HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, Meclis Genel Kurulunda yaptığı konuşmada HDP'ye yönelik operasyonlar ve hukuki süreçlerdeki absürdlükleri dile getirdi.

Operasyonların başlangıcından yargılama aşamasına kadar yaşanan hukuksuzlukları örneklerle dile getiren Yıldırım, HDP Bursa il yöneticileri hakkında hazırlanan ve iddianameye de giren polis fezlekesinde unutulan 'terör finansmanı filan üfleriz' ifadesini de gündeme getirdi.

Yıldırım'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:

Bundan yaklaşık yirmi beş gün önce bu ülkede çocuk bayramı kutlandı, yarın ise gençlik bayramı kutlanacak. Ancak son bir ayda, Başbakanın, Cumhurbaşkanının, bakanların söylemleri üzerine söyleyeyim: Gençlerimize idam vadediyoruz; gençlerimize, daha yeni cezaevlerinin yapılması ve bu projelerden övünç duyan bir politika vadediyoruz.

Biz, cezaevleri, artan işkence oranları, artan gözaltı, tutuklama ve hükümlülük sayıları üzerinden bir çocukluk ve gençlik ve onların geleceğe dair umutlarını kıran bir toplumsal yapı oluşturduk. Burada on beş yıldır bu ülkeyi yönetenlerin sorumluluğundan azade gelişen bir durum söz konusu değildir.
 
Bugünkü en önemli hususlarda biri de özellikle iktidar gibi düşünmeyenlerin, iktidar gibi konuşmayanların, iktidar gibi siyaset yapmayanların tutuklu ve hükümlü olduğu bir ülkeye dönüştük. 'Yargı siyasaldır' dediğimizde, hop oturup hop kalkmak yerine aynayı kendimize tutup bunun üzerinden bir sorgulamaya gitmemizin ülkenin geleceği açısından daha sağlıklı olacağını düşünüyoruz.

İDDİANAMELERİ HAZIRLAYANLAR SAVCILAR MI FALCILAR MI?

Geçen hafta Cuma günü Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş'ın 96 fezlekesinden biri Urfa'nın Viranşehir ilçesinde görüldü. Az biraz, hukuktan anlayan "Yüzyüzelik" ilkesinin, yargılama salonunda hazır bulunmanın evrensel bir hak olduğunu bilir.

Eş Genel Başkanımız, 96 fezlekeden 40'a yakınına bulunduğu cezaevinde SEGBİS'le katıldı ancak bunun sağlıklı yargılama koşulları üretemediği saikiyle bütün mahkemelerde hazır bulunma talebini iletti. İdarenin de bunu, bu ihtiyacını karşılama sorumluluğu olduğunu söyledi.

Viranşehir'deki mahkeme, bu talebi, "Sürüncemede bırakma niyeti var" diyerek reddetti. Bir siyasi partinin genel başkanı, bu Parlamentonun üyesi mahkemede hazır bulunmayı talep edecek, "Sürüncemede bırakma niyeti var" denilecek. Mahkemelerde iddianameleri hazırlayan savcılar mıdır, falcılar mıdır? Mahkemede o dosyaları yürüten hâkimler midir, müneccimler midir? Evrensel hukuk ilkeleri üzerinden mi yargı işler, yoksa niyet okumalar üzerinden mi işler?

ÜFÜRÜLMÜŞ DOSYALARLA SİYASİ SOYKIRIM OPERASYONLARI YÜRÜTÜLÜYOR

Bugün, Bursa'da sekiz aydır tutuklu bulunan il, ilçe yöneticilerimizin duruşması var. 420 sayfa, şişirilerek hazırlanmış iddianamenin 317'nci sayfasında ‘yanlışlıkla’ demişler ki: "Bir kadın örgütü olan KJA'nın Bursa sayfasında kahvaltıdan foto paylaşımı var. Bir kahvaltı yapacaklar, kahvaltının davetiyesi 10 TL'dir." Bakın, polis fezlekesinden alıyorum. Ne diyor? "Biz 'Bu 10 TL'yle örgüte yardım ediyorlar" diyeceğiz. Devam ediyor: "Ceylan ve Mediha…" Biri Yıldırım, biri Yenişehir ilçe yöneticilerimiz. "…kendi Face'lerinde paylaştı. Ortak bir tespit yapacağız, ikisine de ekleyeceğiz. Davetiye satışla ilgili görüşmeleri var, önemli. Bir de bunu 'terör finansmanı' filan üfleriz, Gazi abinin dediği gibi."

Üfleme üzerine kurulu, müneccimlik üzerine kurulu şişirilmiş, üfürülmüş dosyalarla partimize dönük siyasi soykırım operasyonları yürütülmektedir.

CUMHURBAŞKANI TALİMATI VERDİ FEZLEKELER 3 KAT ARTTI

Bu Parlamento bir darbe yaptı siyasete, "dokunulmazlıkların kaldırılması" adı altında. 11 Nisan 2016 günü yani dokunulmazlıklar kaldırılmadan kırk gün önceye kadar bu Parlamentodaki fezleke sayısı sadece 182 ama dokunulmazlığın kaldırılması talimatını Cumhurbaşkanı verip bunu açık beyan ettikten sonra süreç başladı. Anayasa Komisyonunda başladıktan sonra fezleke sayısı tam 3 kat artarak 510'a çıkıyor. 2001 devalüasyonunda bile dolar bu kadar artmadı ya, düşünün.

Bir örnek daha vereyim Eş Genel Başkanımı: Selahattin Demirtaş ile ilgili; 12 Eylül 2010 tarihinde konuşma yapıyor, fezleke Ocak 2016'da, tam 5 yıl 3 ay sonra düzenleniyor. Yine, 8 Nisan 2011'de konuşma yapıyor, fezleke 6 Ekim 2015'te düzenleniyor, 5 yıl sonra. 18 Eylül 2011 tarihinde konuşma yapıyor, fezleke tam 4 yıl 4 ay sonra düzenleniyor.

Yargının iktidarın sopası olarak kullanıldığı, hâkim ve yargıçların üflemelerle, üfürük dosyalar hazırladığı, savcı ve hâkimlerin ise AKP'nin siyasi militanı gibi davranmaya devam ettiği yargıyla siz övünebiliyorsanız övünün. Biz bu kadar siyasallaşmış, bütün uluslararası arenada tartışmalı hale gelmiş, tarafsızlığı, bağımsızlığı tartışılan bu yargıyla övünmüyoruz, Kendi ülkem adına, bilakis utanç duyuyorum.