Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ekonomi Komisyonu, Borçluluk Raporu hazırladı.

Komisyon adına konuşan Batman Milletvekili Necdet İpekyüz, “AKP, vatandaşları, esnafları ve şirketleri borçlandırarak iktidarına muhtaç hale getiriyor. İstikrar dedikleri şey, aslında, borçta, konkordatoda, iflasta istikrardır. Türkiye’de vatandaşın, esnafın ve KOBİ’lerin en büyük belası borçtur. AKP’nin ekonomik krizi derinleştiren popülist politikaları nedeniyle devlet hazinesi de büyük bir borç krizi içerisindedir. Yani boğaza kadar borca batmış durumdayız” dedi.

“Borç demek, faiz demektir. AKP iktidarı her ağzını açtığında muhalefeti “faiz lobisi” diye suçlasa da, Türkiye tarihinin en büyük “faiz lobisi” yanlısı iktidarı oldu” ifadelerini kullanan İpekyüz, “AKP iktidarının kamuyu içerisine düşürdüğü faiz sorunu her geçen gün etkisini daha fazla gösteriyor. 2019 yılında toplamda 191 Milyar 810 Milyon lirayı aşkın bir borç ödemesi gerçekleşti. Bunun 94 Milyar 770 Milyon lirası faize ödendi. Yani 2019 yılında gerçekleşen borç ödemelerinin yarısı faiz ödemesinden oluştu” dedi.

Komisyon adına konuşan Batman Milletvekili Necdet İpekyüz’ün açıklamaları şu şekilde:

AKP iktidarı 2002 yılından beri Türkiye toplumunu ve vatandaşları sistematik olarak borçlandırıyor. Bankalara bağımlı hale getiriyor, faize bulaştırıyor. Faiz lobisi hiç durmadan AKP’nin politikaları sayesinde para kazanıyor. Bir yönetme taktiği olarak borçlandırma, AKP’nin bu topraklara, bu toprakların insanına ve birikimine yaklaşımını gösteriyor. Bu yaklaşım şudur: Borçlandır, faiz al, iktidara bağımlı hale getir.

AKP, vatandaşları, esnafları ve şirketleri borçlandırarak iktidarına muhtaç hale getiriyor. İstikrar dedikleri şey, aslında, borçta, konkordatoda, iflasta istikrardır.

Türkiye’de vatandaşın, esnafın ve KOBİ’lerin en büyük belası borçtur. AKP’nin ekonomik krizi derinleştiren popülist politikaları nedeniyle devlet hazinesi de büyük bir borç krizi içerisindedir. Yani boğaza kadar borca batmış durumdayız. Koronavirüs pandemisinin de etkisi ile çanlar Türkiye ekonomisi için çalıyor ve en büyük tehlike borçların geri ödenememesi sorunudur.

‘NE 2001 NE 1994 KRİZLERİNDE BU DENLİ BİR BORÇLANMA GÖRÜLMEDİ’

Bugün borç öyle bir aşamaya geldi ki, ne 2001 ne 1994 krizlerinde bu denli bir borçlanma görülmedi. 2002 yılından bugüne bireysel kredi, hane halkı, KOBİ ve Kamu borçları inanılmaz derecede yükselen Türkiye, her düzeyde borçlanmanın ekonomik çöküşü ve sosyal buhranı çağırdığı bir gerçekle karşı karşıyadır.

‘BİREYSEL KREDİ BORÇLARI SADECE 9 AYDA YÜZDE 35 YANİ 218 MİLYAR TL ARTTI’

Pandemi ile birlikte siyasi iktidarın karşılıksız destek paketleri yerine borçlandırma paketleri açıklaması ile bireysel kredi borçları sadece 9 ayda yüzde 35 yani 218 Milyar TL, arttı. AKP politikaları sonucunda yurttaşlar geçimlerini sağlamak için borçlanma kanallarını kullanmak zorunda bırakılıyor; borçların ödenememesi ile devasa bir yük yurttaşların geleceğinin üstünde ağırlık yapıyor. Sadece 2020 yılı içerisinde Eylül dönemine kadar 739.756 kişinin kredi borcunu ödeyemediği bir felaket tablosu ile karşı karşıyayız.

Kredi borcunu ödeyemeyenlere art arda icra takipleri gönderiliyor. AKP iktidarının tarihi artan icra dosyaları tarihidir. İstikrar, artan icra dosyalarındaki istikrardır. 2002 yılında icra takibine düşmüş dosya sayısı 8 milyon 613 bin iken 2008 yılında bu sayı 12 milyon 333 bine yükselmiştir. Bu sayı 2012 yılında 19 milyon 098 bin iken, 2020 yılında 26 milyon takibe düşmüş icra dosyası vardır. Yani borç büyüyor, iflaslar büyüyor, icralar büyüyor; halk yoksullaşıyor, esnaflar iflas ediyor, yandaşlar ve bankalar zenginleşiyor.

‘BİREYSEL KREDİ BORÇLARI 100 KAT ARTTI’

AKP iktidarı döneminde hane halkları her yıl yüksek oranda borçlanarak yaşamını sürdürdü. Birikerek büyüyen hane halkları borçları 18 yılda 127 kat arttı. Gelir dağılımında adaletin bozulduğu ve son yıllarda gelir edinme kanallarının giderek daraldığı bu zaman zarfında, hane halkları için borçlanma hane içine konan bir ateşe dönüştü. Konut, taşıt ve ihtiyaç kredilerinden oluşan bireysel kredi borçları 2002 yılında 6,6 milyar TL iken, 2019 yılında 618,5 milyar TL’ye, 2020 yılı Ekim ayı itibariyle de 849 milyar TL’ye çıkmıştır. Hane halkı borçları aynı dönemde bir önceki döneme göre 2020 ilk çeyreğinde 44 milyar, ikinci çeyreğinde ise 77 milyar TL artış gösterdi. AKP iktidarında 2002’den 2020 yılına kadar Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla 3 kat artarken, bireysel kredi borçları 100 kat arttı.

Pandemi nedeniyle yaşanan kredi patlaması borçlu sayısında mutlak bir artışla sonuçlandı. Sadece 2020 yılında 4 milyon 755 bin kişi “ilk defa” kredi ile borçlandı. 2020 yılı Ekim ayı itibariyle bankalar ve banka dışı finansal kuruluşlar tarafından kullandırılan bireysel krediler yüzde 45 artarak 849 milyar TL olmuştur. Bireysel kredilerin yüzde 46'sını ihtiyaç kredileri, yüzde 34'ünü konut kredileri, yüzde 16'sını kredi kartları ve yüzde 4'ünü taşıt kredileri oluşturmuştur. Bireysel kredi kullanan kişi sayısı (takipteki krediler hariç) son bir yılda 2.4 milyon kişi artarak 33.9 milyon kişi olurken, ortalama kredi bakiyesi ise 25,1 bin TL düzeyinde gerçekleşmiştir. Ekim ayında 82 bin kişi ilk defa ihtiyaç kredisi, 19 bin kişi ilk defa konut kredisi kullanırken, kredi kartı kullanan kişi sayısı 277 bin oldu. 84 bin kişi ise ilk defa kredili mevduat hesabı kullandı.

Türkiye’de ekonominin temel yapı taşı KOBİ’lerdir. KOBİ’ler toplam istihdamın yüzde 75’ini sağlarken, pandemi sürecinin kötü yönetilmesi ile KOBİ’ler büyük bir iflas eşiğine geldi. KOBİ’lerin iflası demek Türkiye ekonomisinin tepetaklak olması demektir. 2006 yılında 59,6 milyar TL borcu olan KOBİ’lerin 2020 yılı Ağustos ayı itibariyle 193,5 Milyar TL ile sadece dövize endeksli borcu vardır. Yabancı para cinsindeki bu borç yükünü hafifletmek amacıyla TL cinsinden borçlanan KOBİ’ler borç kısır döngüsü içerisinde iflasa sürükleniyor.

Son bir yılda KOBİ kredi borcu yüzde 50 oranında arttı.  KOBİ’lerde takibe girmiş alacak oranı pandemi öncesi dönemde yüzde 9,2 gibi yüksek bir orana çıktı. Ticari Krediler, 2020 yılı Ekim ayı itibariyle yüzde 41 artarak 2 trilyon 978 milyar TL olmuştur. Bu süreçte ticari kredilerin toplam içerisindeki payı yüzde 78 düzeyinde gerçekleşmiştir. Borç batağının yarattığı tehlike tablosunu Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan bizatihi itiraf etmiştir. Elvan bankacılık sektöründe yakın izlemede 382 milyar TL, takipte 151 milyar TL kredi olduğunu açıklamış, felaket senaryosunun tam içerisinde olduğumuzu açıkça göstermiştir.

‘VATANDAŞ YOKSULLAŞIYOR VE KOBİ’LER İFLASIN EŞİĞİNDE’

Vatandaş yoksullaşıyor ve KOBİ’ler iflasın eşiğinde iken AKP’nin popülist ve yandaşları gözeten politikaları neticesinde devlet büyük bir borç batağına doğru gidiyor. Kamu brüt toplam borç stoku, 2019 yılının 4. çeyreği itibariyle 1 Trilyon 442 Milyar liraya ulaşmış durumdaydı. Bu borç 2020 yılında daha da artarak 1,9 Trilyon bandına yaklaştı. Yani Halka ilave vergi ve bütçe açıkları şeklinde yansıyan “Merkezi Yönetim Toplam Borç stoku” son 10 yılda yüzde 308 oranında arttı. AKP iktidara geldiğinde yani 2002 yılının 4. çeyreğinde bu tutar sadece 215 Milyar 300 Milyon liraydı. Yani 18 yılda yaklaşık 9 katlık bir artış yaşandı.

Borç demek, faiz demektir. AKP iktidarı her ağzını açtığında muhalefeti “faiz lobisi” diye suçlasa da, Türkiye tarihinin en büyük “faiz lobisi” yanlısı iktidarı oldu. AKP iktidarının kamuyu içerisine düşürdüğü faiz sorunu her geçen gün etkisini daha fazla gösteriyor. 2019 yılında toplamda 191 Milyar 810 Milyon lirayı aşkın bir borç ödemesi gerçekleşti. Bunun 94 Milyar 770 Milyon lirası faize ödendi. Yani 2019 yılında gerçekleşen borç ödemelerinin yarısı faiz ödemesinden oluştu.

‘KAMUNUN ÇÖKÜŞÜ YÜKSEK SESLE ÇAĞRILIYOR’

2020’de bu durum daha da vahim olup bütçeden ödenmesi planlanan faiz 140 milyar TL oldu. 2021 yılı bütçesinde ise 179,5 milyar TL faiz ödenmesi planlanıyor. Kamuda borç limitlerini hem de fahiş faiz oranları ile aşan AKP 1923-2018 yılları arasında alınan toplam cari borç kadar borcu 2018-2021 yılları arasında alacaktır. Yani 4 yıllık borç toplamı 95 yıllık borç kadar olacaktır. AKP iktidarını sürdürmek için kamuyu her geçen gün daha fazla faiz ödemesine yönlendirmekte; kamunun çöküşü yüksek sesle çağrılıyor. Faiz oranları sadece kamu için değil bireyler, firmalar ve bankalar için de yüksektir. Ülkenin kredi risk primi AKP’nin iç ve dış politikaları nedeniyle yüksek olduğundan bu fatura her düzeye yansıyor.

“BORÇSUZ YAŞAM EKONOMİSİ”Nİ HALKLARIMIZLA BİRLİKTE HAYATA GEÇİRECEĞİZ”

Türkiye’de gerek vatandaşlar gerek haneler gerek KOBİ’ler gerekse de devletin büyük bir borç batağında olduğu net şekilde ortadadır. Bu bataktan çıkmanın yolu, demokrasi ittifakı ile eşitlikçi bir ekonomik düzen yaratmaktır. HDP olarak iktidardan ve muhalefetten farklı olarak alternatif bir ekonomi modelini hayata geçireceğiz.

HDP olarak “Borçsuz Yaşam Ekonomisi” önerimiz kapsamında;

• Tüm vatandaşlarımızın 50.000 liraya kadar olan kredi kartı ve kredi borçlarının faizleri silinmeli, anaparaları faizsiz ve uzun vadeli olarak yeniden yapılandırılmalıdır. Böylece borç ve faiz yükü altında ezilen vatandaşlarımızın Borçsuz Yaşam’a geçebilmelerini,

• Esnaflar ve vatandaşlar açısından kredi borçlanmalarında faizlerin silinmesi, borçların sıfır faizle yeniden düzenlemesi, geleceğin ipotek altına alınmaması için adım atmayı,

• Bireysel kredi kartı borcu olanlardan temerrüde düşen ya da ödeyemeyenler için faizlerin silmeli, ana borcun uzun taksitli yeniden yapılandırarak tüm kredi kartı faizlerini düşürmeyi,

• Borçlu yurttaş/esnaf/KOBİ’ler için karşılıksız olmak kaydıyla sabit giderleri destekleme teşviki düzenlemeyi, tüm siyasi partiler ve demokratik kamuoyuna öneriyoruz. Krizin yükünün emekçilere, esnafa, yoksula çıkarılmasına rıza göstermeyeceğiz. HDP olarak “ekonomik adalet yoksa toplumsal barış imkânsızdır” diyerek “Borçsuz Yaşam Ekonomisi”ni halklarımızla birlikte hayata geçireceğiz.