Dün gözaltına alınan HDP'nin Şanlıurfa'nın Suruç ile Mardin'in Savur, Derik ve Mazıdağı ilçelerinin belediye başkanları görevden alındı. Başkanların yerine kaymakamlar kayyım olarak atandı. Son atamalarla birlikte HDP'nin kayyım atanan belediye sayısı 24'e yükseldi.

31 Mart'ta yapılan yerel seçimlerinin ardından HDP'li belediye başkanlarına yönelik görevden uzaklaştırma ve yerlerine kayyım atama uygulaması HDP'ye yakın kesimler ve parti içinde "sine-i millet" tartışmasını bir kez daha gündeme taşıdı.

Sosyal medya üzerinden de yürüyen tartışmada her ne kadar parti yönetimi "sine-i millet" fikrine "mesafeli" baksa da; belediye başkanları, meclis üyeleri ve milletvekillerinin "topluca istifa etmesi" seçeneği yüksek sesle dile getiriliyor.

Son olarak cezaevindeki eski HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın avukatı Mahzuni Karaman'ın "toplu istifa" çağrısı, bu tartışmayı yeniden alevlendirdi.

HDP yönetimi ise bu talepleri, 20 Kasım'da parti bileşenleri, belediye başkanlarının da katılacağı ve kayyım atamalarına karşı izlenecek tutumun belirleneceği toplantıda netleştirip, bir deklarasyonla kamuoyuna açıklamaya hazırlanıyor.

Ayşe Sayın'ın BBC Türkçe'de yer alan haberine göre  parti yönetiminin, geçmişte de zaman zaman gündeme gelen "sine-i millet" seçeneğine sıcak bakmadığı biliniyor.

Hatta HDP kulislerinde, yapılan kamuoyu araştırmalarında da tabanın sadece yüzde 10'unun "sine-i millet" önerisini desteklediği ifade ediliyor.

Ancak tabanda, HDP'nin, kayyım atamaları karşısında yeterince etkin olamadığı eleştirisi de yöneltiliyor.

Bu konuda, geçtiğimiz günlerde Mezopotamya Haber Ajansı'nda yer alan bir kamuoyu araştırması örnek gösteriliyor ve kayyım atamalarına karşı HDP'nin tavrını yetersiz bulanların oranının yüzde 60'ın üzerinde olduğuna dikkat çekiliyor.

İşte bu nedenle de parti yönetiminin taleplere kayıtsız kalamayacağı yorumu yapılıyor.

HDP SÖZCÜSÜ KUBİLAY: ÖNERİ BİZE DE GELİYOR

HDP Sözcüsü Günay Kubilay da Cuma günkü MYK toplantısının ardından gazetecilerin "sine-i millet" tartışmasına ilişkin sorusuna şu yanıtı verdi:

"HDP kurumsal olarak bir sine-i millet tartışması yapmıyor. Ancak partimizin çevresinde dostları tarafından, yol arkadaşları tarafından HDP'den barış, demokrasi, özgürlük beklentisi olan bazı aydınlar, yazarlar, akademisyenler tarafından bir mücadele yöntemi olarak sine-i millet önerileri bize de geliyor. Sine-i millet tartışması da demokratik ve meşru bir öneridir. Mücadele yöntemlerinden birisidir. HDP kendi çoğulcu yapısı ve radikal demokrasi anlayışı gereğince bu önerileri görmezden gelecek, kulağını kapatacak bir parti değildir. 20 Kasım'da yapacağımız geniş ölçekli büyük toplantıda bu öneriler de diğer önerilerle birlikte tartışılacaktır. "

TEMELLİ: TAVRIMIZI DEKLARASYONLA AÇIKLAYACAĞIZ

Tartışmaları BBC Türkçe'ye değerlendiren HDP Eş Başkanı Sezai Temelli, partili belediye başkanlarının görevden alınması ve yerlerine kayyım atanması karşısında izlenecek tutuma ilişkin, birçok seçeneğin değerlendirildiğini söyledi.

Temelli, "Çekilme, kısmi çekilme dahil, birçok öneri, görüş var. Bununla ilgili şu anda yoğun bir çalışma var. Hem stratejik, hem de politik anlamda herkesin beklentisini karşılayacak, önümüzdeki dönemi biçimlendirecek bir çalışma devam ediyor" dedi.

20 Kasım'da kapsamlı bir toplantı yaparak, kayyım atamalarına ilişkin yöntemi belirleyeceklerini vurgulayan Temelli, alınacak kararın bir deklarasyonla kamuoyuna duyurulacağına dikkat çekti.

Parti yönetiminin hiçbir konuda tek başına karar vermeyeceğini vurgulayan Temelli, hem toplantıda oluşan görüşler, hem de kamuoyu araştırmalarından sonuçlara göre sadece "çekilme, çekilmeme"yi değil, farklı mücadele seçeneklerini de tartışacaklarını ifade etti:

"Biz mücadele partisiyiz, bu net. Bu konuda hangi görüşten olursa olsun, 'Çekilelim' diyen de 'Çekilmeyelim' diyen de, görevden almalar karşısında nasıl daha etkin mücadele edebiliriz çabası içinde. Bu konuda bir sürü seçenek gündeme getiriliyor. Parti örgütlerimiz, farklı kesimlerle de görüşüyoruz. Çok çeşitli seçenekler var. Tabii bütün bunları toplantımızda değerlendireceğiz, kamuoyu araştırmalarına bakacağız ve ona göre karar alıp, kamuoyuna açıklayacağız."

"YA BİR YOL BULACAĞIZ, YA BİR YOL YAPACAĞIZ"

Parti içinde "belediyelerden istifa" seçeneğini seslendirenlerden birisi de OHAL döneminde görevden alınan eski Ağrı Belediye Başkanı Sırrı Sakık.

Kişisel görüşünün, yerel yönetimlerdeki HDP'lilerin kayyım atamasını beklemeden "çekilmesi" yönünde olduğunu belirten Sakık, partili belediye başkanlarının haksız, hukuksuz suçlama ve iddialarla görevden alınıp tutuklandıklarını ve artık seyirci kalınmaması gerektiğini düşünüyor.

Belediye başkanlığı döneminde de kayyım atamaları başladığında istifa seçeneğini gündeme getirdiğini anımsatan Sakık, sadece belediye başkanları değil, belediye meclis üyelerinin de istifa etmesi gerektiğini savunuyor:

"Çünkü belediye başkanları, belediye meclis üyeleri yok hükmünde sayılıyor. İftiralara, haksız suçlamalara sessiz kalmamamız gerekiyor. Hannibal'in bir sözü var, Alp Dağları'nı geçemeyince, 'Ya bir yol bulacağız ya bir açacağız' der. Ama halkın iradesi yok hükmünde sayılıyorsa, parti yetkilileri de ya bir yol bulacaklar ya da bir yol açacaklar. 31 Mart'ta aslında ne olacağı ortaya konulmuştu. KHK ile ihraç edilen arkadaşlarımıza mazbataları verilmedi, yüzde 70-80 oy alan arkadaşlarımız yerine yüzde 20 oy ile seçilenleri atadılar. Bütün bunlara seyirci kalmamamız gerektiğini düşünüyorum."

BİLGEN: KARARI SEÇEN İRADE VERMELİ

HDP Grup Başkanvekiliyken 31 Mart yerel seçimlerinde Kars Belediye Başkanı seçilen Ayhan Bilgen, kayyım atamalarına karşı izlenecek tavrın "tepkisel tartışmalarla" yürütülmemesi gerektiğini savunuyor.

Atılacak adımların hangi sonuçları doğuracağının iyi değerlendirilmesi gerektiğini belirten Bilgen, parti kurullarının toplumdaki beklentiyi de dikkate alarak, yeniden bir değerlendirme yapması gerektiğine işaret ediyor, ancak esas karar vericinin, "seçmen" olduğunu düşünüyor:

"Evet bir taraftan kayyım atanmasına bir tepki gösterme ve durdurmaya dair bir arayış var, ama bu arayışın çözümü istifa mıdır? Görevi iade edeceğimiz makam veya kişi; bizleri görevden alma baskısı altında tutan mı, yoksa seçmen iradesi midir? Bana göre son karar verici halktır, seçendir. Bu konuda halkla arama toplantıları yapılabilir, anketler yapılabilir. Sonrasında atılacak adımlara parti yönetimi öncülük etmeli, kolaylaştırıcı olmalı."

Partide, çekilme eğilimi seslendirenlerin de, kalarak mücadele edelim diyenlerin de haklı gerekçeleri olduğuna dikkat çeken Bilgen, görevden almaların insanlarda umutsuzluğa, seçimlere olan inancını yitirmesine yol açtığını, bu nedenle bir kesimin istifa seçeneğini gündeme getirdiğine işaret ediyor.

Ancak bir kesimin de "Biz sizi seçtik oraya gönderdik, siz işinize bakın" dediğini belirten Bilgen, "O nedenle biz koltuğuna yapışıp kalmış değiliz, her arkadaşımız bırakmaya hazırdır. Ama yeter ki bu halkın iradesiyle olsun" görüşünü dile getiriyor.