HDP Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertan, Meclis Genel Kurulu'nda İçtüzük değişiklik teklifiyle ilişkin  birinci maddenin Leyla Zana yemini tahammülsüzlüğü düzenlemesi olduğunu söyledi.

Leyla Zana’nın Parlamento tarihinin en önemli figürlerinden birisi olduğunu belirten Ertan. “1991'de milletvekili seçilince Kürt halkının talebini Meclis’e taşımış ve göreve başladığı ilk gün yemin metnini okuduktan sonra Kürtçe olarak "Bu yemini Kürt ve Türk halkının kardeşliği için okudum" demiş ve kıyamet kopmuştur. Bu sebeple Leyla Zana on yıl boyunca zindanlarda tutsak edilmiştir. 

2015'te tekrar bu Meclise geldiğinde ise yine bu yemin metnine dair, bu yemin metnini yaratan zihniyeti eleştirmek için siyasi bir tutum sergilemiştir. Leyla Zana gibi siyasi bir kişiliğin böyle bir eleştiri yapmasından daha doğal bir şey olması da düşünülemez” dedi. 

'LEYLA ZANA’YI VE SİYASİ TUTUMUNU YOK EDEMEZSİNİZ'

Yemin metnini değiştirmenin Anayasa değişikliği görüşmeleri sırasında da mümkün olduğunu ama AKP’nin bu yolu tercih etmediğini söyleyen Ertan şunları söyledi: “Şunu unutmayın, milletvekili halkın seçtiği gün itibarıyla milletin vekilidir ve bu yetkiyi ancak ve ancak halk geri alabilir.

Bugün tekçiliği dayatan, Kürtleri de, temsilcilerini de yok sayan bir anlayış kendisini yeniden kuruyor. Leyla Zana'yı ve siyasi tutumunu yok etmeye çalışıyorsunuz; edemezsiniz. Milliyetçi, mukaddesatçı, tekçi bir metinde kendinden tek bir kırıntı dahi bulamayan bizlere bu dayatmayı kabul ettiremezsiniz. 12 Eylül darbe metnindeki sorunları gidermek yerine, tahammülsüzlük çıtanızı da yükseltme peşine düşüyorsunuz. Sorunu çözmek yerine kalıcılaştırmayı, düşmanlık tohumları ekmeyi tercih ediyorsunuz. Bir an önce 12 Eylül Anayasası'ndan, darbecilerin hazırladığı yemin metninden kurtulmak varken, İçtüzük'le bunu kalıcı hâle getirmeye çalışıyorsunuz.

SÖZ KONUSU KÜRTLER OLUNCA BARİYER AYNI 

Bizler açısından aslında durum değişmiyor. Yemin etsek de etmesek de Leyla Zana'yı 10 yıl hapse mahkûm eden ve bugün göreve başlatmayarak cezalandırma peşine düşenler, aynı zihniyetle davranmaya devam ediyorlar. Yemin metnini okuyarak göreve başlayanlara da aynı tahammülsüzlük bugün devam ediyor. Söz konusu Kürtler olunca, söz konusu demokrasi mücadelesi olunca, aynı bariyer her alanda kendini hissettiriyor. 25 Aralık 2015 tarihinde yemin eden, bu Meclisin 3'üncü büyük partisinin eş genel başkanı olan Sayın Selahattin Demirtaş sekiz buçuk aydır tutsaktır.

SAVCILAR DEMİRTAŞ’A SİYASET YAPTIRMAMA YARIŞINA GİRMİŞ

Bu ülkenin savcıları mevzuatı da, hukuk prensiplerini de, kendi vicdanlarını da bir kenara bırakmışlar. Bir kişinin siyasi ihtiraslarını talimat bellemişler ve Sayın Demirtaş'a siyaset yaptırmamak adına âdeta bir yarışa girmişlerdir. Şu anda, Sayın Demirtaş hakkında tam 109 adet fezleke bulunuyor. Özellikle AKP'li bazı milletvekillerinin, FETÖ'cülük dâhil pek çok suçlamada bulunduğu, bir zamanların Diyarbakır cumhuriyet başsavcıvekili, şimdininse Fethiye savcısı Kurtca Eker'in hazırladığı fezlekeler, hukuki hiçbir değer taşımayan fezlekelerdir.

Savcı sıfatını taşıyan bu kişi, Sayın Demirtaş'ın 4 Kasım 2016 saray darbesi sonucu gözaltına alındığı operasyonda, savcıya verdiği ifadeyi dahi fezleke konusu yapmıştır. Ne demiş Sayın Demirtaş? Ben fezlekeden okuyorum. Diyor ki: "Milletvekili sıfatıyla karşınızdayım. Benim temsil ettiğim bu kimliğe ve halkın iradesine saygısızlık yapılmasına izin vermem mümkün değildir." İşte bu sözleri suç sayılmış. 

Meclis'te konuşuyoruz, suç; mitingde konuşuyoruz, suç; savcılıkta konuşuyorsun, o da suç. Erdoğan'ın en korktuğu lider olan Sayın Demirtaş'ı yine Erdoğan'ın talimatıyla tutuklayacaksın ve o da buna sesini çıkarmayacak, öyle mi? Seçilmiş bir milletvekilini, bir siyasi partinin eş genel başkanını evinden al, savcılığa çıkar, savunması nedeniyle de yeni bir fezleke düzenle. Bu mudur sizin arzu ettiğiniz hukuk düzeni? İşte bu ülkede yargının geldiği durum budur. Şimdi bilmeyen de Demirtaş ne büyük suçlar işlemiş zannedecek. İşte halka suç diye yutturmaya çalıştığınız bütün dosyalar böylesi dosyalardır.”