HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Cumhurbaşkaı Tayyip Erdoğan’ın Afrin’e yönelik açıklamalarını değerlendiren Kemalbay, “AKP iktidarı, Rojava'ya dair sürekli bir düşmanlık politikası üretiyor. Eğer savaş gündemde olmazsa ve kutuplaşmalar sönümlenirse AKP'nin yolsuzlukları, hırsızlıkları, şiddeti gözler önüne serilecek. Afrin'de, Rojava'da Kürt halkının yanında olmalıyız. Afrin bu savaşta belki de zorluklar karşısında bir araya gelerek yaşayabilen nadide yerlerden biridir. AKP, orayı da yok etmek istiyor, her yerde savaş istiyor” dedi.

CHP İstanbul İl Başkanlığı’na seçildikten sonra hedef gösterilen Canan Kaftancıoğlu’na desteklerini sunan Kemalbay, “Leyla Zana'nın milletvekilliğinin düşürülmesi kadın mücadelesine de vurulmak istenen bir darbedir. Bakın bugün yine CHP İstanbul İl Başkanı'na yönelik bir linç kampanyası var. Ben buradan sevgili Canan Kaftancıoğlu'ya yönelik linç kampanyasını kınıyor ve kendisinin yanında olduğumuzu belirtiyorum” ifadelerini kullandı.

Serpil Kemalbay'ın konuşmasından satır başları şöyle:

SELAHATTİN DEMİRTAŞ'IN YARGILANMASI

Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş'la tam 435 gün sonra görüşebildik. Bugüne kadar kendisi duruşmalara getirilmedi. Demirtaş, o cezaevinin içerisinde bile bizlere barış umudu verdi, biz de ona destek verdik. Selahattin Demirtaş, Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu bir siyasetçi olarak, 'Üyeliğim bile düşürülse ben çalışmalarıma devam edeceğim' demişti. Bütün halkımızı, yarın Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görülecek duruşmaya destek vermeye çağırıyorum.

MİLLETVEKİLLERİNE AÇILAN DAVALAR

Partililerimize ve milletvekillerimize cezalar veriliyor. Etkili bir muhalefet yaptığımız için bu cezalar bize, tasfiye etmek amacı ile verilmeye çalışılıyor. Leyla Zana, 24 yıl önce bu çatı altına halk tarafından gönderilmişti. O zaman da halkın iradesine saygı göstermeyenler onun vekilliğini düşürmüştü, bugün yine aynı zihin, Bahçeli ve Erdoğan ittifakıyla vücut buluyor. Onlara şunu söylüyoruz ki o gün bunları yapanlar nasıl hatırlanmıyorsa sizler de tarihin çöplüğüne gideceksiniz. Fakat biz mücadelemize devam edeceğiz.

CANAN KAFTANCIOĞLU’NUN HEDEF GÖSTERİLMESİ

Leyla Zana'nın milletvekilliğinin düşürülmesi kadın mücadelesine de vurulmak istenen bir darbedir. Bakın bugün yine CHP İstanbul İl Başkanı'na yönelik bir linç kampanyası var. Ben buradan sevgili Canan Kaftancıoğlu'ya yönelik linç kampanyasını kınıyor ve kendisinin yanında olduğumuzu belirtiyorum.

AYM TARTIŞMASI

Bu ülkede kadınlar, erkek şiddeti yüzünden hayatlarını yitiriyorlar fakat bu ülkede gündeme gelemiyor. Bir inşaat işçisi kendisini ateşe veriyor, son iki yıl içerisinde 4 işçi kendisini yakıyorsa normal şekilde yaşamaya devam edemeyiz. Engelli bir insan lince maruz kalıyorsa mutlaka taşın altına hepimizin elini koyması gerek. Bunların altında yatan şey işte bu hukuksuzluktur. Hepimiz bu sorunlarla, bu acılara karşı mücadele etmek için el ele vermek zorundayız.

Daha önce savaşı gerekçe göstererek Abdülhamit anayasayı ortadan kaldırmıştı, şimdi de Erdoğan aynı şeyi yapıyor. Bugün Meclis ortadan kaldırılmışsa, YSK siyasi baskıdan dolayı titriyorsa, biz seçimleri bekleyemeyiz. Erdoğan ve Bahçeli, bu ülkedeki demokratikleşme meselesinden korkarak birbirine sarıldılar, tıpkı 7 Haziran'da olduğu gibi. Bahçeli bugün de 'Biz ittifak yapacağız' diyor. Hepsi vurmak için, kırmak için, sermayenin, neoliberal politikaların yanında olan siyasetlerdir. Dolayısıyla Bahçeli'nin anahtar teslim olarak partiyi AKP'ye teslim etmesi şaşılacak bir şey değildir.

AFRİN GERİLİMİ

AKP iktidarı, Rojava'ya dair sürekli bir düşmanlık politikası üretiyor. Eğer savaş gündemde olmazsa ve kutuplaşmalar sönümlenirse AKP'nin yolsuzlukları, hırsızlıkları, şiddeti gözler önüne serilecek. Türkiye halklarının Kürtlere düşman olmak için bir sebebi olamaz. Birlikte bir yaşamı örmek için bizim her zaman barışın yanında olmamız gerekiyor. Sermayedarların hedefleri, Türkiye halklarının hedefi olamaz. Afrin'de, Rojava'da Kürt halkının yanında olmalıyız. Afrin bu savaşta belki de zorluklar karşısında bir araya gelerek yaşayabilen nadide yerlerden biridir. AKP, orayı da yok etmek istiyor, her yerde savaş istiyor. Her gün çıkıp 'Vurdum mu oturturum, tepelerine ineceğiz' diyor. Yahu biraz da insan ol! Erdoğan, bir cumhurbaşkanına yakışmayacak sözler sarf ederek kötülük ekiyor.

'Filistin halkının hakları vardır' diyorlar. Biliyorsunuz HDP ve onun geleneği, bizzat Filistin ile dayanışma içerisindedir. Fakat Erdoğan'ın Filistin'den bahsedip Afrin'e saldırması burada samimiyetsizliğini göstermektedir. Bir asgari ücretlinin Afrin'deki Kürtlerle hiçbir sorunu yoktur.

'EKONOMİK BÜYÜME VARSA EMEKÇİLER NEDEN YOKSUL?'

Çok kapsamlı sorunlarla karşı karşıyayız. İşçilerin, emekçilerin sorunları şu anda ülkenin baş sorunlarıdır. Her gün 'Ülke ekonomisi büyüdü' diyorlar. Bahçeli-Erdoğan ittifakının el ele vererek bu ülke halklarını nasıl sömürdüklerini anlatmak zorundayız. OHAL ve KHK'lerle işinden edilen insanların, bu büyük sorunu tek başlarına yaşadıklarını ifade etmek zorundayız. Faşizme karşı dilekçe veremeyiz. Faşizme karşı bütün bu sorunları yaşayan kesimlerin bir araya gelerek mücadele etmemiz gerekir.

Metal işçileri bugün haklarını talep ediyorlar. MESS'in teklifine bakıyoruz, enflasyonun çok altında. Nasıl bu kadar pervasız olabiliyorlar? İşte bu faşizme ve OHAL'e dayanarak bunu yapıyorlar. Anti faşist bir mücadeleyi birlikte yükseltmek zorundayız. OHAL'i ortadan kaldırmak için bütün güçlerin birleşmesi gerektiğini, yağmur gibi yağan zamların sebebinin OHAL olduğunu unutmamamız gerekiyor.

Daha güçlü olmak için herkesi 11 Şubat'ta HDP kongresine davet ediyorum.

Kaynak: Evrensel