Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) kapatılması talebiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin imzasıyla yeniden hazırlanan iddianame, Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) gönderildi. AYM tarafından atanacak raportörün hazırlayacağı raporun ardından HDP’ye yönelik iddianamenin kabul edilip, edilmeyeceği de belirlenecek. Bir önceki iddianame, AYM tarafından "Partinin yetkili organlarının eylemleriyle Anayasa'nın 68 ve 69. maddesinde düzenlenen odak olma fiili arasında gerekli ilişkilendirmelerin yapılmadığı" nedeniyle reddedildi. Yeniden hazırlanan iddianamede, savcılığın 3 ayda “odak olma fiili” arasında gerekli ilişkilendirmeyi nasıl gerekçelendirdiği de merak konusu oldu.

Kamuoyunda devlet bağlantılı çete yöneticisi Sedat Peker’in 1990’lı yılların faili meçhul cinayetleri, uyuşturucu, yolsuzlukla ilgili itiraflarına ilişkin yargıya çağrıların yapıldığı günlerde, HDP’ye kapatma davası açılması da tepkilere neden oldu. Kapatma davasının 7 Haziran 2015 seçimlerinin yıldönümüne denk getirilmesi de HDP’li siyasetçiler tarafından “siyasi öç alma” operasyonu olarak değerlendirildi.

YARGI YOK!

Yeniden parti kapatma davasıyla karşı karşıya olan HDP’nin Örgütlemeden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Alican Önlü, Mezopotamya Ajansı’ndan Berivan Altan'a konuştu. Kamuoyunda tartışılan Peker’in itiraflarına ilişkin harekete geçmeyen yargının partilerine kapatma davası açmasına ilişkin Önlü, “Yargı yok ki suça ilişkin belge, bilgi ortaya çıktığında devreye girsin. Onun için devlet-mafya-siyasetin çeteleşmesinden ziyade, bizatihi devletin bu sistemin kendisi olduğu rezaleti yaşanıyor. Tüm bunlar yaşanırken, yargı neden devreye girmiyor da partimiz hakkında ikinci kez iddianame hazırlıyor. Çünkü yargı yok, saraylaştırılmış bir yargı var” dedi.

SİYASİ KILIÇ

Yargının bir siyasi kılıç haline getirildiğini ifade eden Önlü, 7 Haziran 2015 seçimlerinin ardından partilerine yönelik tasfiye, işlevsiz kılma, halkların umudu olmaktan çıkarma yönünde her türlü baskı ve politikanın hedefi haline getirildiklerini söyledi. Önlü, kayyım atamalarının, milletvekilleri dokunulmazlıklarının kaldırılmasının, milletvekillerinden seçilmişlerine, parti üye ve yöneticilerinin gözaltına alınması, tutuklanmasının, her türlü faaliyetlerinin engellendiği bir süreç içerisinde de iktidarın politikalarının sonuç vermediğini dile getirdi. Tüm baskı politikalarına karşı HDP fikriyatının büyüdüğünü, iktidarın ise küçüldüğünü kaydeden Önlü, iktidarın son çare olarak kapatma davasına sarıldığını belirtti.

MÜCADELE ALANI 

Kapatmanın parti olarak temel gündemleri olmadığını aktaran Önlü, “Bu sadece bir siyasi parti ya da tabela değil ki kapatasınız. Bu bir fikriyattır, paradigmadır. Halkların ortak mücadele alanıdır, kapatılma ihtimali yoktur. O dönemde MYK’mızda, Parti Meclisi’mizden açıklama yapıldı. HDP fikriyatını sonuna kadar savunacağımızı, yaşatacağımızı defalarca ifade ettik” diye konuştu.

7 HAZİRAN’IN YILDÖNÜMÜ 

İddianamenin 7 Haziran’a denk getirilmesinin tesadüf olmadığına dikkat çeken Önlü, şöyle devam etti: “Bu iktidar kinci ve öç alıcıdır. 7 Haziran Saray’ın iktidarını kaybettiği gündür. Bu dava kumpas ve siyasi öç alma davasıdır. Bu davanın hukuksal hiçbir yanı yoktur. Savcısı konumundaki kişinin Saray ile ilişkisi çok önceden deşifre oldu yine 7 Haziran’ın seçilmesi aslında siyasi öç alma davasıdır. Kobanê Davası nasıl ki IŞİD ortaklarının yenilgisini unutmayıp, bir öç alma, kumpas davası ise, HDP’yi kapatma davası da 7 Haziran yenilgisini hazmedemedikleri içindir. Bu bir siyasi düşmanlıktır.”

6 MİLYON SEÇMEN SUÇ İŞLEDİ! 

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin’in, “Davalı parti aynı zamanda hemen hemen tüm organları, üyeleri ve teşkilatları vasıtasıyla bu nitelikteki suçları işlemiş, işlenmesini tahrik ve teşvik etmiştir” açıklamasının teamüllere dahi sığmadığını vurgulayan Önlü, şöyle konuştu: “Savcı on binlerce üyesi olan, binlerce çalışanı olan, merkezi komisyonları, kadın, gençlik meclisleri, yerel yönetimleri, meclis grubu olanların tamamı suç işlemiş diyor. Oy vermiş 6 milyondan fazla seçmenin de suç işlediğini ima ediyor. O zaman sizin her bir kişiye karşı on milyonluk dosyanız olması gerekir. Bugüne kadar kapatılan hiçbir partinin gerekçesinde böyle bir ifade yer almadı. Kapatılan tüm partilerde de iddianameler kumpastı, siyasiydi ancak o kadar ipini koparmış ki; hiçbir partinin kapatma davasında iddia edilmeyenleri ortaya atıyor. Bu partinin on binlerce üyesi, yöneticisi, çalışanları, milletvekilleri, seçmenleri dışında yarın öbür gün partimizle ilişkide diye tüm demokrasi güçlerini kapsamayı hedefliyor.”

DEVLET MEKANİZMASI 

“İktidarın ayyuka çıkan çürümüşlüğünün üzerini örtme, kendi iç çatışmalarını dizayn etme ve muhalefeti susturma operasyonu, bir kez daha HDP üzerinden gerçekleştiriliyor” diyen Önlü, bu politikadan sonuç alınamayacağını belirtti. Önlü, şöyle konuştu: “Bugün ülkedeki çürümüşlük bir bakan ya da sadece açığa çıkan ilişkilerle ifade etmek eksikliktir. Bu bir devlet mekanizmasıdır, yüzyıllık devletin kodlarıdır, kuruluş zihniyetidir. Bunu sadece güncel bir magazin gibi Peker’in anlatımları üzerinden okumak eksiktir. Bir rejim çürümesidir. Topyekûn eğer bunu ele almayıp, birbirine karşı hamle olarak ele almak eksikliktir, maalesef böyle yaklaşılıyor. İyi Parti çürümüşlüğün açık ismini koyacağına, partimize akıl veriyor, diğeri de sessiz kalıyor. Sadece Meclis kürsülerinde, sadece sözcüler üzerinden deşifre etmek yetmiyor. Bu işin toplumsal ayağını hedeflemeyen her yaklaşım bu iktidarın kendini yeniden toparlayıp, tekrar restore etmesine hizmet edecektir. CHP başta olmak üzere tüm muhalefetin bu çürümüşlüğü açık bir şekilde deşifre edip ama ortadan kaldırmayı hedefleyen güçlerle toplumsal ayağı örmesi gerekir. Bu çürümüşlüğün en temel yanı Kürt sorunun çözümsüzlüğü ve bunun önünde engel olan Sayın Öcalan’a uygulanan tecrittir. CHP ve diğerleri bu çürümüşlüğün asıl sebebini ortaya koymaz ve sadece sonuç üzerinde hamle yaparlarsa bu iktidarın yeniden toparlanıp, inisiyatif almasını getirecektir.”

YOL HARİTASI 

Dün gerçekleştirilen partisinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısında da devlet-mafya-siyaset ilişkisinin ele alındığını ve “Yeni demokratik Türkiye’nin inşası” noktasında yol haritası tartıştıklarını söyleyen Önlü, “Demokrasi güçleriyle demokrasi ittifakını oluşturarak, çürümüşlükten halkları nasıl kurtaracağımız, demokratik bir ülke yönetimi ve demokratik cumhuriyeti ortak yaşam zeminini nasıl oluşturacağımızı tartıştık. Toplumsal muhalefetin örgütlendirilmesi, kitlesel eylem ve etkinliklerle bu süreç yürütülmelidir. Parti organlarımızla hukuksuzluklara karşı tabi ki direneceğiz, mücadele edeceğiz, ediyoruz. Ancak bu çürümüşlükten kurtulmanın en temel ayağı toplumsal mücadeledir, toplumsal bir karşı koyuştur. Kapatma davası içinde böyledir. Toplumsal tepkiyle çürümüşlükten kurtulmak ve yeniyi inşa etmek gerekiyor. Aynı zamanda kapatma, kumpas ve öç alma davasına karşı toplumsal muhalefet gerçekleşecektir. Toplumsal ayağın örülmesi, demokrasi ittifakının sürece bizatihi toplumsal muhalefet olarak dahil olmasının zamanı gelmiştir. Ortak mücadele eteğe kemiğe büründürülmelidir” dedi.