HDP Sözcüsü Saruhan Oluç, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Selahattin Demirtaş’ın tutukluğuna devam kararırının verildiği gün HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan hakkında zorla getirilme kararı verildiğini anımsatan Oluç, “Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan’ın zorla getirilmesi kararı ve Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğunun devamı kararı... Biz Anayasa’nın çeşitli maddelerine ilişkin eleştirilerimizi sunabiliriz, mücadele edebiliriz siyasetçi olarak ama siz Anayasa’ya uymak zorundasınız. Sizin eleştiri yapma, bunlara uymuyoruz deme hakkınız yoktur. Anayasa suçu işliyorsunuz. Ama hukukun üstünlüğü mücadelesi elbet kazanacaktır” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in evinin önünde düzenlenen protestoya değinen Oluç, “Fakat dün akşam Sayın Akşener’in evinin önünde gösteri yapılması ne insani açıdan ne siyasi açıdan kabul edilebilir. Ahlaken de kabul edilemez. Dolayısıyla siyasetteki tartışmaları, gerilimleri konuşarak, müzakere ederek çözmek gerekir. Biz böyle yapmayı her zaman doğru buluyoruz. Diğer siyasi partilere de bu tür yasa dışı yollarla, bu tür haydutluk girişimlerini sokaklara taşımanın doğru olmadığını düşünüyoruz. Sayın Akşener’e de geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz” ifadelerini kullandı.

Oluç, şu ifadeleri kullandı:

Bir toplumun insana verdiği değer o toplumda eğitime verilen değerle anlaşılır. Türkiye’de eğitim sistemi tam bir yapboz tahtasına dönmüş, öğretmenler de bu dönemde ciddi sorunlarla karşılaşmıştır. Bunların aşılması için mücadele etmek önümüzdeki en önemli görevlerden biridir.

‘ÖĞRETMEN ATAMALARI SİYASAL KADROLAŞMA ŞEKLİNDE SÜRMEKTEDİR’

2002’de Recep Tayyip Erdoğan, “boşta öğretmen adayı olmayacak” diyordu. 2002’de 70 bin ataması yapılmayan öğretmen vardı, bugün bu sayı 400 bine ulaşmış durumda. AKP iktidarının öğretmenlerin sorunlarını nasıl çözdüğünü görüyoruz. Öğretmen atamaları siyasal kadrolaşma şeklinde sürmektedir.

Son 2 yılda KHK ile ihraç edilen eğitim emekçisi sayısı 41.725. Bakın 12 Eylül’de hakkında işlem yapılan öğretmen sayısı 3.724. Son iki yılda 60 bin öğretmen hakkında işlem yapıldı. AKP 12 Eylül döneminin kat be kat aştı. Bu koşullarda öğretmenler gününü kutluyoruz. Bir kez daha bütün eğitim ve bilim emekçilerine, onların örgütlerine, sendikalarına, insanca yaşama, özgürce fikir üretme, tepelerinde siyasi baskı, sürgün, ihraç gibi sopalar olmadan üretebilecekleri günler için mücadele edeceğiz.

Bugün bir rapor yayımlandı. Avrupa Konseyi'ne bağlı Avrupa Adaletin Etkinliği Komisyonu (CEPEJ) Avrupa yargı sistemleri raporunu yayımladı. Orada kişi başına düşen yargı harcamalarında Türkiye 18,2 Euro ile yer alıyor, Avrupa ortalaması ve 52,7 Euro. Keşke Türkiye’deki yargı sisteminin tek sorunu bu olsa. Türkiye’deki yargı sistemi tam anlamıyla çökmüştür.

‘BULDAN HAKKINDAKİ KARAR YASA DIŞIDIR’

Dün iki karar aldı yargı. Biri, Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan hakkında verilen zorla getirilme karardır. Yasa dışıdır, Anayasa'ya aykırıdır. Çünkü Pervin Buldan’ın dokunulmazlığı vardır, 24 Haziran’da seçilerek tekrar dokunulmazlık kazanmıştır. Bu Anayasa’ya da Türkiye’nin imzaladığı uluslararası sözleşmelere de aykırıdır.

‘EL PENÇE DİVAN DURAN SİYASETÇİ OLMAYACAĞIZ’

Bizim el pençe divan duran siyasetçi olmayacağımızı AKP biliyor. Biz bunu bugüne kadar kanıtladık. Bizim siyasetçilerimiz asla görüşlerinden taviz vermediler, tüm baskılara rağmen başlarını dik tuttular. Bunu iktidar biliyor ama yargı da bilmeli. Yargı da bilsin ki hiçbir koşulda, hangi sopayı sallarsanız sallayın el pençe divan durmamak konusunda kararlıyız.

‘CESARETİNİZ YOKSA ANAYASA 90'A UYUN "YABANCILAR YAPMIŞ" DEYİN’

Cübbe ilikleyenlere sesleniyoruz. 20 Mayıs 2016’da Anayasa’ya aykırı bir şekilde dokunulmazlıklar kaldırıldı. Bunun sonuçlarını hep birlikte yaşadık. Ama şimdiki durum, sizin Pervin Buldan hakkında bugün verdiğiniz bu karar Anayasa’nın 83. maddesinin açık ihlalidir. Bunu Mustafa Şentop’un açıklamalarına dayandırıyoruz. Şu an Meclis Başkanvekili olan, o dönem Anayasa Komisyonu Başkanı olan Mustafa Şentop o günlerde şunu söylüyordu:

“Anayasa’nın 83. maddesinin 4. fıkrasının varlığını sürdürdüğü, tekrar seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasının Meclis’in dokunulmazlığı yeniden kaldırmasına bağlı olduğu, bu hükme ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmadığı için hükmün yerinde durduğu ve geçerli olduğu, dolayısıyla tekrar bir seçim olduğunda seçilenlerin dokunulmazlığı kaldırılan dosyalar bakımından dokunulmazlığın yeniden kazanılacağının açık olduğu”. Bu ifadeler şu anki Meclis Başkanvekili Mustafa Şentop’a ait. Yasama iradesi ile çelişen, yasama iradesinin üzerinde yer aldığını zanneden bu mahkeme heyetlerine bir kez daha sesleniyoruz: Anayasa 83’e uygun davranın. Cesaretiniz yoksa, Saray karşısında, bu kadar ağır baskı karşısında hukuku uygulayamıyorsanız Anayasa’nın 90. maddesine başvurun. Uluslararası sözleşmeler amir hüküm kabul edilir bu maddede. Ona dayanarak karar verin, "yabancılar yapmış" deyin.

‘MAHKEME HEYETİ "ANAYASA'YI TAKMIYORUM" DİYOR’

Bununla bitmedi hukuksuz kararlar. Dün Selahattin Demirtaş’ın duruşması vardı. 135 kere duruşmalara katıldı bugüne kadar Demirtaş. Edirne’de rehin tutulan Demirtaş’ın tutukluluğunun devamına karar verdi mahkeme. Bu mahkeme defalarca talep edilmesine rağmen Sayın Demirtaş’ın Meclis’te, Meclis kürsüsünde, grup konuşmalarında, yani kürsü dokunulmazlığı olan alanlarda yaptığı konuşmaların çözümlerini yaptırmıyor. Yani mahkeme heyeti, “takmıyorum 83. maddeyi, takmıyorum Anayasa’yı” diyor. Açıkça suç işliyorlar.

‘DEMİRTAŞ'I TAHLİYE ETMEYEREK ERDOĞAN’IN SEÇİMİ KAZANMASI İÇİN ORTAM HAZIRLADILAR’

Adil yargılama yok, ön yargı var, önceden verilmiş hüküm var. O mahkeme heyeti Demirtaş’ı Cumhurbaşkanı adayı olmasına rağmen tahliye etmemiştir. Ve bu durum seçimleri doğrudan etkilemiştir. Bu heyet Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimi kazanması için ortam hazırlamıştır.

Aynı gün Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan’ın zorla getirilmesi kararı ve Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğunun devamı kararı... Biz Anayasa’nın çeşitli maddelerine ilişkin eleştirilerimizi sunabiliriz, mücadele edebiliriz siyasetçi olarak ama siz Anayasa’ya uymak zorundasınız. Sizin eleştiri yapma, bunlara uymuyoruz deme hakkınız yoktur. Anayasa suçu işliyorsunuz. Ama hukukun üstünlüğü mücadelesi elbet kazanacaktır.

‘İŞÇİLERİN ALIN TERİNİ SERMAYEYE PEŞKEŞ ÇEKİYORSUNUZ’ 

Değinmek istediğimiz bir diğer konu yine ihlal, yine suç; işsizlik fonu meselesi. Önce 11 milyar TL’nin işsizlik fonundan kamu bankalarına aktarıldığı iddia edildi. Dün de Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın bunların iddia olmadığını, doğru olduğunu kabul etti. Nedir yapılan? Yönetmeliğe göre işsizlik fonu tahvillerinin satın alınması diye bir durum yok. Ayrıca ilgili yasada açıkça yazar ki fon gelirleri işsizler dışında hiçbir maksat için kullanılamaz. Peki iktidar ne yapmış fon gelirlerini? Hazine tahvillerini satıp kamu bankalarına aktarmış. Sayın Kalın diyor ki “kamu kaynaklarının daha etkin kullanılması için yaptık.” İşsizlerin hakkı olan paralar kamu bankalarına aktarılmış. Neden kamu bankalarında sermaye sıkıntısı var? Çünkü kamu bankalarının kaynakları sermayeye peşkeş çekiliyor. Siz işçilerin hakkı olan alın terini yandaş sermayeye peşkeş çekiyorsunuz. Bu hem yasal suç hem de vicdani suç .

‘BANKALARIN O KADAR AÇIĞI VARSA İŞSİZLİK FONUNDAN DEĞİL SARAY'DAN ALIN’

Geçtiğimiz yıl işsizlik fonunun sadece yüzde 30’u işçiler için kullanılmış. Milyonlarca işsiz var bu ülkede, siz onların haklarını yasaları çiğneyerek bir yerlere peşkeş çekiyorsunuz. O kadar açığınız varsa, bakın Sayıştay raporu diyor ki “Saray’ın günlük giderleri 1. 8 milyon.” Eğer kamu bankalarında açık varsa, günde 1.8 milyon harcama yapılan Saray’ı kapatın o kaynağı kamu bankalarına aktarın.

Art arda işlenen suçlar ve ihlallerle karşı karşıyayız. Sayıştay raporu son derece önemli verilerle dolu. Devletin kasasından 3.7 milyar lira çeşitli dernek, birlik, kurumlara aktarılmış. Bunların hangi dernekler, birlikler olduğu bilinmiyor. Bu açıklansın.

Bütün bunlar yaşanırken siyasi iktidar Meclis’te kendi yaptıklarının denetlenmemesi için her türlü adımı atıyor. Bir kez daha bu kürsüden söylüyoruz ki iktidarın bu hukuksuzlukları ve ihlalleri karşısında HDP olarak mücadelemizi sürdüreceğiz.

Soru: MHP ve İyi Parti arasındaki gerilimi değerlendirebilir misiniz?

Siyasi partiler arasında gerilim olur, bu normaldir. Fakat dün akşam Sayın Akşener’in evinin önünde gösteri yapılması ne insani açıdan ne siyasi açıdan kabul edilebilir. Ahlaken de kabul edilemez. Dolayısıyla siyasetteki tartışmaları, gerilimleri konuşarak, müzakere ederek çözmek gerekir. Biz böyle yapmayı her zaman doğru buluyoruz. Diğer siyasi partilere de bu tür yasa dışı yollarla, bu tür haydutluk girişimlerini sokaklara taşımanın doğru olmadığını düşünüyoruz. Sayın Akşener’e de geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.