T24 yazarı, sosyolog Erdem Yörük, HDP'ye yönelik 'oyları bölüyor', 'seçimlerden çekilsin' gibi tartışmalara ilişkin bir yazı kaleme aldı. SAMER araştırma merkezinin İzmir ve İstanbul merkezli ankaet çalışmasından veriler veren Yörük, sonuç itibariyle, HDP’ye yönelik ‘oyları bölüyorlar’ söyleminin yanlış olduğunu belirterek, "HDP, CHP’den ve ancak daha çok AKP’den gelen yeni oylarla seçmen tabanını genişletmektedir. Bir diğer deyişle, HDP, sosyolojik olarak sadece CHP ile değil, CHP ve AKP’nin ikisi ile de rekabet eden bir partidir." diye belirtti.

Yörük ayrıca, HDP'nin seçimlerden çekilmesi durumunda, AKP’nin oylarını CHP’ninkilerden daha fazla artıracağına da dikkati çekti ve şöyle devam etti: "HDP, hem CHP’den ama daha çok AKP’den oy alarak, önümüzdeki süreçte hızla büyüyecek ve ilk yerel 2020’ye yaklaşırken Türkiye’nin en güçlü siyasi partilerinden birisi olacaktır."

İşte Erdem Yörük'ün T24'ye yer alan (26.03.2014) "HDP oyunu CHP'den mi alıyor AKP'den mi?" başlıklı yazısı:

Seçimlerin son düzlüğünde, ‘oylar bölünmesin’ kampanyası ivme kazandı. Açıkça yazacak olursak, HDP, oyları bölüp AKP’ye destek olmakla suçlanıyor. Bu argümanın doğru olmadığını aşağıda somut veriler ışığında göstereceğim.

HDP’ye Yönelik Üç Çağrı

Seçim sürecinin başından beri, HDP’nin seçimlerde ne yapması gerektiğini söyleyen çok kesim var. Temelde HDP’ye üç şey önerildi:

1. HDP ve CHP ittifak yapsın

2. HDP Sırrı Süreyya Önder’i aday göstermesin, daha az popüler birisini aday göstererek CHP’ye dolaylı destek sunsun

3. HDP seçimlere girmesin

Bu üç olasılıktan ilkine HDP olumlu yanıt verdi ama bu, CHP tarafından reddedildi. Bu durum, en son bugün Kemal Kılıçdaroğlu tarafından “geldiler işbirliği önerdiler kabul etmedik. 'Bize zarar verir' dedik bu. Aynı düşüncemi bugün de söylüyorum” şeklinde doğrulandı. Dolayısı ile ben, geri kalan iki ihtimalin maddi temelleri ile ilgili somut veriler paylaşarak tartışmaya katkıda bulunmak istiyorum.

İstanbul ve İzmir’de Anket

Bu verileri, SAMER araştırma merkezinin İstanbul ve İzmir’de gerçekleştirdiği ve benim koordinatörlüğünü yaptığım, 3944 kişiyle görüşülen anket çalışmasından elde ettik. Ankette, seçmenlere, yerel seçimlerde hangi partiye oy vereceklerini, daha önceki seçimlerde hangi partilere oy verdiklerini, bu seçimde ikinci tercihlerinin hangi parti olacağını, bazı isimler aday olursa veya olmazsa hangi partiye oy vereceklerini sorduk.

Öncelikle şu temel veri ile başlayalım. HDP seçmeninin, 2009 yerel seçimlerinde oy verdikleri partileri sorduk. Bu soru bize, HDP seçmenleri arasında AKP’den gelen kısmın, CHP’den gelenlerin iki katı olduğunu gösterdi:

BDP: % 49.06      

AKP: % 10.06    

CHP: % 5.66

EMEP: % 1.89

BBP: % 0.63

Oy Vermedim: %22.64     

Cevap yok: %10.06   

2. Argümana karşı (Sırrı Süreyya Önder seçime girmesin argümanı): Ankette Sırrı Süreyya Önder ve Mustafa Sarıgül’ün adaylığının yaratacağı etkiyi belirlemeye çalışmıştık. Sorduğumuz sorulardan birisi şuydu: ‘HDP/BDP adına Sırrı Süreyya Önder’den başka biri aday olursa, İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinde aşağıdaki adaylardan hangisine oyunuzu verirsiniz?’ Daha önceki bir soruda Sırrı Süreyya Önder’e oy vereceğini söyleyen seçmenlerin, bu soruya verdiği yanıtların dağılımı şöyle:

BDP/HDP: %56.63

AKP: %15.66

CHP: %8.43

Oy vermem: %9.64

Cevap yok: %8.43

Yani, eğer çokça talep edildiği gibi Sırrı Süreyya Önder aday olmasa idi veya adaylıktan çekilirse, HDP seçmeninden AKP’ye gidecek oy, CHP’ye gidecek oyun iki katıdır. Başka bir soru ile, sadece Sadece Sırrı Süreyya Önder aday olursa HDP’ye oy verecek seçmenlerin, yani tam Sırrıcıların, ikinci parti tercihlerini sorduğumuzda, AKP’nin %15.28, CHP’nin %4.17 olduğunu gördük. Dolayısı ile Önder, AKP seçmenini CHP seçmeninden iki kat daha fazla çekmiştir. Önder aday olmazsa CHP kazanır argümanı doğru değildir, tam tersine Önder aday olmazsa AKP kazanır.

3. Argümana Karşı (HDP seçime girmesin). HDP’yi destekleyen seçmenlere, HDP seçimlere girmese idi kime oy vereceklerini sorduk. %37.82’si oy vermeyeceğini söylerken, %15.38’i AKP, %5.13’ü ise CHP’yi tercih edeceğini belirtmiştir. Yani, HDP seçime girmezse karlı çıkacak olan CHP değil AKP’dir.

Bu verileri kısaca yorumlamak istiyorum:

1. HDP’ye yönelik ‘oyları bölüyorlar’ söylemi yanlıştır. HDP, CHP’den ve ancak daha çok AKP’den gelen yeni oylarla seçmen tabanını genişletmektedir. Bir diğer deyişle, HDP, sosyolojik olarak sadece CHP ile değil, CHP ve AKP’nin ikisi ile de rekabet eden bir partidir. Yani, iki partinin toplumsal tabanına da hitap eden, hatta AKP tabanından, CHP’ye göre daha fazla oy kazanan bir partidir.

2. Kemal Kılıçdaroğlu’nun da bugün ifade ettiği gibi, bütün bu istatistiksel verilere rağmen iyi niyetle CHP ile ittifak görüşmesi yapan, fakat CHP’nin ‘bizim tabanımız sizinle açıkça ittifak yapmamızı hoş karşılamaz’ dediği bir partiye, seçimlere bir hafta kala ‘oyları bölme çekil’ çağrısı yapmanın, ne bilimsel bir temeli ne de ahlaki geçerliliği vardır. HDP çekilirse, AKP’nin oyları CHP’ninkilerden daha fazla artacaktır.

3. Bu sosyolojik durumdan haberdar olmayıp Recep Tayyip Erdoğan’dan ve AKP’den bir an evvel kurtulma isteği ile HDP’ye yönelik dostça ortaklık önerilerinde bulunan bir sürü insanın, bir sürü Gezi’cinin son derece iyi niyetli olduğunu düşünüyorum. Berkin Elvan’ın ve diğer Gezi şehitlerinin katillerinden kurtulmak, onlardan hesap sormak milyonlarca insanın en büyük arzusu. HDP bu çağrıya kulak verdi, elinden geleni yaptı ancak kapıyı kapatanlar CHP’li yöneticiler oldular.

4. Bahsettiğim sosyolojik durumun farkında olarak bu kampanyayı inşa edenler ve HDP’ye yönelik suçlamalarda bulunanlar, ‘İstanbul’da AKP’yi devirecektik, ama HDP yüzünden olmadı’ diyerek HDP’yi itibarsızlaştırmak, AKP kazanırsa bunun bütün sorumluluğunu HDP’ye yükleyerek, HDP’nin güçlenmesini durdurmaya çalışmaktadırlar. Ancak, rakamlar göstermektedir ki, son dakikada ‘oyları bölmeyin’ şeklinde yapılan bu çağrının gerçekçi bir temeli bulunmamaktadır.

5. HDP, hem CHP’den ama daha çok AKP’den oy alarak, önümüzdeki süreçte hızla büyüyecek ve ilk yerel 2020’ye yaklaşırken Türkiye’nin en güçlü siyasi partilerinden birisi olacaktır. HDP’ye yönelik hem fiziki faşist saldırılar, hem de söylemsel düzlemde ilerleyen itibarsızlaştırma çabaları, bu duruma karşı geliştirilen farklı tarzlardaki tepkilerdir.

6. Bu kampanyayı yürütenler, HDP'yi itibarsızlaştırmaya ve 1960larda Türkiye İşçi Partisi'ne yaptıkları gibi meclis dışı itmeye çalışmaktadırlar. Yani kendilerine yönelik soldan gelen rekabeti elimine etmeye çalışmaktadırlar. Ayrıca ittifakı kabul etmeyen taraf pozisyonunu da aklamaya uğraşmaktadırlar. Bu cemaatin ve ulusalcıların yürüttüğü anti-HDP kampanyalarıyla örtüşmektedir. Bu kampanyalarda, Sırrı Süreyya Önder’e gidecek oyların, CHP-AKP oy farkını kapatmaya yeteceği, dolayısı ile HDP’nin AKP’ye çalıştığı iddia edilmektedir. Gerçekten CHP-AKP farkı kapandı ise bile, yukarıda sunduğum veriler, bu iddiaları çürütmektedir. Bu kampanyanın tek amacı güçlenen HDP’yi itibarsızlaştırmaktır.

Sonuç olarak, HDP’nin çeşitli şekillerde engellenmediği takdirde Türkiye’yi hızla nasıl değiştireceğini ve demokratikleştireceğini yakın gelecekte göreceğiz. Dolayısı ile, lütfen herkes kime canı istiyorsa ona oy versin. Endişe etmeyin, HDP en büyük darbeyi AKP’ye vuracaktır.