Halkların Demokratik Partisi (HDP), AKP hükümetinin 2016 yılında başlattığı ve geçen seneki yerel seçimlerle devam ettirdiği kayyım atamalarına ilişkin bir rapor hazırladı.

Raporda dört yılda 146 defa kayyım atandığı açıklanırken, son bir yılda HDP’nin kazandığı 63 belediyeden 51’ine kayyım darbeleriyle el konulduğu belirtildi.

HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Garo Paylan'ın açıkladığı raporda, 31 Mart 2019’da kazanılan 63 belediyenin yüzde 81’inin AKP tarafından HDP’den alınarak vali ve kayyımlar aracılığıyla iktidar yönetimine girdiği vurgulandı.

'TAYYİP ERDOĞAN DARBECİDİR'

Garo Paylan şunları söyledi:

“Tayyip Erdoğan darbecidir. Bir kez daha darbe siyasetini geçen yıl bu tarihlerde Diyarbakır, Mardin ve Van belediyelerimize darbe vurarak hayata geçirdi, siyasi partiler muhalefet dahil olmak üzere kayyım darbesine karşı yeterli tepkiyi vermedi. Türkiye’nin neresinde olursa olsun hep beraber bu darbe kanseri ile mücadele etmeliyiz. Şu anda halkın iradesi tutuklu. Belediye eş genel başkanlarımız, belediye meclis üyelerimiz, seçilmişlerimiz görevlerini yapamıyorlar. Derhal görevlerine dönmelerini talep ediyoruz.”

'EŞ BAŞKANLARIMIZA PARA TEKLİF ETTİLER'

Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu Eş Sözcüsü Hediye Karaaslan da kayyım atamalarına ilişkin yaptığı açıklamada yerel demokrasi ve demokratik belediyeciliğin tabutuna son çivilerin çakıldığını belirtti.

Karaaslan ayrıca belediye eş başkanlarına maddi tekliflerin yapıldığını söyledi:

“Eş başkanlarımıza aracılar eliyle milyonlarca lira teklif edildi ve tek şey söylendi, ‘Ya partinden istifa edip başka partilere geçin ya da bağımsız kalın’. Yapmayan belediye eşbaşkanlarımızın yerine ertesi gün kayyım atadılar."

'BARIŞI VE BİR ARADA YAŞAMA MÜCADELESİNİ TOPLUMSALLAŞTIRMA VAKTİ'

HDP Parti Meclisi (PM), hafta sonu gerçekleştirilen toplantının ardından sonuç bildirgesi hazırladı. Bildirgede Kürt sorununun yalnızca vaatlerle çözülemeyeceği ifade edilerek muhalefete ve iktidara çeşitli mesajlar verildi.

Sonuç bildirgesinde şu ifadeler kullanıldı:

“Kürt meselesinde demokratik çözümün sadece Kürt sorununu dillendiren açıklamalar ve vaatlerle gelmeyeceği tarihi tecrübelerle sabittir. Bu anlamda rol alabilecek her türlü çabayı destekleyeceğimizi ve bizatihi içerisinde yer alarak katkı sağlayacağımızı bir kez daha tüm kamuoyuna deklare ediyoruz. Siyasi aktörleri, aydınları, akademisyenleri ve tüm kamuoyunu da Kürt Sorununun demokratik çözümünde inisiyatif almaya çağırıyoruz. Şimdi barışı ve bir arada eşit yaşam mücadelesini daha fazla toplumsallaştırarak inşa etmenin vaktidir. Türkiye ve Ortadoğu’yu barış meşalesi ile aydınlatmanın zamanıdır. Bu kapsamda sokak sokak, şehir şehir, mahalle mahalle oluşturacağımız barış zincirleriyle elimize alacağımız barış meşalesini hep birlikte taşımak için Türkiye halklarına çağrıda bulunuyoruz.