Halkların Demokratik Partisi Sözcüsü Ayhan Bilgen, erken seçim iddialarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Mezopotamya Ajansı'ndan Kenan Kırkaya'ya konuşan Bilgen, “Her an seçim olabilir. Eğer anketlerde kendileri için umut var ve kotarılacak bir durum görürlerse her an baskın bir seçim yapabilirler” dedi.

Seçimlerin 1 yıl ertelenebileceğini de söyleyen Bilgen, "Türkiye dış politikası bırakın düzeltmeyi, normalleştirme imkanına bile sahip değil. Bu yaklaşımla ekonomide iyileşme göstergesi mümkün değil. Bunu Mehmet Şimşek ve Ali Babacan gibi isimler de bazen dile getiriyorlar. İç politikayı algı ile yürütebilirsiniz ama ekonomi ve dış politika reel alanlardır. Bu yüzden seçimi her an yapabilecekleri gibi belki seçimlerden birini yapıp birini iptal edebilirler. Ertelemeyi bile düşünebilirler. Savaşı gerekçe göstererek bir yıl bir yıl erteleme yoluna bile gidebilirler" diye konuştu.
 
Mevcut sistemle 50 artı 'in imkansız olduğunu söyleyen Bilgen, Erdoğan'ın iki turlu sistemden de rahatsız olduğunu öne sürdü.

Bilgen şöyle devem etti: "Yeniden eski sisteme gitmek… Bunun teknik imkanı da AYM’nin 16 Nisan referandumunun bazı maddelerini bir iptal yolunu açmaktır. Ya da AİHM’in bunu yapmasıdır. İktidar bunu siyasi ranta dönüştürebilir. Biz reform yaptık ama işte hainler dış güçler bunu engellediler deyip eski sistemle baskın seçime gittiğinde yeniden tek başına iktidara gelebilir. Erdoğan’ın böyle bir arayışı olduğu yönünde somut bilgiler var. İktidarı kaybetmek mi bu mu göze alacaklarını düşündüğünde.”
 
‘SEÇİMİN BİR ANLAMI KALMADI’
 
Seçimlerin anlamını yitirdiğini ifade eden Bilgen, “Artık Türkiye sistemi içerisinde seçim ne anlam ifade ediyor ne kadar kriter ölçü oluşturuyor bu sorgulanıyor” dedi.

İktidarların eskiden de ömürlerini uzatmak için seçim sistemi ile oynadıklarına değinen Bilgen, şöyle devam etti: “16 Nisan referandumu ile parlamento ve milletvekilinin anlamının yerinin minize edildiği sembolik hale getirildiği bir dönemde seçim ne anlam ifade ediyor? Bence tükenmiş bir sisteme, çürümüş yozlaşmış bir sisteme bütünüyle toplumsal ve uluslararası alanda kredisini bitirmiş bir iktidar için meşrulaşma, onaylatma, akredite etme ve biraz daha iktidarda kalmanın yolunu yöntemini bir kez daha tescillenme arayışıdır.”

‘SEÇİM GÜVENLİĞİ YOK’ 
 
Yapılan düzenlemenin seçim güvenliğini tümden ortadan kaldırdığını söyleyen Bilgen, şunları ifade etti: “Bu düzenleme de aynı binada olanların aynı sandıkta oy kullanma ihtimalini ortadan kaldırmak otokontrolü ortadan kaldırmaktır. Bu şehirdeki oylarla oynama ihtimalini ortaya çıkarıyor. Kürt bölgelerine yönelik de sandık birleştirme, kolluğun çağrılması ve sandık başına memurların atanması gibi konular kırsala yönelik düzenlemelerdir. Bıktırmak, yıldırmak Kürt seçmenin daha kararlı durduğu yerde bunu bozmaya yönelik düzenlemelerdir. Belki kolluğa oy sayımı yaptıracaklar. Seçimin uluslararası akreditasyonu konusunda net kriterler var. O kriterlere uygun seçimleri uluslararası kamuoyu seçim sayıyor. General Beşir’de seçim yapıyor ama kimse o da meşru bir devlet adımıdır demiyor. Kürtlere dair söylenecek söz yok, muhalifleri durduracak bir siyaset argümanı yok geriye ne kadar sandıktan uzaklaştırırsak o kadar iyidir artı hesapla işe başlarız hesabı yapıyorlar. 
 
SEÇİMLERİ DEVLET DEĞİL PARTİLER YAPAR
 
Seçimleri yapan aslında partilerdir. Seçimi devlet yapmak YSK koordinatördür sadece orada partilerin temsilcileri vardır. Partilerin yarıştığı ve kuralların da onlar tarafından kurulduğu bir yarıştan bahsediyoruz. Ev sahibi partilerdir. Partilerin inisiyatiflerin sıfırlanmaması konusunda bir şey yapılması gerekiyor. Neden Sandık Kurulu Başkanı kamu görevlisi olacak? Partileri biraz daha ikincil plana itmek için yapılıyor. Seçim güvenliği konusunda. Eğer partiler katılmayacağız artık seçimler meşru değildir şeklinde kararlı bir irade ortaya koymuyorlarsa bütün bu hilelere entrikalara ne kadar engel olabilirizin üzerinde durmaları gerekiyor. Muhalefetin de yüzde 50 artı 1’e ihtiyacı varsa bence yüzde 60’ı garanti altına almalı ki sonuçta bütün engelleme ve baskılara rağmen kazanma sınırları aşılabilsin.” 
 
CHP İLE TEKNİK GÖRÜŞME
 
CHP ile yapılan görüşmeye ilişkin bilgiler de veren Bilgen, görüşmenin sadece seçim güvenliği ile sınırlı olduğunu ve hiç bir şekilde “seçim ittifakı” gibi bir meselenin gündeme gelmediğini kaydetti. Bilgen, yapılan görüşmeyi de “tamamıyla teknik bir görüşme” şeklinde özetledi. 

Bilgen, seçim hesaplarının bir yanıyla Efrin saldırı üzerinden sürdürüldüğünü de hatırlatarak, şunları söyledi: “Efrin’de kontrollü bir gerilimle siyasi iktidar bunu büyük bir avantaja dönüşebileceğini varsaydı. En azından milliyetçi oyları alabilme konusunda hareket etti. Geçtiğimiz günlerde bir iktidar milletvekili işte cumhur ittifakının içinde olmamak Efrin şehitlerinin kemiklerini sızlatır dedi. İttifak seçimle ilgili diğeri de güya beka sorunu ama iç içe geçmiş denklemler bilinçaltına yerleşmiş ki bu dışa vuruyorlar. Efrin’e verilen destekte geçici bir durum var ve ters tepme ihtimali yüksek. Yani bir süre sonra asker cenazeleri arttığında, bir şehir çatışması tablosu ortaya çıktığında bu tablo tersine dönebilir. Hem Irak’taki referandum sürecine yaklaşım hem Kobane ve Efrin konusundaki tutum AKP’nin Kürt seçmenini irite etmiş durumda. Bunun sürpriz sonuçları yaşanabilir. Şimdiye kadar hiç HDP’ye oy vermemiş Kürt seçmen ciddi bir sürpriz yapabilir. Milliyetçi oyları devşirmenin böyle bir bedeli olabilir. Hani o dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak gibi.”