HDP Batman milletvekilleri Saadet Becerikli, Ayşe Acar Başaran ve Ali Atalan, kolluk kuvvetlerinin partililerine yönelik uyguladığı şiddetin ve hukuk dışı, keyfi gözaltıların kaynağının belirlenmesi için Meclis Araştırması açılması talebiyle TBMM Başkanlığına başvurdu. Önergenin gerekçesinde örnek olarak anlatılan hukuksuzluk ve işkencelerin "90'lı yılları hatırlattığı" vurgulandı.

HDP Batman Milletvekilleri Becerikli, Başaran ve Atalan, Meclis Araştırma Önergesinin gerekçesinde, Suruç katliamının ardından IŞİD'le mücadele adı altında başlatılan operasyonların bahane edilerek HDP'lilere ve muhalif kesimlere yönelik operasyonlar yapıldığını belirtti. Becerikli, Başaran ve Atalan, bu kapsamda Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri başta olmak üzere tüm Türkiye'de çok sayıda kişinin gözaltına alındığını hatırlattı.

"90'LI YILLARI HATIRLATIYOR"

Bu gözaltılar sırasında "90'lı yılları hatırlatan" insanlık dışı, onur kırıcı muamelelere ve ağır işkencelere başvurulduğuna işaret eden Batman milletvekilleri, kolluk kuvvetlerinin yurttaşlara yönelik saldırgan, hukuk dışı ve düşmanca tavırlarına dikkat çekti. Meclis Araştırması talebinin gerekçesinde, HDP'li vekiller, kolluk güçlerinin yasal sınırları aşarak darp, yaralama ve hatta ölüme sebebiyet verdiklerini kaydetti. Gerekçede, herhangi bir cezaya tabi tutullmadıkları için de şiddetin artarak devam ettiği vurgulandı.

"GİZLİ TANIK, HUKUKSUZ ARAMA, İŞKENCE..."

Batman'da 4-5-6 Ağustos tarihlerinde yapılan polis operasyonlarında 9 kişinin hukuk kuralları hiçe sayılarak gözaltına alındığı anlatılan gerekçede, 2012-2013 yıllarında işlem görmüş dosyaların, bu kez dosyalara "gizli tanık" ifadesi konularak yeniden işleme konduğu ifade edildi. Dosyalara da gizlilik kararı konulduğu belirtilen gerekçede, aramalar sırasında yurttaşların evlerinin dağıtılıp, gözaltı sırasında da "kafalarına basarak, boyunlarını sıkarak, tırnaklayarak" fiziksel şiddet ve işkenceye maruz kaldıkları kaydedildi.

"JANDARMA İSTİHBARAT"

Hukuksuzluğun ve işkencenin jandarma karakolundaki gözaltı sürecinde de devam ettiği anlatılan Meclis Araştırma Önergesi'nde, kendini "Jandarma İstihbarat Memuru" olarak tanıtan bir kişinin avukatı yanında olmayan kişileri ifade vermeye zorladığı, 48 saatlik hukuki gözaltı süresinin, usulsüz bir şekilde el konulan elektronik araç ve gereçlerin imajlarının alınması bahane edilerek 96 saate uzatıldığı da anlatıldı.

"ADLİYEDE BİLE KÖTÜ MUAMELEYE DEVAM"

Araştırma önergesinde, yurttaşların avukatları ile görüşmelerinin de savcının yetkisindeki "menfaat çakışması" kararı jandarma tarafından alınarak engellendiği, psikolojik ve fiziksel şiddetin gözaltında da sürdüğü yer aldı. Susma hakkı kullanmak isteyenlerin ifade vermeye zorlandığı anlatılan önergede, yurttaşların adliyeye getirişinde de kötü muameleye maruz kaldıkları dile getirildi. Önergede, gözaltına alınan yurttaşların, savcılıkta ifadeleri alınmadan önce bekleme salonu yerine, elleri birbirlerine bağlı şekilde 8 saatten fazla 42 derece sıcaklıkta camları kapalı olan klimasız zırhlı bir araçta bekletildikleri kaydedildi. Bu sırada araçta bulunanlardan bir kişinin boğulma tehlikesi geçirdiği, bir diğerinin ise fenalaşarak bayıldığı belirtildi.

Savcılıktaki 20 saatlik ifade verme işleminin ardından mahkemeye çıkartılan kişilerin, usülsüzlükleri ve uğradıkları işkence ve kötü muameleyi anlatmalarının dikkate alınmadığı işaret edilen önergede, 7 kişinin tutuklandığı, 2 kişinin ise serbest bırakıldığı belirtildi.

ANAYASA, YASA VE AİHS'YE AYKIRI

Uygulamaların, Anayasaya, yasalara ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı olduğu vurgulanan önergede, şunlar ifade edildi:

"Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 3. maddesi 'Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya işlemlere tabi tutulamaz' şeklindedir. İşkence yasağının devletlere yüklediği iki temel yükümlülük bulunmakta olup, devletin işkence eylemlerini ajanları aracılığıyla işlememesi ve hoş görmemesi, devletin esasa ilişkin ödevini, diğer bir deyişle negatif yükümlülüğünü oluşturmaktadır. Bunun yanında, devletin işkencenin hiç gerçekleşmemesi için gerekli yasal ve yapısal düzenlemeleri gerçekleştirmesi, ancak tüm çabalara rağmen ihlal iddiaları ortaya çıktığında ise, bunların doğruluğunu araştırıp, yaptırım ve giderim mekanizmalarını işletmesi gerekir. Partimiz, çalışanlarımız ve Türkiye'nin demokratik güçlerine yönelik kolluk kuvvetleri tarafından uygulanan şiddetin kaynağının belirlenmesi, Anayasa ihlallerinin araştırılması ve  hukuk kurallarına aykırı şekilde yapılan uygulamaların engellenmesi amacıyla bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulması elzemdir." (CNN Türk)