HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen “ittifak yasa tasarısı”nın ikinci maddesi üzerine HDP grubu adına  konuştu.

"Ne ittifak yapılırsa yapılsın yüzde 50+1’i bir türlü garanti etmiyor" diyen Kürkçü, "O yüzden, onun ortadan kaldırılması, yoldan çıkarılması, önünün tıkanması gerekiyor. Bu iki blok arasındaki kritik dengeyi yıkmak: İşte, bu koalisyonun uğraştığı birinci mesele bu" şeklinde konuştu.

Kürkçü'nün Meclis'teki konuşmasından satırbaşları şöyle:

Öykü bu ittifakla başlamıyor, 15 Temmuz darbe girişimiyle başlıyo ve 15 Temmuz darbe girişimi bir devlet koalisyonu doğurdu. Bu, yalnızca bir AKP-MHP ittifakı değil; resmî-gayriresmî ortaklarıyla, JÖH’ü, PÖH’ü, paramiliterleri, SADAT’ı, KAMU-SEN’i, HAK-İŞ’iyle birlikte bir çeşit milliyetçi cephe koalisyonu doğdu.

İktidardakiler istiyor ki, bu koalisyon iktidardan hiçbir zaman inmesin. Bunun en sağlam yolu, elbette, ya hiç seçim yapmamak ya da iktidarın seçimle el değiştirmesi ihtimalini ortadan kaldırmak. Ancak, hem tarihsel kazanımları bir seferde ortadan kaldırmak mümkün değil, hem de Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi, AGİT gibi henüz çöpe atılması ihtimali olmayan, buna gücün de yetmeyeceği kuruluşlar var, Anayasa var. Bunların arkasından dolaşmak daha iyi bir yol olarak ortaya çıkıyor.

YÜZDE 50+1’i GARANTİ DEĞİL

Eldeki teklif bu ihtiyaçlara yönelik olarak oluşturuldu. Gene de ortada kaya gibi direnen bir toplumsal muhalefet gücü var, Kürt halkı ile Türkiye’nin toplumsal ve demokratik güçleri arasında.  Ne ittifak yapılırsa yapılsın yüzde 50+1’i bir türlü garanti etmiyor. O yüzden, onun ortadan kaldırılması, yoldan çıkarılması, önünün tıkanması gerekiyor. Bu iki blok arasındaki kritik dengeyi yıkmak: İşte, bu koalisyonun uğraştığı birinci mesele bu.

Burada formül, MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’den geldi -hem 16 Nisan referandumunda hem de bugün. Bu formül, esasında basit, çok kolay, anlaşılması mümkün olan bir formül: Eğer davranışlarınız yasaları aşıyorsa o zaman yasaları davranışlarınıza uyduruyorsunuz. Bahçeli çok veciz bir biçimde ifade etti: “Cumhurbaşkanı her gün suç işleyerek yaşayamaz, ya Anayasa’yı Cumhurbaşkanına uyduracağız ya Cumhurbaşkanı Anayasa’ya uyacak. Madem uymuyor, Anayasa’yı değiştirelim.” Anayasa’yı değiştirdiniz 16 Nisanda. Ama şimdi, 16 Nisan oylamasında hile olan her şey bu yasa teklifiyle birlikte yasa mesabesine yükseliyor. Yüzde 50+1’i sağlama bağlamak için bundan başka bir yol bulunamıyor.

HİLELİ SEÇİM

Bu hilelerden birincisi sandık seçmen sayılarını Yüksek Seçim Kurulunun keyfine bırakmak. İkincisi “Güvenlik tehlikede.” gerekçesine sığınarak sandık bölgelerini birleştirmek ve seçmenlerin bulundukları yaşam alanlarında birbirleriyle temas ederek, bir toplumsal yaşam kültürü içerisinde kanaatlerinin oluşmasını önlemek -yani toplumsal sinerjiyi, politik sinerjiyi ortadan kaldırmak, eski tabiriyle “asabiyeyi” parçalamak. Böyle olursa sanılıyor ki aslında seçmenler sandıklara gitmekten alıkonulur ve -HDP’ye atfedilen- sandık bölgelerinde aynı sandıkta benzer oyların silme kullanıldığı iddiası ortadan kaldırılabilir.

Referandum sonuçları çok açık. Türkiye’de 961 sandıkta 89.158 oyun hepsi “evet” olarak çıktı. 173 sandıkta 6.739 oyun hepsi “hayır” olarak çıktı. Kim yaptı hileyi? O yüzden, bu koalisyon bize bu ilişkiyi bir özgürlük atılımı olarak sunmak istiyor, bir ittifak olanağının sağlanması olarak bunu bize sunuyor.

Ben size şunu söyleyeyim: Teşekkür ederiz, biz bu ittifak olanağını istemiyoruz çünkü zaten Halkların Demokratik Partisi çok sayıda politik hareketin, sosyal hareketin, kültürel hareketin bir araya geldiği bir ittifaktır. Bizi asimetrik bir ittifak ilişkisine sürüklemenize hiç ihtiyacımız yoktur. Biz, halkın ittifakının bu seçimlerde gerçekleşeceğini biliyoruz. Bu ittifak Türkiye’nin geleceğinin kendisine dayandığı ittifak olacaktır ve muhtaç olduğumuz güç alelade ittifaklar içerisinde değil bu tarihsel ittifakı toplumsal mücadeleye taşımaktadır; muhtaç olduğumuz güç halkın onur isyanındadır.