HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, Kürt sorunu çözülmeden demokrasi ve adaletin sağlanamayacağını belirterek, muhalefete “Kürt sorununda demokratik çözümü savunmayan hiçbir kesimle işimiz olmaz” diye seslendi.

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP), Diyarbakır’daki bir otelde 3 gün sürecek “Örgütlenelim, faşizmi yenelim, tecridi kıralım” başlıklı toplantısının ilk günkü programı başladı. HDP Eş Genel Başkan Yardımcıları Tayip Temel, Alican Önlü, MYK ve PM üyelerinin yanı sıra çok sayıda partili toplantıya katıldı. Toplantıya ayrıca Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Özgür Kadın Hareketi (TJA), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Demokratik İslam Kongresi (DİK), MED-DER, 78’liler Derneği, TUAY-DER, TUHAD-FED, GÖÇ-DER, MEBYA-DER, Barış Anneleri Meclisi ve YAD-DER’in de aralarında bulunduğu çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı. 

YOL HARİTASI

Toplantının açılış konuşmasını yapan HDP Örgütlemeden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Alican Önlü, geçtiğimiz yıl iki koldan Ankara’ya gerçekleştirdikleri yürüyüşü hatırlatarak, “Bu yürüyüşü ortak bir mücadeleye çevirmek için kampanya başlattık. Bu ülkede asıl neye ihtiyaç olduğunun yol haritasını belirledik” dedi. Bu yürüyüşlerinin amacının ülkeyi demokratikleştirme olduğunu kaydeden Önlü, kampanyalarının temelini adaletsizlik oluşturduğunu vurguladı. Önlü, yeni yol haritalarını bileşenleri ve demokrasi güçleriyle belirleyeceklerini kaydetti. 

YENİ DÖNEM MÜCADELE HATTI

Ardından konuşan HDP Basın Yayın ve Propaganda Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, yeni dönem mücadele hattını belirlemek amacıyla bir araya geldiklerini söyledi. Kürtlere ve Kürt siyasetine yönelik baskılara değinen Temel, “Kürt halkı ve Sayın Öcalan büyük bir tecrit altında. Kürt halkına yönelik saldırılar sadece burayla sınırlı değil, dört parçada bu saldırılar ağır bir şekilde yapılıyor. Gençlere, kadınlara, doğaya karşı ağır saldırılar yapılıyor. HDP’ye yönelik yeni bir politika devreye koydular. Her türlü yöntemi denediler. Ama sonuç alamadılar. HDP tek bir adım geri atmadı. Kürtler her şartta direnişi büyüttü” diye kaydetti.  

HALKLARIN ORTAK KADERİ

Kürt halkının kaderi ile Türkiye halklarının kaderinin artık ortak olduğunu vurgulayan Temel, “Kürtlerin özgür olmadığı Türkiye’de demokrasi olmaz. Baskılara karşı nasıl bir politika yürüteceğiz? HDP’ye açılan davaya karşı neler yapacağız? Tecride, açlık grevlerine dair hangi mücadele hattını yürüteceğiz? Bunları tartışacağız” dedi. 

ERDOĞAN’IN DİYARBAKIR ZİYARETİ

Söz konusu toplantıları Türkiye’nin tüm illerinde gerçekleştirdiklerini aktaran Temel, şunları söyledi: “Türkiye koyu bir faşist rejimin insafına kalmış gibi gösteriliyor. Sanki Türkiye’de direnenler yokmuş gibi bir ruh hali ve psikoloji, toplumun tümüne baskın hale getirilmeye çalışılıyor. Bunu en fazla inkar ve imha siyasetiyle karşı karşıya bırakılan Kürt halkına dayatıyorlar. Bir kaç gün önce Erdoğan; MHP’nin akıl hocalığını yaptığı bir iktidar, çürümüş, miadını doldurmuş, ırkçı bir düşünceye teslim olmuş rejimin, bir iktidarın temcilsi olan Cumhurbaşkanı, bu kentte tekrar güya Kürtlerle buluşmaya, Kürt halkıyla sorunu yok mesajı verdi. 
 
TEMEL: KILAVUZU BAHÇELİ OLANIN

Bir kere biz peşinen şunu söyleyelim; kılavuzu Bahçeli olan birinin Kürtlere söyleyeceği bir sözü yoktur. Türkiye’nin en faşist, en koyu, ırkçı zihniyet olan MHP ile iş tutan, bunun sonucunda on yıllardır Kürtlere kan kusturan bir iktidarın, bu halka söyleyecek sözü yoktur. Öyle ezberletilmiş, komik duran birkaç Kürtçe sözcüğü yanlış telaffuz ederek, Kürt halkının dilini ve kimliğini aşağılayamazsınız, alay edemezsin. Kayyım atayacaksın, Kürtlerin kendisini yönetmemesi için kendi iradesini oluşturmaması için elinden gelen bütün zulüm politikasını devreye koyacaksın, Kürtçe sokakların ismini tek tek indireceksin, Kürdistan’ın tüm kentlerinde Kürtçe adına ne varsa silip yerine faşizan isimler takacaksın, Amed’e gelip ‘Kürt halkıyla sorunum yok’ diyeceksin. O meydanda Amedliler yoktu. Onun için AKP’nin Kürt halkına, Türkiye demokrasi güçlerine, kadınlarına, gençlerine vaat edecek bir şeyi yoktur. Her gün kan kaybediyor, zemin kaybediyor. O telaşla çeşitli buluşmalar yapıyor. 

İKTİDAR KAN KAYBEDİYOR

Bazıları bugünlerde yeniden alttan alttan ısıtıyor; AKP, Kürt sorununa evrilecek, Kürt seçmenlerine el uzatacak. Kimi süreçler ya da değerlendirmeler yapacak, Kürtlerle bu konuyu tekrar çözüm zeminine taşıyacak. Buradan net söylüyoruz; Amed meydanında Kürtlerin temsilcilerine hakaret eden, küfür eden bir zihniyetle bu halkın işi yoktur. Bunlar çürümüşlüğün, yenilmişliğin, kan kaybeden bir iktidarın kendini kurtarmak için son çırpınışlarıdır. Kesinlikle sonuçsuzdur. AKP yöneticileri, temsilcileri ne derse desin, iradesini, vicdanını, adaleti, hukuku, Kürt sorununu, Kürt sorununun demokratik çözümünü MHP’nin insafına ipotek eden bir zihniyetle bu halkın işi yoktur. 
 
IRKÇILARA İHTİYACI YOK

Türkiye iki kutba mecbur bırakılmaya çalışılıyor. Bir kutup AKP, bir kutup CHP öncülüğünde örgütlenen, biri Cumhur, biri Millet... Ama bu iki kutbun en önemli sorunu şudur; iki kutup da aslında Türkiye’nin milliyetçilerine, ırkçılarına iradelerini ve inisiyatiflerini bir şekilde teslim etmiş. Bir tarafından MHP’nin ırkçı şoven politikası, diğer yandan İyi Parti’nin bir türlü demokrasi güçlerini, HDP’yi hazmedemeyen, ismini bile telaffuz edemeyen milliyetçiliği. Belki de bir adım ötesi ırkçılığı. Türkiye halklarının ırkçılara ihtiyacı yoktur. İşte burada HDP ve HDP’nin temsil ettiği bloğun önemi ortaya çıkıyor. HDP’ye yönelik baskıların yüzde birini dünyanın en güçlü partisine yapsalar, Türkiye’nin güya en büyük partisi AKP, bu baskıların yüzde biri yapılsa üç günde darmadağın olur. HDP'ye yaklaşık 10 yıldır sistematik olarak bir soykırım politikası ve tasfiye planı uygulanıyor. Ama tasfiye politikasının hiçbir karşılığı yoktur.

HERKESİN BULUŞACAĞI YOL 

Bu söz Türkiye’de iktidarı düşünen bütün güçler için geçerlidir. Kayyımları görevden alma sözü vermeyen hiçbir siyasetle Kürt’ün işi olmaz. Demokratik siyaset yaptıkları için içeriye atılmış arkadaşlarımıza özgürlük sözü vermeyenlerle Kürtlerin bir işi olmaz. Ekolojik tahribat yaratmış, yerle bir etme düzeyinde bozan projeleri iptal etme sözü vermeyen, ekolojik katliama karşı mücadele etme, o projeleri iptal etme sözü vermeyen hiçbir siyasetle işimiz olmaz. 

İLKESEL İTTİFAK

Ne istiyorsunuz diyorlar ya; işte Kürtler de demokrasi güçleri de HDP de işin bir yerinde durur. HDP ilkeler doğrultusunda ittifakı önemsiyor. Bu ilkelerden kesinlikle ama kesinlikle az önce asgari düzeyde anlattığımız ilkelerin daha fazlasını barındırmalı. Kadın özgürlüğü, gençlerin yaşam hakkı, eğitim hakkı... Bugün bu tartışmaları etraflıca değerlendireceğiz, düşüncelerimizi ortaklaştıracağız. Yol haritamızı, Türkiye’nin tüm güçleriyle paylaşacağız.

TECRİDİ KIRACAĞIZ

Türkiye’de Kürt sorunu ve Kürtlerin varlık sorunu çözülmeden, demokrasi, özgürlük, adaletin sağlanamayacağını söyledik. Bunların sağlanmasının da bir koşulu şudur: Kürt iradesini, Kürdün temsilini kabul etmektir. İmralı’da Sayın Öcalan üzerinde tecrit sürdükçe, O’nun çözüm iradesi muhatap alınmadığı sürece, Kürt sorununun çözülmeyeceğini bizzat Kürt halkı bütün netliğiyle ortaya koyuyor. Bizim en önemli gündemlerimizinden biri de Kürt sorununa demokratik çözümdür. Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasıyla doğrudan sürece dahil olmasıdır. Şiarımız budur, tecridi kıracağız, Kürt sorununun demokratik çözümünün yolunu açacağız, Türkiye’ye demokrasi ve adalet getireceğiz. Bu kavramların hepsi birbiriyle bağlantılıdır. Bunları birbirinden ayıran bir zihniyet asla bu sorunu çözemez. Türkiye’ye adaleti, demokrasiyi, hukuku getiremez.”