HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu, Katar krizi, zeytinliklerle ilgili düzenleme, açlık grevindeki eğitim emekçilerİ Nuriye Gülmen ile Semih Özakça, tutuklu HDP vekillerinin yargılama süreci ve gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Katar krizi ile ilgili hükümete çağrıda bulunan Kerestecioğlu, “Türkiye, Katar ya da Suudi Arabistan’dan yana değil, Ortadoğu halklarının yanında özgürlük, barış ve demokrasi cephesinin yanında saf tutmalı” dedi.

HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu, Meclis'te basın toplantısı düzenledi.

Kerestecioğlu, açlık grevinin 91'inci gününde olan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'ya değinerek, "Dün akşam saatlerinde mahkeme, Gülmen ve Özakça hakkında hazırlanan iddianameyi kabul edip, 14 Eylül tarihine duruşma günü verdi. 50 sayfa sosyal medya paylaşımlarından örgüt yaratan zihniyet, onları ölüme terk etmek istiyor. Buna hep birlikte engel olacağız. Nuriye ve Semih’i tekrar sevgiyle selamlıyorum" dedi.

'BALUKEN DAVASINDA SİYASİ MÜDAHALE VAR'

HDP'li vekillerin tutukluluğuna değinen Kerestecioğlu, İdris Baluken’in davasında siyasi müdahale olduğunu öne sürdü.

Kerestecioğlu, şöyle konuştu:

 "İdris Baluken’i 30 Ocak tarihinde oy birliği ile tahliye eden mahkeme heyetinin başkanı, tahliyenin hemen ardından Ankara'ya üye hakim olarak atanarak görevi değiştirilmişti. Dün yine, Baluken’in tutukluluğunun devamına muhalefet eden üye hakim ile tahliye kararı veren son üye hakimlerin de ceza mahkemelerine geçerek görevlerini bırakmak zorunda kaldıklarını öğrendik. Bu davada, Türkiye yargı tarihinde ilk defa bir yargılamada üç üye de baktığı dosyadan alınmıştır. Açık bir siyasi müdahale vardır. Hükümetin yargıya müdahalesinin en açık örneği ile karşı karşıyayız. AKP 'Parti kapatmaya karşıyız' diyor; ama gördüğünüz gibi tüm siyasetçilerimize yönelik soruşturmalarla fiili olarak partimizi kapatmaya çalışıyor"

HDP’li vekillere uygulanan SEGBİS ile davaya katılma sisteminin” doğrudanlık - yüz yüzelik” ilkesine aykırı olduğunu ifade eden Kerestecioğlu şöyle konuştu:

"Mahkemelerin rehin siyaseti yetmiyormuş gibi, yargılamalar sırasında doğrudanlık -yüz yüzelik ilkesi de ihlal ediliyor. Eş başkanlarımız ve milletvekillerimizin 200 üzerinde duruşması görüldü ve bunların büyük bir kısmına SEGBİS ile katıldılar. Mayıs başı itibari ile ise SEGBİS üzerinden duruşmalara katılmayacaklarını belirttiler. Duruşmalarda bulunma taleplerini mahkemelere ilettiler. Fakat mahkemelerce bu talepler reddediliyor. Mahkemelerin, duruşmalara fiziken katılma taleplerini çeşitli gerekçelerle reddetmeleri, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına ve Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin, SEGBİS sistemini doğrudanlık - yüz yüzelik ilkesine aykırı bulan kararlarına uymamaktadır."

'BU KADAR MI KORKUYORSUNUZ?'

Demirtaş’ın davalara fiziken katılma talebinin reddedilmesini değerlendiren Kerestecioğlu şöyle devam etti:

"Geçtiğimiz günlerde Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş’ın mahkemede bulunma talebi 'yargılamayı sürüncemede bırakacağı' gerekçesiyle reddedildi. Mahkemede kendini savunmak yargılamayı sürüncemede bırakacakmış. Hem suçlayacaksın, tutuklayacaksın, hem de kendini savunmasını engelleyeceksin. HDP’ye karşı ikili, hatta çoklu bir hukuk söz konusu. Vekillerimiz siyasi faaliyetlerini sürdürürken, tutuklamak için gözaltına alıp zorla, uçak ve helikopter ile mahkemeye götürenler, tutuklu vekillerimiz 'mahkemede konuşmak istiyoruz,' deyince 'Hayır, götürmeyiz' diyorlar. Meclis’te, miting meydanlarında konuşmalarını önlemek için cezaevine aldınız da, bu kadar mı korkuyorsunuz? Demirtaş’ın mahkemelerde söyleyeceği birkaç sözden bu kadar mı korkuyorsunuz?"

ZEYTİNLİKLERLE İLGİLİ DÜZENLEME

Zeytinliklerin ranta açılması girişimlerine tepki gösteren Kerestecioğlu, yurttaşları zeytinliklere sahip çıkmaya çağırdı:

"Türkiye halkının böylesi yakıcı sorunlarına kulağını kapayan hükümetin gündeminde ise bildiğiniz gibi yine, sermaye için zeytinliklerin, kıyıların, meraların talan yasası vardı. Hükümet, kamuoyunun duyarlılığını ve isyanını görünce Kanun tasarısı görüşmelerini Perşembe gününe erteledi ve bugün zeytin üreticileriyle tekrar görüşmeye karar verdi. Bu başarı, ses veren herkesin başarısıdır. Duyarlılık gösteren herkese teşekkür ederiz. Fakat, tasarı Perşembe günü yeniden Meclis gündemine gelecek, rafa kalkmış değil; o yüzden hepimiz, gölgesini satamadığı ağacı kesen bu kapitalist hükümete karşı yaşam alanlarımıza sahip çıkmaya devam etmeliyiz. Bugün de yurttaşların sosyal medya kampanyası var ‘Zeytinin canı var’ diyecekler. Evet zeytinin canı var. Ve bize çok fazla telefon geliyor bu meseleyle ilgili. Elbette AKP’ye de gidiyor. Onlara da sordum. Ama yurttaşlar AKP’nin telefona cevap vermediğini, soruları yanıtlamadığını söylüyor. Mehmet Muş’a sesleniyorum, yurttaşların telefonlarına cevap verin Sayın Muş, Zeytinliklerle ilgili açıklama yapın"

KATAR KRİZİ

Kerestecioğlu, dünya gündemine oturan Katar'a yönelik yaptırımlara dair de şu değerlendirmede bulundu:

 "'Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim' demişler. Sünni blokun liderliğini Katar ile birlikte sürdürerek kendince Ortadoğu’da agresif bir siyaset uygulamaya çalışan Türkiye, şimdi teröre yardım eden ülkeler kategorisine girmek üzere. Bizim için Katar’ın da Suudi Arabistan’ın da Ortadoğu başta olmak üzere tüm dünyada birçok masum insanın ölümüne sebep olan Hamas, El Kaide, IŞİD, Müslüman Kardeşler gibi örgütlerin bir kısmına destek verdikleri açıktır. Bugün Suudi Arabistan’dan yana gözüken ABD Amerikan Kongresi’nin 11 Eylül raporundan hiç söz etmiyor. Raporda, El Kaide’nin finans kaynağının Suudi Arabistan başta olmak üzere Körfez’deki bağışçılar olduğu tespiti vardı. Ayrıca Suudi Arabistan’la El Kaide arasındaki bağlantıları ortaya koyan kısım gizli tutulmuştu. Bu ülkelerle ikili askeri anlaşmalar yapmak, bu ülkelerde üs kurmak gibi kirli askeri ve ekonomik oyunların içine girmemek gerekir.

Türkiye’nin bu yanlış yoldan dönmesi gerekiyor. Türkiye, Katar ya da Suudi Arabistan’dan yana değil; Ortadoğu halklarının yanında özgürlük, barış ve demokrasi cephesinin yanında saf tutmalı. Demokratik siyaset kültürü için çaba harcanmalıdır. Mezhepçi siyaset ülkemize kaybettirir, en az milliyetçilik kadar zehirlidir Mezhepçi siyaset. Bu maceraya kendini kaptıran AKP Hükümeti bir an önce bu yanlış yoldan dönmelidir. Bu mezhepçi, yayılmacı ve şeffaf olmayan politikaların sonucuna, bugün maalesef İran’a yönelik saldırılarda da acı biçimde tanık olduk. Öncelikle İran halklarına baş sağlığı ve geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum.

Hükümeti, Türkiye’yi benzer sonuçlarla karşı karşıya bırakacak, baştan beri sürdürülemez olan bu dış politika anlayışından vazgeçmeye çağırıyorum."

TOPLANTIYA KATILIM OLACAK

Kerestecioğlu, 8 Haziran’da Meclis Başkanı'nın çağrısıyla yapılacak iç tüzükle ilgili toplantıya HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'in katılacağı bilgisi verdi.