HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar, "Bu saldırı beklenmeyen bir saldırı değildi, süpriz olduğunu kimse söyleyemez. Seçim öncesi Diyarbakır saldırısı sonrası bekleniyordu. Devlet yetkililerini bile uyardık" dedi.

HDP Milletvekili Mithat Sancar, Meclis'te basın toplantısı düzenledi. Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde Amara Kültür Merkezi önündeki saldırıyı değerlendirdi. Suruç'ta bir katliam yaşandığını dile getiren Sancar, "Bombalı saldırı yapıldı, resmi kayıtlara göre 28 can kaybı var, yaralı sayısı 100'lerce ifade ediliyor. Ağır yaralılar var" dedi.

MYK OLAĞANÜSTÜ TOPLANTIYA ÇAĞRILDI

HDP MYK'nın olağanüstü toplantıya çağrıldığını hatırlatan Sancar, "Bu saldırı beklenmeyen bir saldırı değildi, sürpriz olduğunu kimse söyleyemez." ifadesini kullandı. Sancar, saldırının işaretlerinin geliyor olduğunu ve seçim öncesi Diyarbakır saldırısı sonrası bekleniyor olduğunu kaydetti.

Devlet yetkililerini uyardıklarını dile getiren Sancar, sözlerine şöyle devam etti:

"Her fırsatta saldırı, provokasyon konusunda uyardık. Olağan şüpheli IŞİD görünüyor. Bu saldırıların temelinde sadece bir örgütün saldırgan tutumunu söylemek eksik kalır. IŞİD olduğuna dair net bilgiler bulunmamak birlikte olağan şüpheli adres IŞİD'tir. Geniş kapsamlı soruşturmaya ihtiyaç var. Etkili soruşturma konusunda iyimser olduğumuzu söyleyemeyiz. Daha önceki saldırıların bağlantıları ortaya çıksaydı bu saldırı bugün gerçekleşmeyecekti. IŞİD ve bağlantılı örgütlerin bölgede hücreler oluşturduğuna dair veriler vardı, bunlar yetkililerle paylaşıldı. Bu konuda tedbir alması gereken hükümettir. İstihbarat ve güvenlik konusunda tedbir alması gerekirdi ama alamadı. Bu konuda ciddi zaaf var ama başka konularda zaafı da var. Medyada IŞİD öven yayınlar oldu. Rojava oluşumuna karşı IŞİD'in elde tutulduğuna dair bir tablo vardı. Bu şüpheyi gösterecek çok sayıda veri mevcuttu."

'SAVAŞ DİLİ TERK EDİLMELİ'




Bu katliamın gerçekleştirilmesinin faktörleri olduğunu, bunların başında gerilim ve şiddeti tırmandıran dil geldiğini kaydeden Sancar, şöyle devam etti:

"Özellikle Cumhurbaşkanı'nın seçim kampanyasında kullandığı dilin böyle bir dil taşıdığını söyleyebiliriz. Partimizi hedef alan bir dil kullanılıyor. Bu dil halâ terk edilmiş değil. Böyle olunca ortam, bu tip saldırı düzenlemek isteyenlere elverişli hale geliyor. Acilen savaş dili, gerilim ve kutuplaştırma politikası terk edilmeli, barış dili egemen kılınmalı. En başta Cumhurbaşkanı, hükümet ve Meclisteki partiler ve basın organlarına büyük sorumluluk düşüyor."