HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, partilerinin yeni döneme ilişkin strateji hattını ve tutum belgesini İstanbul İl Örgütü binasında düzenledikleri basın toplantısıyla açıkladı.

Basın toplantısına, HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Örgütlenmeden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Alican Ünlü, milletvekilleri Hüda Kaya, Züleyha Gülüm, Musa Piroğlu, Oya Ersoy ile İstanbul İl Eşbaşkanları Elif Bulut ve Erdal Avcı katıldı.

Açıklamanın olduğu salona, “Ji bo azadiyê em bi hev re ne" pankartı asıldı. "Hep Birlikte Demokratik Bir Geleceğe" başlığıyla hazırlanan “Tutum Belgesi”ni Buldan ve Sancar beraber okudu.

HDP'nin tutum belgesi şöyle:

“Türkiye, yakın tarihinin en ciddi krizine doludizgin yaklaşıyor. Korona Virüs salgınının daha da vahimleştirdiği toplumsal, siyasal ve ekonomik sorunlar karşısında Erdoğan iktidarının izlediği politikalar, halklarımızın içerisinde bulunduğu yoksulluğun, işsizliğin ve baskının daha da artmasına yol açıyor.

İktidarın derinleştirdiği sömürü, talan, tahakküm ve ayrımcılık, toplumumuzu sürekli kamplaştırıp kutuplaştırıyor. Milyonların emek ve birikiminin ürünü olan toplumsal zenginliği, bir hanedanlık etrafındaki küçük bir azınlığın tamahkarlığına terk etmeyi dayatan iktidar, alın teri ve göz nuruyla yaratılmış toplumsal varlığa el konulmasına boyun eğmemizi istiyor.

‘BOYUN EĞMİYORUZ’

HDP’ye yönelik tüm saldırıların, dışlama, yaftalama, cezalandırma ve siyasi kırım girişimlerinin başlıca nedeni, partimizin iktidarın bu hedeflere ulaşmasının önündeki en kararlı direnç odağı olmasıdır. Biz boyun eğmiyoruz. Bu krizin, omuz omuza vererek birlikte mücadele ettikleri müddetçe halklarımızın kendi geleceklerini belirleyebilecekleri fırsat ve imkanları da sunduğunu görüyoruz; yeter ki, bu konuda kararlı olalım.

Her şeyden önce, onurlu bir yaşam için mücadele ediyoruz. Dilimiz, kimliğimiz, kültürümüz, neye inandığımız ya da inanmadığımız, cinsiyetimiz, hayat tarzımız, giyim kuşamımız, tercihlerimiz üzerinde hiç bir baskıyı kabul etmiyoruz. Kimseyi dışlamaksızın ve kimse tarafından dışlanmaksızın; düşüncelerimizi özgürce ve ana dilimizde ifade hakkımızı koruyarak yaşamakta kararlıyız.

‘BİRLEŞİRSEK ÖZGÜRLEŞEBİLİRİZ’

Devleti ve toplumu eleştirmeye ve neyi nasıl değiştirmek istediğimizi açıklamaya hakkımız var.  Haklarımızı kullandığımız için işkence görme, kötü muameleye maruz kalma, horlanma ve hakarete uğramaya karşı koyuyoruz. Onurlu bir yaşam sürmek kadar öldüğümüzde de kaybettiklerimizin yasına saygı gösterilmesini istiyoruz. Eşitlik, özgürlük ve adalet için mücadele ediyoruz. Biliyoruz ki, bunlar yalnızca Halkların Demokratik Partisi’nin değil, on milyonların da isteğidir. İradelerimizi birleştirebilir ve mücadelemizi büyütebilirsek, Saray’ın üzerimize çöken istibdadından sıyrılabilir, krizden özgürleşerek çıkabiliriz.

‘İNSANLIK İÇİN ÖRNEK OLUŞTURABİLİRİZ‘

Krizin kaynağı, toplumun yaratmış olduğu maddi ve manevi imkanların toplumsal ihtiyaçlara değil, doymak bilmeyen bir azınlığın kar hırsına tahsis edilmesindedir. Vergilerimizle kurulmuş olan kamusal varlıkların, 'kriz önlemi’ adı altında sermaye sahiplerine peşkeş çekilmesine rıza göstermiyoruz. Krizi, ancak israf ve kayırma üzerinde yükselen bu talan düzeninden kurtularak aşabiliriz. Böylelikle halklarımızın ve bölgemizin umuda tekrardan yelken açması için bir ilham ve cesaret kaynağı olabilir, bütün insanlık için bir örnek oluşturabiliriz.

Rejim, faşizmi kurumsallaştırmaya yönelik bütün hamlelerini devletin baskıcı geleneklerinden devşiriyor.  Otoriterliğin kaynağı, bu devletçilik mirasına dayanarak toplumu zapturapt altına alma, hukukun üstünlüğü yerine üstünlerin hukukunun işlediği bir sistemi kalıcılaştırma hırsında yatmaktadır.

İktidarın sürdürdüğü kutuplaştırma politikalarının hedefi, ezilmeye ve tahakküme rıza göstermeyenlerin ve tüm dışlanmışların tarihsel haklarını kazanma ve toplumsal hayatın her alanında eşit olma taleplerini bastırmaktır. Bu zihniyet ırkçı, cinsiyetçi ve mezhepçi siyasetler aracılığıyla çokluğu tekliğe indirme, yurttaşlığı soya sopa dayandırma, bireyi devlete zimmetleme tutkusunu beslemektedir.

‘MEVCUT YÖNETİM ZORBALIK AYGITIDIR’

Siyasi şiddetin kaynağı, TBMM'yi etkisizleştiren, muhalif yerel yönetimleri 'kayyım zulmü’ne teslim eden ve böylece mutlakıyeti adım adım tahkim ederek bir diktatörlük inşasını hedefleyen iktidar anlayışıdır.

Muhalefetin tüm kesimlerini her fırsatta ‘terörist’ ve ‘hain’ ilan eden iktidar, Covid-19 salgınını dahi toplumu susturmak için istismar ederken, demokratik siyasete darbe peşinde koşuyor. Son üç yılın apaçık gösterdiği ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin, içinde bulunduğumuz siyasal krizin ve çözümsüzlüğün başlıca kaynaklarından olduğudur. Adı sistem olmasına rağmen tutarlı ve öngörülebilir herhangi bir 'sistem’e sahip olmayan bu ucube yönetim, uzun erimli hedeflerden ve iddialardan, uygarlık tahayyülünden, politik ve ahlaki ilkeden yoksun bir keyfilik ve zorbalık aygıtıdır.

Halkların Demokratik Partisi, Türkiye’nin bütün demokratik ve toplumsal muhalefet güçlerini bu gidişe son vermek üzere, halklarımızın aşağıdan yukarıya doğru ilmek ilmek örmekte oldukları demokrasi ittifakını, genişleyen bir toplumsal ve siyasal temel üzerinde yeniden kurmaya çağırıyor.

BİR ARAYA GELME ÇAĞRISI

Bu iktidara karşı, tarih boyunca biriktirdiğimiz bütün modern eşitlik, adalet ve özgürlük değerlerini savunmak, tüm demokrasi güçlerinin ortak görev ve sorumluluğudur. Halkların Demokratik Partisi, bu tarihin en iyi demokratik geleneklerinin ve toplumsal özgürlük mücadelelerinin mirasına yaslanarak bu gidişatı durdurmak ve yeni bir yaşam kurmak için mücadeleye kararlıdır ve tüm demokratik ve toplumsal muhalefet güçlerini ve eşitlik, özgürlük ve adalete susamış tüm yurttaşlarımızı aşağıdaki esaslar üzerinde bir araya gelmeye çağırır:

1- Hep birlikte hak, hukuk ve adalet için: Hak arama hürriyeti, eşit ve adil yargılanma hakkı gibi evrensel hukuk ilkelerine ve adalete dayalı, tarafsız ve bağımsız yargı temelinde insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü,

Sözü edilen temel hak ve özgürlüklerin yanı sıra çocuk hakları, kadın hakları, işçi hakları, mülteci hakları, barış hakkı, ekolojik haklar ve benzerlerini düzenleyen uluslararası insan hakları belgelerinin ihlal edilmesine son verilip konulan çekinceler kaldırılarak, tüm bu metinlere Anayasal statü kazandırılması;

2- Hep birlikte demokratik bir anayasa için: Toplumsal birliğin eşit ve özgür yurttaşlık temelinde korunması ve güçlendirilmesi; bütün yurttaşları kapsayan, evrensel temel hak ve özgürlüklere dayalı, etnik, inançsal ve kültürel farklılıklara saygılı bir demokratik anayasa,

Devletin bütün inançlara eşit mesafede kalması ve yurttaşların inanç, din ve mezhep özgürlüğünün güvenceye kavuşturulması;

3- Hep birlikte demokrasi için: Merkezi yönetimin kuvvetler ayrılığıyla dengelendiği; güçlü bir yerel demokrasi, katılımcı ve demokratik yerelden ve yerinden yönetim anlayışı üzerinde yükselen, güçlendirilmiş, çoğulcu ve özgürlükçü bir demokratik parlamenter sisteme dayalı bir sosyal ve demokratik cumhuriyet inşası;

4- Hep birlikte Kürt sorununda demokratik çözüm için: Bütün ezilen ve dışlanan kimlik ve kültürlerle birlikte Kürt halkının varlık ve haklarının tanınmasını, Kürt sorununun demokratik barışçıl çözümünü esas alan, sorunları diyalog ve müzakere yoluyla çözmeye dayalı bir toplumsal uzlaşma ve mutabakat yaklaşımı;

5- Hep birlikte savaşları durdurmak için: Uluslararası ilişkilerde barışı esas alan, uluslararası sorunların hakkaniyetli ve barışçıl çözümlere kavuşturulması için halklar arası diyaloga ve devletler arasında diplomasi ve müzakerelere öncelik tanıyan, her türden askeri müdahale, savaş ve çatışmalara son veren barışçıl bir dış politika;

6- Hep birlikte iş ve aş için: Ekonomik krizin faturasının emekçilerin sırtına yıkılmasını engelleyerek, işsizlik ve yoksullukla etkili mücadele biçimlerini ve toplumsal önlemleri geliştiren, bütün yurttaşların temel sosyal ve ekonomik ihtiyaçlarının kamu güvencesi altına alındığı; kâr, rant ve talana dayalı büyümeye değil doğa ve insana odaklı bir ekonomik gelişme politikası;

7- Hep birlikte kadınlar için: Sosyal, siyasal ve ekonomik güvencesizlik çemberinden kurtuluş için mücadele eden kadınlara yönelik her türlü şiddet ve ayrımcılığın sona erdirilmesi için gerekli yasal düzenlemeler; kadın eşitlik ve özgürlük ilkelerinin etkin uygulanmasına yönelik önlemler;

8- Hep birlikte gençler için: Gençlerin geleceklerini özgürce belirlemelerinin önünü açan; eğitim, istihdam, kültürel ve gündelik hayata dair her konuda gençleri söz, yetki ve karar sahibi kılan siyasal ve idari düzenlemeler; bu anlayışla uyumlu özerk üniversiteler; her düzeyde öğrenciler ve velilerinin de kurucu ögesi oldukları, sorgulamaya, araştırmaya, incelemeye ve deneyimlemeye dayalı, anadilinde, bilimsel, özgür, yaratıcı ve yenilikçi bir eğitim anlayışı;

9- Hep birlikte doğa ve yaşam için: Demokratik-ekolojik bir topluma ulaşmak için doğayı ve yaban yaşam alanlarını kapitalist talandan korumayı esas alan, ekolojik ve demokratik bir gelecek inşasını her düzeydeki toplumsal ve ekonomik gelişme planlarının temeline yerleştiren bir toplumsal-politik yönelim.

‘İYİLİĞİN TARİHİNİ YAZALIM’

Gelin hep birlikte uğradığımız bunca kötülükten sonra hep birlikte iyiliğin tarihini yazalım. Demokratik bir toplumda, kendi kendimizi yöneterek, barış içinde yaşamak için hak, hukuk, adalet, demokrasi ve özgürlük mücadelesinde birleşelim.

Yeni bir yaşam mümkün. Çalışarak, çabalayarak, kuşaklar boyunca hepsi kendi eserimiz ve ortak mülkümüz olan büyük imkanlar biriktirdik, bu zenginliğin bir avuç haraminin elinde yoksulluğumuzun kaynağı olmasına son verebiliriz. Eşit ve özgür bireylerin ve hür toplulukların ortaklığı üzerinde yükselen yeni bir toplumsal doku yaratabiliriz.

HDP’nin rejimin saldırıları karşısında demokratik siyaset çizgisinden zerrece sapmayan kararlı duruşu, halklarımızın demokrasi, özgürlük ve adalete su ve ekmek gibi duyduğu bu ihtiyacın dili ve bilinci olmasındandır. Bu duruş, bütün demokratik güçlerin genişleyen ittifakını demokratik ve özgürlükçü insanlık değerlerine bağlamayı hedefler ve bu hedeften hiçbir baskı ve zor nedeniyle vazgeçmemeyi içerir.

SİYASETİN GÖREVİ

Halklarımız, Saray iktidarının baskı, saldırı ve zorbalıklarına teslim olmayarak demokrasi ve özgürlük mücadelelerinin başarısı için çok güçlü bir temel oluşturdular. Halkların Demokratik Partisi, bütün gücünü halklarımızın kararlı duruşundan, mücadelesinden ve gelecek umudundan alıyor. Siyasetin görevi bu umudun gerçeğe dönüşeceği yolu açmak ve halklarımızın özgürlük, demokrasi, adalet ve refaha yürüyüşünün başarıya ulaşmasına hizmet etmektir. Halkların Demokratik Partisi bütün toplumsal ve demokratik muhalefet güçleriyle birlikte bu hedefe yürüyüşünü sürdürmekte kararlıdır.”