yerine koyarak değerlendirmesi bu karanlıktan çıkış yoludur. Amed’de başlattığımız bu nöbet halklarımızın barışa ulaşması içindir. Arkadaşlarımızın başlattığı bu mücadeleyi selamlıyorum. Hayırlı olsun.

BASIN BAYRAMI

Önceki gün basın bayramıydı. Basın özgürlüğü Çağlayan Adalet Sarayında rehin alınmış durumda. Sizler de bizimle birlikte kızgın güneş altında adalet nöbeti tutuyorsunuz, emeğinize sağlık.

5 Haziran’da Amed mitingimizde yapılan katliam sivil darbenin başlangıcı olan bir katliamdı. Partimize yönelik IŞİD eliyle yapılmış bir katliamdı. Eğer Türkiye’de adalet olsaydı, bağımsız bir yargı olsaydı, 5 Haziran’da yaşanan bu katliam şeffaf bir şekilde araştırılsaydı, suçlular ortaya çıkartılsaydı, gerekli dersler alınsaydı Suruç Katliamı da, Ankara Gar Katliamı da gerçekleşmeyecekti. Daha sonra oluşan siyasi atmosfer de gerçekleşmeyecekti. Biz demokrasi ve barış politikasıyla halklarımıza yönelen bu saldırıları göğüsleyebilecektik. Ama devlet eliyle IŞİD saldırganları korundu. Gözümüzün önünde devletin istihbaratı olduğu halde gerçekleşti. Bu tablo aslında sürmekte olan iktidarın bu katliamlardaki rolünü açıkça ortaya koymaktadır.

‘TÜRKİYE HALKLARI RİSK ALTINDA BIRAKILDI’

Dün Ankara’da görülen duruşmada katliamın en önemli sanıklarından biri soruşturma tamamlanmadığı halde serbest bırakıldı. Bu kişi, havaalanında saldırı yapan teröristlerle birlikte yakalanan bir kişidir. Bizler bu kişinin salıverilmesiyle ilgili endişe duyuyoruz. İktidarın Türkiye halklarını risk altında bıraktıklarına tanık oluyoruz. Adalet saraylarında bir adalet emaresi olmadığını bu duruşma bir kez daha gösterdi.

‘ÇAĞLAYAN’DA SİNCAN’DA ADALET YOK’

O yüzden Çağlayan’da Cumhuriyet çalışanlarına yönelik hukuksuzluk, Ankara Sincan’da gerçekleşen bu katliam duruşmasındaki hukuksuzluk sebebiyle; yargı bağımsız olmadığı için bizler burada 'Vicdan ve Adalet Nöbeti'ndeyiz.

FAŞİZM KENDİLİĞİNDEN GEÇMEYECEK

Halklarımıza sesleniyoruz: Faşizm geldi ama kendiliğinden gitmeyecek. Faşizme karşı direniş mutlaka kazanacak. Dünyada faşizmin çok örneği var hepsinin ömrü kısıtlı ve halkların mücadelesiyle ortadan kalktı.

‘SİZDEN ÖNCEKİ DARBECİLERDEN ÇOK DAHA MAHİRSİNİZ’

28 Şubat darbesi de olmuştu ve bu darbe Recep Tayyip Erdoğan tarafından sürekli mağduriyet gerekçesi yapıldı. Buradan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sesleniyorum: 28 Şubat Darbesinde, siz İstanbul Belediye Başkanıyken Amed’de, Kürt coğrafyasında yaptığınız size yapılsaydı şimdi nerede olurdunuz? Siz sizden önceki darbecilerden çok daha mahirsiniz. Halkların iradesini yok saymanız, HDP’yi kapısına kilit vurmadan kapatmak istemeniz bunun göstergesi. Belediyelere kayyum atayarak halkların iradesini yok saymanız bunun göstergesi. Demek ki siz Kenan Evren’e de ve Türkiye’nin tanıdığı bütün darbecilere rahmet okutuyorsunuz. Siz ne kadar mahir olursanız olun bizler de o kadar güçlü, mücadeleci direnişçi olacağız. Size karşı vicdanı adalet barışı savunmaya güçlü bir şekilde devam edeceğiz.

‘NÖBETİMİZ TÜM SİVİL ÖLÜMLERİ TEŞHİR ETMEK İÇİN’

Necmettin öğretmen katledildi. Partimiz grup toplantısında, Eş Genel Başkanımızın yazılı açıklamayla bu cinayeti kınadı. HDP olarak sivillere yönelik saldırıları her zaman kınadık. Bu coğrafyada başka bir Necmettin de Hakkari’de evinde otururken devlet güçleri tarafından yapılan ev baskınında katledildi. 7 çocuğunun gözü önünde yaşamını yitiren bir inşaat işçisi. 9 aylık çocuğu da polisler tarafından darp edildi ve şu anda tedavi görüyor. Biz sivil ölümler olmasın diye mücadelemizi yükseltmeliyiz. Ama görüyoruz ki inşaat işçisi Yüksekovalı Necmettin’in adı hiç anılmıyor. Onun yaşadıklarına bu coğrafya alışık. Bu kurşunları Kürt halkı tanıyor. Bu yargısız infazdır. Bizim başlattığımız vicdan ve adalet nöbeti tüm sivil ölümlerini teşhir etmek bunlara karşı mücadele etmek içindir.

‘VİCDAN VE ADALET NÖBETİNİ BÜTÜN TÜRKİYE’YE YAYALIM’

Tıpkı Kürdistan’da evlerin abluka altında olduğu gibi Vicdan ve Adalet Nöbetimiz de abluka altında. Halkın iradesiyle seçilen milletvekillerimizle seçmenlerin önünde polisler, tanklar, panzerler bulunuyor. Bu durum bile bizlerin neler yapması gerektiğini ortaya koyuyor. Bizler mücadelemizi büyüteceğiz, barışı özgürlüğü adaleti savunacağız. Burada yoğun emeği veren milletvekillerimize de teşekkür ediyorum. Herkesi vicdan ve adalet nöbetine duyarlı olmaya hiçbir şey yapamıyorsa evlerinden ses vermeye, duyarlı olmaya; sonunda bu parkla buluşarak Vicdan ve Adalet Nöbetini Türkiye’nin her yerine yaymaya çağırıyorum

Osman Baydemir’in açıklamaları şu şekilde:

İnanıyoruz bir gün eş başkanlarımız, belediye başkanlarımız, milletvekillerimiz, darbe sonucu zindanda tutulan bütün yoldaşlarımız, gazeteciler halkın içinde olacak. Bu bariyerler mutlaka aşılacak ama ricayla değil. Demokratik sivil ahlaki bir direnişle aşılacak. Bütün dünya kamuoyuna haykırıyoruz. Neden buradayız başta eş genel başkanlarımız, milletvekillerimiz belediye başkanlarımız ve cezaevlerindeki tüm siyasiler özgür oluncaya kadar vicdan ve adalet hareketini sürdürmeye kararlıyız.

OHAL rejimi kalkıncaya kadar vicdan ve adalet hareketini sürdürmekte kararlıyız. Kürt şehirlerinde insanların yaraları sarılıncaya, savaş suçluları yargılanıncaya kadar vicdan hareketini sürdürmekte kararlıyız. KHK ile ekmeğine el koyanlar, onların haklarını gasp edenler bu gasptan vazgeçinceye kadar vicdan ve adalet hareketi devam edecek.

‘PARKA HASIR ALINMASI BİLE SORUN’

Şu anda gördüğünüz abluka legal demokratik siyasetten ne kadar korkulduğunun göstergesidir. Dünden şu ana kadar tecrit altında tutulduğumuz bu alanda Kerbela eziyeti yaşatılıyor. İçeriye milletvekillerinin kullanmaları için bir hasır dahi alınması uzun tartışmalara, arbedelere vesile oluyor. En insani ihtiyacın karşılanması dahi bu parkta engelleniyor. Islak zeminlere kilit vurulmuş durumda. Grup toplantısında kullanacağımız materyallerimiz alınmıyor. Tek bir yurttaşın vekillerle buluşmasına müsaade edilmiyor.

‘SAAT 21’DE VİCDANIN SESİ OLALIM’

Bize dayatılan Kerbela’dır. Bu Kerbela zulmüne karşı Hüseyin olmaya devam edeceğiz. Eğer onlar halkın seçtikleriyle halkın buluşmasından korkuyorlarsa, bu bariyeri kaldırmanın bir başka yolu var. Bu hareket Gandivari, şiddet dışı bir hareket. Diyarbakır halkına çağrımızdır. Adalet, vicdan, özgürlük, onurlu bir barış 21. yüzyıl değerleridir. 21. yüzyıl değerlerini savunmak için saat 21:00’da vicdanlara ses getirelim. Bu tecridi kırmak için tencerelerimizle, kaşıklarımızla, tavalarımızla balkonlara, avlulara çıkalım, vicdandan vicdana ses getirelim. Kornalarımızla, zılgıtlarımızla halkla vekilinin tecrit altında tutulamayacağını bütün dünyaya ilan edelim. Buradan çıkacak ses inanıyorum bütün Türkiye’yi saracak.

Buradaki nöbetimiz 7 gün devam edecek ama faşizm duruncaya kadar durmayacağız. Eşitlik, barış, demokrasi önündeki en büyük bariyer olan tecrit uygulaması kaldırılıncaya kadar durmayacağız. Sadece milletvekilleri, gazeteciler, doktorlar cezaevinde değil. Türkiye’nin tamamı açık cezaevidir. Şimdi voltalarımızı tüm tutukluların voltalarına karıştıralım.

(HABER MERKEZİ)