AİHM’in Demirtaş hakkında aldığı karara ilişkin HDP Sözcüsü Saruhan Oluç ile HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Sözcüsü Ayşe Acar Başaran TBMM’de açıklama yaptı.

Yerel mahkemeye acilen karar vermesi yönünde çağrı yapan Oluç, Türkiye'nin AİHM kararına uymak zorunda olduğunu söyledi.

Oluç'un açıklamasından satır başları şöyle:

Yaklaşık 1.5 yıldır da AİHM’in bu kararını  bekliyorduk. Nihayet bugün AİHM bu kararı açıklamıştır. Bu son derece önemli bir karardır. Türkiye demokrasisi açısından da, Türkiye hukuk sisteminin uluslararası hukuk sistemiyle ilişkisi açısından da önemli bir karardır.

İki maddede bu karara değinmek istiyoruz. AİHM serbest seçim hakkı konusunda ihlal kararı vermiştir. Demirtaş’ın, milletvekili ve TBMM’nin üçüncü büyük partisinin Eş Genel Başkanı olması nedeniyle grup çalışmalarına, Meclis'teki etkinliklere katılamamasına ve temsil ettiği insanların görüşlerini ifade edememesine dikkat çekmiş ve ihlal var demiştir. Biliyorsunuz, ilk tutuklamalar başladığı andan itibaren vekillerimizin yasama faaliyeti hakkının ihlal edildiğini söylemiştik. AİHM kararı bizim iddialarımızı teyit etmiş oldu. 

İkinci önemli madde ise uzun tutukluluk ile ilgilidir. AİHM, uzun tutuklulukta hükümetin gerekçelerini yeterli bulmamıştır ve kişi güvenliği ve özgürlüğü hakkının ihlal edildiğine hükmetmiştir. Yani uzun tutuklulukla bir ihlal durumu yaşanmıştır ve derhal tahliye edilmesine yönelik önemli bir karar alınmıştır. AİHS’nin 5. ve 18. maddelere baktığımızda, 18. madde ile ilgili Türkiye’ye yönelik ilk kez bir karar çıkmıştır AİHM tarihinde. Bu karar, bundan sonrası için de emsal teşkil edecektir. Politik nedenlerle çoğulculuğu engelleyen bu tutukluluk halinin en kısa sürede sona erdirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Sayın Demirtaş’ın avukatları yerel mahkemeye sunmak üzere bu konuda başvurularını hazırladılar. Çok kısa zamanda başvurularını yapacaklar. 

TÜRKİYE BU KARARA UYMAK ZORUNDA

Elbette yerel mahkemeye acilen karar vermesi yönünde çağrı yapıyoruz. Hem Demirtaş hem de seçilmiş diğer vekillerimiz hakkında hızla yerel mahkemelerin bu kararı emsal görerek karar vermesi gerekmektedir. AİHM kararları Türkiye açısından önemlidir. AİHS’nin 46’ncı maddesi der ki - Türkiye bu sözleşmeyi imzalamıştır -  “Bu sözleşmeyi imzalamış ve kabul etmiş olan ülkeler AİHM’in kesinleşmiş kararlarına uymayı taahhüt eder.” Bu kararın uygulanmasını da Bakanlar Komitesi'nin denetleyeceğini söyler. Dolayısıyla Türkiye bu karara uymak zorundadır. 

Ayrıca Anayasa’nın 90’ıncı Maddesi, Türkiye'nin imzaladığı uluslararası sözleşmeleri amir hüküm kabul eder ve yerel hukuk karşısında onların geçerli olduğunu belirtir. Yerel mahkemelerin hem Anayasa’nın 90’ıncı Maddesine uymaları hem de AİHS’nin 46’ncı Maddesine uymaları beklenmektedir. Bizim de çağrımız ve beklentimiz bu doğrultudadır. Türkiye, Avrupa Konseyi üyesidir. Bir kez daha Türkiye uluslararası hukuk ve uluslararası kurumsal ilişkiler nezdinde önemli bir sınavın eşiğindedir. 

Bir uluslararası kurumun verdiği kararın uygulanıp uygulanmaması, Türkiye’yi uluslararası camiada da önemli bir sınava tabi tutacaktır. Bizim beklentimiz odur ki, yerel mahkemeler bu doğrultuda karar vermelidir ve mahkemeler bu kararı emsal karar olarak görmelidir. Bu kararı avukatlar da takip edeceklerdir ve bizler de HDP olarak üzerimize düşen her türlü görevi yerine getireceğiz. 

Soru:  Cumhurbaşkanı’nın konuyla ilgili değerlendirmesi oldu. “AİHM kararları bizi bağlamaz dedi”, nasıl değerlendirirsiniz? 

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün de bir açıklaması oldu. Gül diyor ki, “Kararı takdir edecek makam yerel mahkemedir.” Evet, yerel mahkeme karar verecektir. Gül diyor ki, “AİHM iç hukukun bir parçasıdır. Bunu da reformcu bir parti olarak AKP getirdi” diyor. Sanıyorum hem AİHS 46. Maddesi hem de Abdülhamit Gül’ün açıklaması AİHM kararı hakkındaki uyulması gereken içtihatları gösteriyor. 

Soru: Karşı hamle olarak verilen cezaların onaylanmasını düşünür müsünüz?

Biz hukuk alanındaki bu işlemlerin siyasiler tarafından bu şekilde ele alınmasını doğru bulmayız. Biz sadece AİHM’in verdiği karara Anayasa’nın 90. Maddesi nedeniyle yerel mahkemelerimizin uyması gerektiğini söylüyoruz. Onun dışındaki işlemler yargı alanındaki işlemlerdir, onların nasıl cereyan edeceğini söylememiz doğru olmaz.